Sürdürülebilir Gastronomi
Günden güne artan dünya popülasyonu, 2050’ye kadar yiyecek ihtiyacının %25’ten %70’lere yükseleceğini gösteriyor. Bilim ve yenilikçi teknolojiler ise bu noktada yeryüzü kaynaklarını arttırarak ve tarım alanlarına etki eden çevresel zararları engelleyerek bizi kurtarmaya geliyor. Sizin için mutfakları ve aşçılık deneyimlerinizi çok farklı boyutlara taşıyacak dört teknolojik çözüm önerisini sıraladık.
Bitki Bazlı Burger Çağı
Araştırmalara göre etin piyasadaki fiyatının 2017-2025 arasında yüksek oranda artış göstermesi çok olası ve hayvanlardaki hastalıklar yiyecekleri etkiliyor. Bu nedenle bitki bazlı ürünler, gerek yiyeceklerin güvenliği gerekse sürdürülebilir yiyeceklere farkındalığın artması için çözüm önerileri sunuyor.
Bazı araştırmalar vejetaryen hamburgerin etle yapılan burgere göre %90 daha az gaz salgıladığını, %46 daha az enerji tükettiğini ve %99,5 daha az su gerektirdiğini ortaya koydu. Bazı bölgelerde, bu tip ürünler farklı çeşitleriyle market raflarında yerlerini aldı. Life3Biotect şirketi, Veego ve Seago denilen yeni burgerler üzerine çalışmalar yapıyor. Bu burgeri yediğinizde tavuk ya da karides tadı alacaksınız ancak köftesi bitki ve sebzelerden yapılmış olacak.
Laboratuvardan Gelen Lezzetler
Etlerin yerine sebzeleri koyduktan sonra bir başka çözüm önerisi ise laboratuvar ortamında geliştirilen et olarak da bilinen hücre-merkezli teknolojileri uygulamak. Bazı firmalar, hücrelerde kesim dışı et geliştirmek için çalışmalara çoktan başladı.
Ancak bu etleri üretmek pahalı ve şirketler, bu işlemin maliyetini düşürmeye çalışıyor. Şimdilik restoranların menülerini özel müşteriler için süsleyeceğine hiç şüphe yok. Zamanla üretim arttıkça ve ürün talep edildikçe fiyatlarında düşme olabilir.
Yiyeceklerin Geri Dönüşümü
Bu kategori sadece sürdürülemez yiyecek endüstrilerine alternatif bulmakla ilgili değil. Genç çıraklarına yiyecek israfından kaçınmalarını tembihleyen şefler bir adım daha ileri gidiyor ve yiyeceklerin dönüşümü fikrini ortaya atıyor. Bazı şefler, çöpü boylayacak artık yiyecekleri dönüştürmek için çok farklı alternatiflere başvuruyorlar. Sabah kahvaltısından artan kruvasanları krema ve vanilyayla pişirerek ekmekli tereyağlı puding, ananasın kabuklarını ayırarak daha sonra ananaslı cin kokteylinde kullanacakları ekşi suyu hazırlıyorlar. Bu tasarruf sayesinde restoranlar diğer israflarını da dengeye sokabilir.
Yiyecekleri geri dönüştürmenin arkasındaki en belirgin mesaj ise “yemek, sürdürülebilir malzemelerden yapılıyor” olacak.
Makineden Tabağa
Teknolojiyi kucaklamak, sadece iş gücünü karşılama ya da masrafları arttırma anlamına gelmiyor. Genç ve hevesli şeflere kendi yaratıcılıklarını kanıtlamak için de imkânlar sunuyor.
Farklı ve eğlenceli geometrik şekiller oluşturmak, akla gelmeyen ve elle yapamayacağınız çikolata heykelleri yapmak için 3D gıda yazıcılarını kullanabilirsiniz. Bu yazıcıları, hayal gücünüzün ötesine geçmeniz, büyüleyici şaheserler yaratmanız ve yemeklerinizi bir ziyafete çevirmeniz için alabilirsiniz. Özellikle bağımsız olarak çalışan restoranlar için yeni dünyaya açılan bir kapı dememiz yanlış olmazdı.
Teknoloji gittikçe gelişiyor ve ilerleyen yıllarda daha da iyi noktalara ulaşacak. Belki de 3D gıda yazıcısı kullanmak, mikrodalga fırın kullanmak kadar yaygın olacaktır.
Gelecek Hedefleri
Sizi heyecanlandıracak diğer bir teknolojik gelişme ise çok hızlı kesme işlemi uygulayan su püskürtmeli kesme araçları; yemekleriniz için devrim yaratacaklar. Ayrıca geleneksel bıçaklarda karşı karşıya geldiğimiz çapraz bulaşma riskini azaltıyor, bölgeyi çevreliyor, şeflere sürekli ve kaliteli tedariklerle mutfaklarında küçük bitkiler yetiştirme imkânı sunuyor.
Ancak mutfaklardaki insan dokunuşunun yerini alabilecek bir şey yok. Devrimlere yol açan teknolojik bir çağda yaşasak bile teknolojinin şeflerin rolünü asla çalamayacağını unutmamalıyız. Teknoloji, artan müşteri ihtiyacını karşılamak ve farklılıkları arttırmak için kullanılırken, asla insan dokunuşunun yerini alması düşünülemez.