Saatlerin İkinci Baharı

Fancy Chrono ikinci el saat mağazasının kurucusu Can Terzihan, sektörün inceliklerini ve geleceğini anlatıyor.

Can Terzihan, Türkiye ve yurt dışındaki butikler ile ikinci el saatler.com internet sitesi üzerinden alım, satım ve ekspertiz hizmeti veren Fancy Chrono’nun kurucularından. Saat ve mücevhere olan tutkularını işe dönüştüren bir ailenin ferdi olan Terzihan ile son zamanlarda ikinci el lüks saatlere olan ilginin artması, alışveriş süreci, satış sonrası hizmetler gibi başlıklarla ilgili konuştuk ve işin inceliklerini öğrendik.

“İkinci el” terimi, yüksek saatçilik sektörü için ve bu saatlerin peşinde koşanlar için ne anlama geliyor? İkinci el saat sektörünü, “bir marka veya modele uygun fiyata sahip olma” zihniyetinden nasıl ayırıyoruz?

Yüksek saatçilik dünyası öyle bir yere geldi ki koleksiyonerler ve yatırımcılar belli markaların ve modellerin peşinde koşuyor, diğer markalar ise müşteri bulmak için her yere girip çıkıyor. Satan üç dört marka harici diğer tüm markalar beş sene önceye göre neredeyse satışlarında yarı yarıya düşmüş durumda. İkinci el terimi, lüks segment ile tezat düşüyor gibi algılansa da aslında servisi, hizmeti doğru aldığınızda, rakamsal açıdan daha avantajlı bir lüks satın alım süreci ile karşılaşıyorsunuz. Bu anlamda tabi ki dünyanın geneli ve Türkiye arasında biraz fark var; birçok kişi lüks hizmet vermeden, sadece rakamsal avantajı kullanarak ikinci el saat satmaya çalışıyor. Bu ne yazık ki satmaya çalışılan ürünün doğasına aykırı; siz tamamen el yapımı, mekanik bir saati sadece rakamsal avantaj ile, ürüne hâkim olmadan, doğru servisi ve güveni sağlamadan satmaya çalışırsanız koleksiyonerlerin %85-90’ını kaçırırsınız. Yüksek saatçilikle yakından ilgili kişiler de ürünün kendisi gibi mükemmeliyetçidir; hataya çok hoşgörü göstermezler. Ucuzcu psikolojisinden ziyade doğru rakama, doğru ürünü lüks ve güven veren bir hizmetle almak isterler. Bu nedenle birçok mağaza ikinci el lounge’ları açıyor; sıfır saatlerden daha aşağı bir servis kalitesine mahal vermiyor.

Aileniz hem mücevher hem de saat alanında etkin çalışıyor. Sizi bu sektörlere iten neydi? Saat uzmanlığınızın arkasında nasıl bir birikim yatıyor?

Aslında mücevher alanında yurt dışı ağırlıklı çalışmalar yapıyoruz; fakat 20 yıldır lüks saatler de yurt içi operasyonunda önemli bir yer tutuyor. Fancy Bağdat Caddesi mağazasında, tasarım mücevherlerin yanı sıra Ulysse Nardin, Franck Muller, Bovet, Dupont markalarının yetkili satış noktası olarak hizmet veriyoruz. Hem kendimizin (benim, kardeşim Cem ve babam Murat’ın) saatlere özel ilgisi, hem de saat piyasasındaki hareketin artması, bize Fancy Chrono adıyla çevrimiçi platformlar kurmaya, butiğin içinde yüksek saatlere alan ayırmaya itti. Mücevherci bir aile olarak saatlere al-sat yapılan bir ürün gibi bakmak yerine, ürünün arkasındaki sanatı ve el işçiliğini, mekanik mükemmeliyetçiliği gerçekten iyi anladığımızı düşünüyoruz; bu hissiyatı hem ekibimize hem de bize güvenen koleksiyonerlere aşılamaya çalışıyoruz. Dediğim gibi saatler bizim için ticaretin yanı sıra inandığımız, güvendiğimiz bir sanat alanı.

