Ulysse Nardin’in Yeni Free Wheel Saati

“Türkler, alışveriş alışkanlıklarını duygularının yönlendirmesine izin verirler. Bu, Ulysse Nardin olarak en sevdiğimiz şeylerden biri.”

Ulysse Nardin’in arkasında pek çok satış argümanı olduğu söylenebilir; hakkında konuşulacak, müşterinin duygularına hitap edecek, başkalarına anlatılacak saatler tasarlamakta üstlerine yok. Eğer, markanın ülke müdürü Massimo Bonfigli’nin dediği gibi duygularımızla alışveriş yapıyorsak, Türk müşterilerin Ulysse Nardin’in yeni Free Wheel’ine âşık olmamaları için hiçbir sebep yok!

Eskinin “gizemli saat” diye adlandırılan tasarımlarını düşünün. Nasıl çalıştığını anlamadığınız, zamanı neresinden okuyacağınızı tam kestiremediğiniz, sizi her bakışınızda hayretler içinde bırakan komplike saatleri… Yerçekimine meydan okuyormuş gibi görünen yeni mekanizması ve yenilikçi safir kubbe camıyla Executive Tourbillon Free Wheel de onlardan biri. Arduaz taşından kesilmiş kadranıyla 18 ayar kırmızı altın ve kadranı siyah petek ızgara üzerine inşa edilen 18 ayar beyaz altın versiyonlarıyla Free Wheel’in “uçan” unsurlara ev sahipliği yapan, Bonfigli’nin deyimiyle “safir cam kutu” kubbesi, saatin en büyük teknik başarılarından biri. “Kubbe, kadranı ve kasanın üst kısmını bir kutu gibi kavrıyor ve her şeyi içinde tutuyor. Işık, kubbenin yanlarından dahi kasanın içine girebiliyor ve böylece çarkları her açıdan kusursuzca görebiliyorsunuz” diyor Bonfigli. “Çok modern, çok farklı ve kesinlikle benzersiz.”

Saat; kadrandaki bumerangı andıran tourbillon eşikleri ve saat 4 konumundaki yedi günlük güç rezervi göstergesi, iskeletleştirilmiş bileşenleri ve dişli takımlarıyla kuşkusuz ki göz dolduruyor. Ama tüm bu güzelliğe hayat veren şey, firmanın La Chaux-de-Fonds’daki tesislerinde geliştirilen UN-176 mekanizması. Flying tourbillon’u ise geleneksel İsviçre manivela eşapmanı sisteminin yerini alan ve metal ya da sentetik yakutlar yerine Ulysse Nardin’in alametifarikası, düşük sürtünme oranlı, silisyum kullanan öncü bir sistem: Ulysse Anchor Escapement.

1876’da markayı devralan ikinci jenerasyon yönetici Paul David Nardin, başa geçer geçmez yeni icatlar geliştirmeye başlamıştı. Onun bu tutkusunu, şimdilerde Bonfigli’nin “ilham kaynakları bulmak için sürekli eski saat tasarımlarımıza başvurur, müzelerdeki klasik saatleri inceler” dediği, markanın “dahi saat ustası” Ludwig Oechslin devam ettiriyor. Şu anda bile altı Ulysse Nardin mühendis, her gün bıkıp usanmadan yeni hareketler, yeni teknolojiler keşfetmek, farklı inovasyonlara imza atmak için çalışıyor. Ne de olsa Ulysse Nardin, yeniliklere yabancı bir marka değil. 2001’de, üretiminde silisyum kullanılan ilk saat olan Freak’in ardından, günümüze değin 10 adet patentli inovasyonu dünyaya tanıttı.

“Yıllar geçse de felsefesi aynı kalan ama kendinin farklı bir versiyonu, daha iyi bir versiyonu olmak için çalışan bir marka olmak; ‘en güvenilir, hatasız, en uzun süre kullanılabilir saatler’ diye bahsedilmek istiyoruz…” Bonfigli’nin bu yeniliklerin devamının geleceğine inancı tam.