Yasemin Sungur ile Kahve Molası
Gelişim Enstitüsü kurucusu Yasemin Sungur, aralarında Doğuş Otomotiv, Mercedes, Coca Cola, Turkcell’in de bulunduğu birçok özel şirkete bireysel ve kurumsal gelişim odaklı yönetim, liderlik, iletişim ve kariyer konularında eğitim programları hazırlıyor, kurumsal dünyada nice kariyer yolculuğuna eşlik ediyor. Bir yandan da edebiyat tutkusunu başka okurlarla paylaşmak adına Martı Kitap Kulübü’nü yürütüyor. Şimdilerdeyse bir de çevrimiçi eğitim ve gelişim programı “Harekete Geç!” ile her yaştan bireyin yolculuğuna ışık tutan bir kariyer koçu, yazar, eğitmen ve çok daha fazlası…
Bizler Yasemin Sungur’u Gelişim Enstitüsü ile tanıyoruz. Siz kendinizi nasıl anlatırdınız? Sizi biraz tanıyabilir miyiz?
Gelişim kelimesine hayran, bunun için emek veren, 7’den 77’ye her yaştaki insan için düşleyen, yeni fikirler geliştiren, bunu yaparken de doğayı örnek alan bir insan, birey, kadın, anne, sevgili, çocuk, yurttaş… Bu roller aldığımız sorumluluklar ve verdiğimiz emek ile artıyor. Sevdiğim konuları keşfettim, gelişimimi bu yönde sürdürüyorum, öğrenmeye devam ediyorum. Hayatımı en iyi olduğum konularda üretim yaparak sürdürüyorum. Kendimi bu cümlenin anlamıyla tanımlıyorum: “Hayatta heyecanını hiç yitirmeyen öğrenci, hiç yorulmayan kâşif olabilendir. Hayata hep yenilikçi, araştırmacı, şaşırtıcı, önyargısız, hoşgörülü, iyimser ve tutkulu bakabilendir.”
Özellikle bireyin kendine en uygun işi yapması, potansiyelini keşfetmesi, yeteneklerini görünür yapması için kariyer koçluğu yapıyorum. Bu yolculukta sabırla, sakin, sürekli ve coşkuyla harekete geçmeleri için yol arkadaşlığı yapıyorum.
Sizce “kariyer” nedir? Kariyeri doğru anlıyor muyuz? İş dünyasında gördüğünüz kariyer hatalarını bizimle paylaşır mısınız?
Kariyer, bir işe, mesleğe sahip, etkin ve saygın olmak, iyi bir ücret almak, ünvan almak olarak tanımlandığında eksik kalıyor. Sadece bir işte çalışmak, ilerlemek değil. Daha geniş bakmak gerek. Tek bir hayatımız var, işimiz hayatımız oluyor bir süre sonra.
En az 18 yıl süren okul hayatı süresince kendimizi tanıyıp, potansiyelimizi fark etmeliyiz. Yaklaşık 40 yıl aktif çalışabileceğimiz işimizde, yıllar boyunca, yeteneklerimizi kullanabildiğimiz, gelişimimizi sürdürdüğümüz, kendimize en uygun iş alanında deneyim ve beceri kazanarak, kendimizden uzaklaşmadan, hayatımızı işimizden kopartmayan bir süreçte olmaktır kariyer yapmak. Farklı alanlarda üretken olmamızı destekleyen bir süreç olmalı. Yapmak istediklerimiz önünde engel olmamalı seçtiğimiz kariyer.
Birey yeteneklerini göz ardı etmemeli, yapmak istediklerini ertelememeli, hayatını dün, bugün, yarın bakış açısı ile stratejik olarak planlamalı. Sabırla hayata geçirmeli.
“Harekete Geç!” diyorsunuz. Bundan ne anlamalıyız? Harekete nasıl geçebiliriz?
20 yılı aşkın süredir şirketlerle ve şirketlerin en önemli kaynağı insanla kurumsal ve bireysel gelişim süreçlerinde çalışıyorum. Seçtiğimiz hedefler doğrultusunda doğru strateji ve eylem planı ile harekete geçiyoruz. Eğitim programları, koçluk, mentorluk araçlarıyla gelişimdeyiz.
Birey olmak, hayatının sorumluluğunu almak demek. Hayatında neleri yaşamak istiyorsan, bunları kendine yaptırtan olmak için, kendini iyi tanımak, istediğin sen olmak için, hayatının sorumluluğunu almak için harekete geç diyorum. Bugünü istediğin gibi yaşamak, istediğin sen olmak için düşleme sanatına dal, en iyi halini keşfet, tasarla, yaşa. Hayatın anlamını bulmak ve o anlamın içinde var olmak için harekete geç diyorum. Aktif farkındalık kazanmak için, bilinçli seçim yapmak için, harekete geç. Doğru eylemek seçersek, istediğimiz sonucu elde ederiz. Bu nedenle hayatımın deneyimini, öğretilerden damıttıklarımla Harekete Geç Bireysel Gelişim Programını hazırladım. Tamamıyla online katılımla yürütülen bir program.
Bireyler kurumsal dünyaya nasıl hazırlanmalı? Yalnızca akademik birikimin bu hazırlıkta yeterli olduğunu düşünüyor musunuz? Takviyeler var mı?
Okul döneminde sosyal aktivitelerde görev almalı, kültürel, sportif etkinliklerde yer almalı, seçtikleri konuya uygun stajlar, destekleyen konularda farklı deneyimlerle beslenmeli.
Özellikle bu dönemde online eğitimlerin zenginliği büyük fırsat, bunu en iyi şekilde değerlendirmelidirler. Yabancı dil öğrenimi şart. Bireysel yetkinliklerini artıracak eğitimler almalılar.
