Sağlıklı Yaşam Zorunluluk Haline Geldi
Kişiselleşmiş sağlıktan wellbeing’e, sürdürülebilir sağlıktan koruyucu sağlık hizmetlerine merak edilenleri Bahçeşehir Üniversitesi Radyasyon Onkolojisi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Berrin Pehlivan’a sorduk.
2020’den sonra hayati önem kazanan kişiselleşmiş sağlıktan ne anlamalıyız?
Pandemi döneminde gördük ki dünya sağlıksız olanı sevmiyor. Pandemi öncesi sağlıklı yaşama arzusu bir tür moda, trend gibi düşünülürken pandemi ile zorunluluk haline geldi. Bu durum umarım yıllar sonra pandemiden bize kalan olumlu bir değişim olarak devam eder. Artık birçok hastalığın sebebinin seçimlerimiz olduğunu biliyoruz. Bu sebeple de kişisel olarak verdiğimiz kararlar yaptığımız seçimler ya da vazgeçişler sağlığımızı direkt olarak etkiliyor. Kişiselleşmiş sağlık, dedikodulara göre değil farklılıklarımıza göre davranarak yoluna koyabileceğimiz bir hayat felsefesini benimsemek olarak tanımlanabilir. Hayat tarzımızı, stilimizi, yediklerimizi, içtiklerimizi ve deneyimlediğimiz genlerimize göre seçmemiz gerektiği konusu artık günümüzde çok net. Yani hepimize iyi gelecek bir ilaç, bir tedavi, bir yaklaşım yok. Genlerimizde yer alan bilgiler var ve bu bilgileri öğrenerek onlara göre yaşamak var.
Son yıllarda Türkiye’de wellness, sağlıklı yaşam konuları bir hayli gündemde. Yanı sıra “doğru yaşlanma” da… Sizce bu kavramlar yeterince anlaşılıyor mu?
Wellness daha çok dış görünüş, nasıl göründüğümüz ile ilgili bir terim. Ben burada wellness yerine wellbeing teriminin daha önemli ve sağlık açısından daha sürdürülebilir olduğunu düşünüyorum. Wellbeing tam bir iyilikten bahseder çünkü. Vücudumuzun kendisi iyi olmadan ve iyi hissettirmeden sadece cildimize ve dış görünümümüze çalışmak çok mantıklı gelmiyor bana bir hekim olarak. Bu sadece palyatif kısa süreli sonuçlar sağlar. Doğru yaşlanma ile kastettiğimiz, aslında sağlık problemlerini olabildiğince yaşanmadan, kronik hastalık sahibi olmadan, vücudumuzda yaşlanmaya bağlı değişiklikleri olabildiğince öteleyerek yaşlanma. Wellbeing, “iyi hissetme” olarak çevirebileceğimiz terim aslında herkesi ilgilendiriyor ve kapsıyor. Çünkü wellbeing kişinin kendisini iyi hissetmesi, bedensel, ruhsal ve zihinsel olarak tam bir iyilik halini ifade ediyor. Hasta olmamak, uzun yaşamak, iyi, kaliteli ve dinç kalmak da emek, zaman, disiplin ve rasyonel seçimler gerektiriyor.
Sürdürülebilir sağlık nedir?
Günümüzde sağlık hizmetlerine olan talep artmış durumda. Dünya Ekonomik Forumu (WEF) bunu başlıca dört faktöre dayandırıyor. Yaşlanan nüfus, yaşam tarzına bağlı hastalıklardaki patlama, halkın beklentilerindeki artış ve sağlık tüketicileri arasında değer bilincinin eksikliği. Bu talep artışı neticesinde de sağlık giderlerine olan harcama ve kullanılan doğal kaynaklardaki artış çok fazla. Var olan kaynaklarla, kaliteden ödün vermeden sağlık hizmetlerinin verimliliğini artırabilmek için sürdürülebilir uygulamaların hayata geçirilmesi çok önemli. Bu uygulamalar, hastalıkların önlenmesi, sağlığın teşviki ve geliştirilmesine ve halk sağlığı hizmetlerine öncelik verilmesi, atık ve tehlikeli kimyasalların en aza indirilmesi için çalışmalar yapılması, ulusal ve çevresel sürdürülebilirlik politikalarının oluşturulması ve bunların hızla hayata geçirilmesi, tedarik ayağında, sürdürülebilir tedarik ile ilgili farkındalık sağlanması ve teşvik edilmesi şeklinde olabilir.
