Yeni Moda

Tanımı itibariyle hep yeniyi, yeniden türetileni sunması beklenen moda dünyası, nasıl oldu da sürdürülebilirliği en farklı şekillerde uygulamaya doğru yol aldı?

En basit anlatımla “birkaç ay, hatta birkaç hafta sonra unutacağınız parçalar satın almalısınız” fikri üzerine kurulan bu dev endüstri, hangi ara tüketicilerin satın alma sürekliliğinden vazgeçip şirketlerin sürdürülebilirliğine yatırım yapmaya karar verdi? Bu soruların cevaplarına ulaşmak için biraz derin düşünmeye ihtiyacımız olacak; ancak, elimizdeki pek çok başarılı ve dikkat çekici örnek, tünelin ucunda hepimizi bekleyen çok güçlü bir ışığın habercisi.

Dünyaca ünlü lüks moda ve mücevher markalarının uzun yıllara ve binlerce paydaştan oluşan ekosistemlere yayılacak stratejik çalışmalarından tutun da henüz yolun başındayken sürdürülebilirlik ilkelerini hayata geçirmeyi amaçlayan ya da yola bu ilkelere yeni bir anlam katmak için çıkan girişimlere kadar; bakalım moda dünyasını sürdürülebilir hale getirmeye çalışan ya da sürdürülebilirliğin moda olduğunu ispatlayan ne tür yenilikler var? Herhangi bir sohbet esnasında sürdürülebilirlik ve moda kelimeleri bir araya geldiğinde, şüphesiz ki, Stella McCartney adı da otomatik olarak o cümleye eklenir. Uzun yıllardır benimsediği duyarlı yaklaşımı sayesinde ünlü İngiliz tasarımcı pek çokları tarafından sürdürülebilirliğin kraliçesi olarak bilinir. Bu konuda adım atmaya niyetli her tasarımcı ya da moda markası gibi işe kullandığı malzemeleri sürdürülebilir kaynaklardan elde etmekle başlayan McCartney, artık çok daha farklı denemelere imza atıyor. Örneğin, tasarımcının son gözlük koleksiyonu için bir hayli detaylı bir bilimsel araştırma gerçekleştirilmiş ve yapısında %50 oranından daha fazla miktarda doğal kaynaklı, yeniden kullanılabilir malzeme bulunduran bio-asetat adlı özel bir malzeme geliştirilmiş.

Peki ya bizi her sezon yeni koleksiyonlarla şımartan, içimizdeki ‘daha fazlasına sahip olmak’ isteyen o noktaya kesintisiz uyarı sinyalleri göndermeye çalışan diğer dev moda markalarında durum ne? Şu günlerde pek çok genç kadının şık görünümünü tamamlamak için tercih ettiği, hatta sahip olabilmek için uzun bir bekleme listesine kaydolmayı göze aldığı Re-Edition 2005 modeli çantayla “naylon” trendini zirveye taşıyan Prada, 2021 itibariyle bu segmentteki bütün üretimini geri dönüştürülmüş malzemeler kullanarak gerçekleştirmeye hazırlanıyor. Elbette bu noktada, 1984’te sunulan ve markanın tarihinde mihenk taşı sayılabilecek parçalardan olan naylon sırt çantasına selam durmak gerekiyor. Yakaladığı başarıyla sonraki 35 sene boyunca Prada koleksiyonlarında naylonun kimi zaman eğlenceli, kimi zaman fonksiyonel yönüyle ele alınmasına ön ayak olan Vela sırt çantası, şimdi okyanuslardaki atık plastikler, balık ağları ve tekstil atıklarından elde edilen sentetik kumaşlarla yeniden hayat bulmayı bekliyor. Doğaya karşı farklı ve farkında bir yaklaşım hayal eden tüketicilerin sesini duymayı başaran ünlü İtalyan markası, 2020 itibariyle koleksiyonlarında gerçek kürk kullanmayacağını da geçtiğimiz aylarda açıklamıştı.

Bir örnek de sürdürülebilirlik macerasına çok yeni başlayan ancak bu yolda hızlı adımlarla ilerleyen Alberta Ferretti’den gelsin. Geçtiğimiz aylarda özellikle Instagram’da sıklıkla karşımıza çıkan, üzerinde haftanın günlerini taşıyan Alberta Ferretti kazaklar, her yıl aralık ayında kutlanan ve gezegenimizin geleceği hakkında farkındalık yaratmayı amaçlayan Dünya Günü için yeniden yorumlandı. Üstelik bu defa çevreye ve paydaşlarına çok daha saygılı bir yöntem kullanılarak. Ferretti’nin ilk adımı, çok sevilen bu kazaklar için kullanılan tekstil ürünlerini mercek altına almak olmuş. Her bir ürünün kaynağına kadar inip tedarik zincirinden işçi haklarına kadar farklı konulardaki uygulamalar denetlenmiş. Üzerinde “Hayallerini yaşa!” ya da “Her gün yeni bir macera!” gibi sloganlar taşıyan kazaklardan oluşan yeni koleksiyon için geri dönüştürülmüş ya da organik kaşmirler kullanılmış.