Sağlığın Kişiselleşmesi
Hastalıkta ve sağlıkta iyi olmanın yolları…
Uzun yıllar sağlık sektöründe yönetici olarak görev yapan Oğuzhan Süral, pandemide ortağıyla birlikte açtığı We Health şirketinde tamamen kişisel sağlık hizmeti organize ediyor. Doğru hekim, doğru hastane, evde ya da klinikte çözüm sunan başarılı girişimci kişiselleşmiş sağlığın önemine dikkat çekiyor. Biz de kendisiyle bir araya gelerek pandemiden bu yana sağlık sektörüne mercek altına aldık.
Pandemiyle birlikte hayatımızdaki rutin alışkanlıklar kökten değişim gösterdi. Bu değişimin sağlık sektörüne yansımaları nasıl oldu?
Pandeminin doğal olarak en çok etkilediği sektör sağlık sektörü oldu. Bunu birkaç açıdan irdeleyebiliriz. Birincisi hekim ve sağlık personelinin önemi, ikincisi kişiselleşmiş sağlık, üçüncüsü ise sağlık ekonomisi. Tıp bilimi yani hekimliğin asla yerini yazılım/otomasyonun alamayacağını, son insan hayatı bitene kadar en saygın, asla vergilemeyecek bir meslek olduğunu çok acı tecrübelerle öğrenmiş olduk. Sağlık personelinin de özellikle hekimlerle birlikte pandemide insanlık için savaşması ne kadar kutsal bir meslek olduğunu bir kere daha gösterdi. Tıp Fakültelerinin en yüksek puanlı ve en prestijli okullar olduğunu; hemşirelik, teknisyenlik gibi mesleklerin de asla değerini kaybetmeyeceği de ispatlanmış oldu. Bence en önemli yansımalardan birisi de benim son zamanlarda özellikle üzerinde durduğum “kişiselleşmiş sağlık” konusuydu. Pandeminin bizi en derinden vurduğu ve sağlık eğilimlerinin, bireylerin önceliklerinin değişmesini sağlayan bu konu ana başlık haline geldi diye düşünüyorum.
Dünya ekonomisinde sağlık hizmetlerinin payı 2020’den sonra ne derece arttı?
2020 pandeminin gelişiyle tüm dünya ekonomilerinin alt üst olduğu dönem oldu. Gıda ve sağlık hariç neredeyse tüm sektörler kriz yaşadı. Çevrimiçi hizmetler ve eve teslimatla ilgili birçok şirket ortaya çıktı ve başarılı olanlar bir anda dev şirketler haline geldi. Aşı ile birlikte bu konuyla ilgilenen şirketler inanılmaz cirolara ulaştı.
Sizin de bahsettiğiniz üzere “Kişiselleşmiş sağlığın” 2020’den sonra hayati önem kazandığını düşündüğünüzü biliyoruz. Kişiselleşmiş sağlıktan ne anlamalıyız?
Kişiselleşmiş sağlık artık herkesin önceliği olmalı. Bunu iki açıdan ele alabiliriz. Kişiye özel, yani size özel tedaviler hem “illness”da yani hastalıkta, hem de “wellness”ta yani iyi olma zamanınızda gerekli. Ben hekim olmadığım halde birçok yayın okuyorum. En kolay tedavi edilen hastalıklardan tutun da en kapsamlı hastalıklarda bile o kişiye özgün yapılan tedaviler sonuçları inanılmaz etkiliyor.
Son yıllarda Türkiye’de wellness, sağlıklı yaşam konuları bir hayli gündemde. Bunun beraberinde de “doğru yaşlanma” gündeme geliyor. Sizce bu kavramlar yeterince anlaşılıyor mu? Başka bir ifadeyle içi boşaltılan wellness kavramı aslında ne derece önemli?
Bence özellikle Türkiye’de wellness kavramı komple içi boşaltıldı. Artık kuaförlerde bile wellness ürünleri görüyorum. Herkes birbirine supplement öneriyor Bunların çoğu bir işe yaramadığı gibi sadece “pahalı çiş” yapmış oluyoruz. Konu yine kişisel sağlığa geliyor. Herkesin aynı mg’da C vitaminine ihtiyacı olmayabilir. İçilen magnezyumlar, selenyumlar bizim bazı organlarımıza zarar veriyor olabilir. Kampanya ile yaptırdığımız check-up’lar risklerimizi içermiyor olabilir. Şimdi en büyük moda insanları bir pratisyen hekimle bir otele toplayıp, komple besin düzenini değiştirip, dağ taş yürütüp “wellness”, “longevity” temasında kamplar yapmak. Mutlaka faydaları vardır. Ama o kişi geri dönünce kötü beslenmeye, bağışıklık sistemini zayıflatmaya yönelik faaliyetlerine devam ediyor. Önemli olan neye ihtiyacı olduğunu bilmek ve ihtiyaçlarını tüm hayatına yaymak. Sağlık hizmetlerinin lüksü olur mu olmaz mı tartışması süredursun, doğru tedavi ve doğru sağlık yönetimi zaten en büyük lükstür bence. Düşünsenize genetik olarak yakalanma riskiniz yüksek hastalıkları önceden bilseniz bunun maddi değeri olabilir mi? Ya da koşmanın mı, ağırlık çalışmanın mı, yürümenin mi sizin vücudunuza daha sağlıklı olduğunu… Bence gerçek lüks bu.
“Doğru yaşlanmak” da bir süredir radarımızda. Bu konu gündeme taşındığında glutatyon uygulamasının da son zamanlarda popüler olduğunu gözlemliyoruz. Nedir glutatyon, doğal yollarla vücuda almak mümkün mü?
Ben sanırım Türkiye’de glutatyonu alan ilk kişilerden birisiyim. Sadece glutatyon da değil, onu destekleyen takviyeler, yine bugünlerde gündemde olan ozon terapisi. Bir ara saçma bir tabir çıkmıştı alternatif tıp diye. Bu büyük bir suçtu bence. Çünkü tıbbın alternatifi olmaz. Ancak tamamlayıcı tıp olur, yine alanında uzman hekimlerin kontrolünde olması şarttır. Bunlar birer ilaç değildir. Bağışıklık sistemi için çok faydalı olan bu tarz tedaviler, birçok hastalıkta da kişinin hızlı iyileşmesin, yan etkilerinin az olmasını ve korunmayı sağlar. Her işin içini boşalttığımız gibi maalesef ülkemizde de bu tarz terapi ve tedavilerin de içini boşalttık. Instagram’a girince sürekli glutatyon, ozon ve multivitamin destek ilanları görüyoruz. Fiyatlaması müşteri kitlesine göre ucuzdan çok pahalıya doğru gidiyor. Hekimlerimiz bunları incelediğinde glutatyonun verildiği markalara bakıyorlar çoğu ya Çin ya da Kore malı. Seans sayıları belli değil. Ozon için de cihaz kalitesi önemli, bunlara da dikkat edilmiyor. Uygulama yapan hemşirelerin yetkinliği önemli. Tüm bunları bırakın, öncesinde bazı testler gerekir dozajı ve içeriği ayarlamak için bunlar da yok. Biz ortağımla kendimiz memnun olmadığımız için pandemi başlangıcı We Health şirketini kurduk. Tamamen kişisel sağlık hizmeti organize ediyoruz. Doğru hekim, doğru hastane evde ya da klinikte çözüm sunuyoruz. İki senede sanırım alanımızda en büyük şirket haline geldik.