Nasıl sağlıklı bir yaşam sürebiliriz? En temelde yapmamız gereken şeyler neler?
Kendimize dönmemiz lazım. Kendimize dinlememiz ve bedenimizin bize verdiği sinyalleri doğru değerlendirmemiz lazım. Komşunun bize önerdiği ilacı ya da takviyeyi almak dolayısıyla kolaya kaçmak yerine kendimize emek vermemiz lazım. Biraz olsun kendisi ile ilgilenen, kendisine kıymet veren, emek veren kişiler belli bir yaşa geldiklerinde bunu fark ediyorlar. Bu oranın artması lazım. Gücümüz yetiyorsa genetik test yaptırmalıyız eğer buna imkân yoksa da algımız kendimizde olmalı. Kronik bir hastalığımız yoksa bağışıklık sistemimiz muntazaman çalışır. Bu çalışmayı bozmamak ve düzgün çalışmasına yardımcı olmak için birtakım şeyler yapılabilir. Ben bunları 5 maddede anlatıyorum. Öncelikle az ve çok çeşitli yemek lazım. Dünyanın en faydalı besinini bile çok fazla tükettiğimizde bedenimize zarar vermeye başlar. Bu sebeple çok çeşitli beslenmek önemli. Aslında günümüzün temel sorunu olan fazla tüketim burada da karşımıza çıkıyor. İkinci önemli konu ise uyku düzenimiz. Şu an ertesi günü iyi geçirmek için uyumamız gerektiğini düşünüyoruz ama bu yanlış bir bakış açısı. Sağlıklı olmak için ve hücrelerin kendisini resetlemesi için düzenli uyku ve uykunun kalitesi çok önemli. Bundan kast ettiğimiz gece 11-12 gibi uyumak sabah 7-8 gibi uyanmak. Karanlık bir yerde, deliksiz uyumayı da özellikle öneriyorum. Bunun dışında spor çok önemli. Dünya Sağlık Örgütü haftada en az üç gün toplamda 150 dakika spor yapılmasını söylüyor. Alkol ve sigaradan uzak durmamız gerekiyor. Bir de stresi yönetebilmemiz lazım. Aslında akut stres dediğimiz, savunma mekanizmamız, hayatta kalma dürtümüz. Ancak bahsettiğimiz stres bundan farklı. Kronik stresin, savunma mekanizmamız dışında oluşan fazla stresin, bize direk olarak zarar verdiği artık sağlık otoriteleri tarafından ispatlandı. Kronik stres sebebi ile vücutta iltihap oluşur ve bu iltihap da aslında bütün kronik hastalıkların temelidir. Günlük stresimizi yönetmek ve onunla baş edebilmek bizim sağlığımızı olumlu yönde etki eder.
“Koruyucu sağlık hizmetleri” terimini de duyuyoruz son zamanlarda.
Gelecekte oluşacak muhtemel hastalık riskini en aza indirecek veya engelleyecek, hastanın farkında olmadığı hastalık belirtileri de ortaya çıkmadan önce teşhis edip tedavinin hastalığın erken döneminde yapılmasını sağlamaya koruyucu sağlık hizmeti diyoruz. Danışanlarım kanser hastası anne- babaları ya da yakınları ile geliyorlar genellikle ve sürekli “biz kanser olmamak için neler yapabilir?” diye soruyorlar. Biz de onlara “Yaşam Genetiği Testi”ni öneriyorum. Bu test ile zerrelerine kadar kendilerini tanımalarına olanak sağlayıp, eğilimli oldukları hastalıkları, vücudundaki enzimatik reaksiyonların nasıl işlediğini ya da işlemediğini, nasıl beslenmesi, hangi sporu yapması gerektiğini, alması gereken takviyeleri belirliyoruz. Bir nevi yol haritası çıkartıyoruz. Bu test ne kadar erken yaşta yapılırsa, yaşlanmayı geciktirmek ve hastalanmamak o kadar mümkün. Ancak işimiz burada bitmiyor. Danışanların öğrettiğimiz tüm bilgileri hayatları boyunca uygulayabilesinler diye bir yaşam standardı oturtmalarına yardımcı oluyoruz.