Gördüğümüz kadarıyla yoğun ve koşuşturmalı bir hayatınız var. Ama evlerde geçirdiğimiz bu son aylar sizin gibi bir kitap aşığı için çok zorlayıcı olmamıştır? Bir yanınız içten içe sevinip, izolasyon günlerinde kitaplara sarıldı mı?
Hayatı bölüp parçalamadan, düşlerime uygun, yapmak istediklerim için bilinçli eylemler seçip, yaparak yaşıyorum. Hayatın hareketle var olduğuna inandığım için bireysel bütünlüğümü koruyarak anı yaşıyorum.
Çözüm odaklı düşünen bakış açım nedeniyle yaşadığımız döneme uyum sağlamayı seçtim. İşlerimi online süreçlere taşıdım. Online eğitimler yaptığımız bir web sayfası açtık bu dönemde. Var olan çalışmalarımızı yeni bakış açıları ile yorumlayarak hizmet vermeye devam ettim. Uzun süredir almak istediğim bir program vardı. Daha uzun süre evde kalınca o programı tamamladım.
Kitaplar her zaman yol arkadaşım, hayatımın her anında, her yerde okuyorum. Okuduğum kitapları öneriyorum.
Bu sıralar kopamadığınız bir yazar ya da kitap var mı?
Her zaman okumaya devam ettiğim Oruç Aruoba var, Yürüme kitabını öneririm. Son bir yıldır Clarissa Estés’in Kurtlarla Koşan Kadınlar kitabıyla el ele, diz dizeyiz. Bir de çok sevdiğim yazarların tüm kitaplarını yeniden okuma planı yaptım bu dönemde. Leyla Erbil, Füruzan, Ayla Kutlu, Engin Geçtan, Latife Tekin, Mine Söğüt, Buket Uzuner, Ursula K. Le Guin, Murathan Mungan, Haruki Murakami, Irvin Yalom, Erich Fromm…
Martı Kitap Kulübü şu anda aktif devam ediyor mu? Orada neler oluyor?
13 yıl oldu, devam ediyoruz, Kitap ile Sohbet ve Yazar ile Sohbet etkinliğimiz, Bu sezona kadar her Salı günü İstanbul Oyuncak Müzesinde buluşuyorduk. Her yıl bir kitap listemiz oluyor. Birlikte oluşturuyoruz listeyi. Derinlemesine kitabı her açıdan inceliyor, bibliyoterapi tekniğiyle ele alıyor, kitaplardan hayata bakıyoruz. Şimdi online çalışma yapıyoruz.
Biraz alışkanlıklarınızdan söz edebilir miyiz? Rutininiz var mı? Yasemin Sungur’un bir günü nasıl geçiyor?
Planlı biriyim. Rutin değil ritüel demeyi seviyorum, pek çok ritüelim var. Renkler, kokular hayatımda önemlidir. Kuşları özellikle martıları seyretmek vazgeçilmezim, sevdiğim mekanlarda kahve keyfiyle sohbet etmek.
Erken kalkmayı seviyorum, güneşin doğuşunu izliyor, haftada bir kez ağaç terapisi yapıyorum, Her güne şiir okuyarak başlıyorum. Her gün çeşitli konularda okuyor ve yazıyorum. Meditasyon yapıyorum. Kendine iyi gelmek için 7 dakika düşle, 7 dakika yaz, 7 dakika hareket et şeklinde bir akışım var.
Kitap okumak hayatımın merkezinde. Aynı anda çok kitap okuyanlardanım, bazen 10 kadar kitabı aynı dönemde okuyorum. Film izlemek ve fotoğraf çekmek de günlük yaşamımda yer alıyor.
Huzurlu bir hayat yaşayacak, işimi en iyi şekilde yapacak akışı seçtim…
Peki ya seyahatlerle aranız nasıl? Nerelerden etkilendiniz? Nerelere gittiğinizde çok etkileneceğinizi düşünüyorsunuz?
Gezgin ruhum, fotoğrafçı ve hikâye sever yanımla buluşuyor. İtalya her zaman sevdiğim yerlerin başında geliyor. Venedik ve Lucca çok etkilendiğim bir şehirler oldu. Gezdiğim yerler arasında, Viyana ve Amsterdam da tekrar tekrar gitmek istediğim yerlerden. Özel geziler yapmayı seviyorum. Tarihini de araştırarak gezerim. Anadolu’da köylerde gezmek, her yıl bir bölge seçerek antik şehirleri gezmek, detay fotoğraflar çekmek. Doğayı keşfetmek. Yeni dönemde de devam etmek düşüm. Güney Amerika gezmek istediğim yerlerin başında geliyor.
İşiniz gereği sürekli insanlarla iletişimdesiniz, üzerlerinde olumlu etkiler bıraktığınız da tartışılmaz. Bu duruma tarzınız da hizmet ediyor mu? Sevdiğiniz parçalar, aksesuarlar var mıdır?
Rengarenk olmayı seviyorum. Uzun kolyelerim, uçlarında farklı kanat hareketleriyle martıların olduğu doğal taşlardan yapılan kolyeler takmak vaz geçilmezim. Kendim tasarlıyorum. Üzerimde mutlaka martı sembolü taşıyan bir takı olur. Şallar da günlük kıyafetimin tamamlayıcısı oluyor. Ve renkli, çoğunlukla kırmızı spor ayakkabılar tamamlıyor kıyafetlerimi. Özgür ruhum yönlendiriyor.
Olmazsa olmazınız üç eşya seçecek olsanız…
Defterim, kalemim, cep telefonum.
Kütüphanenizde üç kitaba yer olsa…
Ütopya, Thomas More
Martı, Richard Bach
Kurtlarla Koşan Kadınlar, Clarissa Estés
Röportaj: Cansu Varol