Yeni CEO Stili

Tıpkı gücün ve mevkiinin tanımının zaman içerisinde değişmesi gibi, gücü elinde bulunduran, mevki sahibi olan insanların kendilerini gösterme şekilleri de ciddi bir değişim gösteriyor. Bir zamanların “power-suit” akımı yerini hızla “lüks rahatlığa” bırakıyor.

Tom Ford

Bundan otuz sene öncesine dönelim. Geniş omuzlu takım elbiseler, belki de militer kalıplar ve rütbe sistemine de göz kırparcasına, bir odadaki en önemli kişi olduğunuza işaret edebiliyordu. Gömleğinizin manşetine özenle işlenen iki ya da üç harf, kim olduğunuzu ve neler başardığınızı herkese tekrar tekrar hatırlatıyordu.

İş hayatının dönüşümüyle birlikte en üst kalitedeki kumaşlarla hazırlanan özel dikim takım elbiselerin ve el yapımı klasik ayakkabıların zamanı geldi. Artık masanın baş köşesinde oturanların bol sıfırlı etiketlere sahip Armani takım elbise koleksiyonları konuşuluyordu. Eğer ciddiye alınmak, yaptığınız işte en iyisi olduğunuzu göstermek ve hatta yüklü sözleşmelere imza atmak istiyorsanız, o bol sıfırlı etiketler olmazsa olmazdı. Yazısız kurallar arasında başı çeken “ne giyersen o olursun” anlayışı yüzünden yaptığınız işin önemi, üzerinizdekilerin etiketiyle ölçülüyordu.


Brunello Cucinelli

Milenyum çağına girdiğimizde ne giydiğimizin önemi yavaş yavaş azalmaya başladı. Dünyanın en çok tanınan CEO‘larından Steve Jobs, iletişim şeklimizi değiştirecek ehemmiyetteki yeniliklerini sunarken hep aynı “sıradan” parçaları tercih ediyordu. Siyah bir balıkçı yaka kazak, hafif bol bir denim pantolon ve gri spor ayakkabılar. Milyarlarca kullanıcıyı birbirine bağlayan bir dijital ekosistemin tohumlarını henüz üniversitedeyken atan Mark Zuckerberg ise gri tişört ve denim pantolon ikilisiyle akıllara geliyordu.


Brioni

Bu tip tekrar eden, sıradan tercihler genellikle efsaneleştirilmeye açıktı. “Her gün aynı şeyi giymenin en iyi yanı, sabah uyandığında dolabın karşısına geçip ne giyeceğini düşünmeye vakit harcamamak” gibi cümleler kulaktan kulağa yayılıyor; hatta başarılı CEO‘ların altın kuralları arasındaki yerini alıyordu. Tabii Zuckerberg‘in “salaş” gri tişörtlerinin Brunello Cucinelli imzası taşıdığı öğrenildiğinde bazı şeylerin o kadar da rastgele yapılmadığı ortaya çıkıyordu.

Silikon Vadisi’nin efendileriyle başlayan bu lüks rahatlık akımı, yavaş yavaş bütün sektörlere yayılıyordu. Evet, yine en üst kalitedeki kumaşlar söz konusuydu. Evet, kişiye özel tasarım tutkusu hâlâ yerinde duruyordu. Ancak yeni çağın CEO‘ları, iş hayatının kural ve kaidelerine yeterince maruz kaldıklarından mıdır bilinmez, stil kurallarını esnetmeye başladı.


Zegna

Öte yandan klasiklerle özdeşleşen bazı lüks markaların bu eğilimi erkenden fark etmesi bir hayli şaşırtıcıydı. Kiton CEO’su Antonio De Matteis‘in açıklamasına göre günceli yakalamak isteyen CEO’lar, aradıklarını ultra hafif ve rahat kesimli kaşmir ceketler ya da rahat bir denim pantolon hissi veren lüks kumaş pantolonlarda buluyordu. O halde markasının yapması gereken tek bir şey vardı; bu arayışa cevap verecek tasarımlara imza atmak. Tıpkı Loro Piana, Brunello Cucinelli ya da Zegna‘nın yaptığı gibi.

Özetin özeti; iş hayatında kalıpları yıkan, fark yaratan ve büyük adımlar atan isimlerin yeni eğilimi, lüks tavırdan vazgeçmeden kendi rahat stillerini ortaya koyabilmeleri.