Saatlerini satmak veya yeni almak isteyen kişilerle birbirinize nasıl ulaşıyor, hangi saati satışa alacağınıza nasıl karar veriyorsunuz?

Biz genelde saat alımında referanslı çalışıyoruz. Sonuçta ikinci el saat, kullanılmış, direkt fabrikadan çıkmamış saat demek. Tanımadığımız kişilerden referans olmadan almıyoruz; aldığımız saatleri de mekanizmaya kadar söküp kontrollerini yapıyoruz. Tabii saatlerin kondisyonunun yanı sıra öngördüğümüz satış hızı; hâlihazırda kendi stoğumuzdaki saatlerle olan uyumu da önemli. Düşük segment markaları veya ikinci el piyasası yavaş olan markaları genelde tercih etmiyoruz.

Hangi kanallar üzerinden satış yapıyorsunuz?

Bağdat Caddesi’ndeki Fancy mağazası 20 yıldır ailemiz tarafından yönetilen, lüks saatleri ve tasarım mücevherleri bir arada sunduğumuz bir lüks mağaza. Son üç yılda dijital stratejiler ve ikinci el saat operasyonlarını Fancy Chrono ismiyle oluşturduğumuz platformlar üzerinden ilerletiyoruz. Biz Fancy Chrono’da aslında çevrimiçini ve sosyal medyayı daha çok müşterilerle birebir iletişim için kullanıyoruz. Onun haricinde -parçaların fiyatlarının yüksekliğini göz önünde bulundurursak- daha çok Bağdat Caddesi mağazada satışlar gerçekleşiyor. Şimdi VIP bir oda da hazırladık, özel saat servislerini genelde orada ilerletiyoruz; alınan ürünler genelde birkaç saatlik servis, düşünme ve karar süreçlerini barındırdığı için özel alanlar daha iyi oluyor.

Siteye girdiklerinde, saat almak veya satmak isteyenleri nasıl bir deneyim bekliyor? Bize birkaç maddede alım-satım işlemini özetleyebilir misiniz?

Siteden veya Instagram’dan bize ulaşan müşteriler genelde ilk olarak kafalarındaki ikinci el saat konseptiyle ilgili olan soru işaretlerinin silinmesini bekliyor. Hâlihazırda önemli markaların satış noktası olmamız veya tanıdıkları insanların daha önce Fancy Chrono’dan alışveriş yapmış olması güven konusunda hızlı bir ilerleme getiriyor. Sonrasında ekibin önemi ortaya çıkıyor; yıllardır bizimle olan ve yüksek saatçilik dünyasında çalışmış bir ekibin olması, aynı zamanda ekiple beraber müşterinin veya koleksiyonerin beni, kardeşim Cem’i veya babam Murat’ı da zaman zaman görmesi ve direkt iletişimde olabilmesi, hem bizimle hem de ekiple yeri geldiğinde saatler hakkında kapsamlı sohbetler yapabilmesi veya alım zamanlarında yatırımsal öneriler alabilmesi, kişiyle uzun süreli dostluk ve ticari ilişkiler kurmamızda yardımcı oluyor. Sonuçta son dönemde artan fiyatlar nedeniyle Patek Philippe, Rolex, Richard Mille markalarının bazı parçaları önemli bir yatırım aracı haline geldi. Biz de yıllardın bize güvenen koleksiyonerleri ve aynı zamanda kendimizi doğru yönlendirmeyle yükümlüyüz.

Sitede satışta olan saatlerin fiyatlandırması neye göre yapılıyor?

Açıkçası eskiden saatlerin sıfır versiyonlarının listeleri önemli oluyordu fakat artık piyasa değerleri çok farklı yerlere gitti. Patek Philippe 5711’in fiyatını nasıl liste fiyatına göre belirleyebilirsiniz ki? Listesinin iki katına satılıyordu; üretimden kalktıktan sonra 100.000 Dolar’ın üstüne çıktı. Bu gibi gelişmeleri öngörebilmek; koleksiyoneri de buna göre yönlendirmek önemli.

Ayrıca satış sonrası hizmetleriniz, ekspertiz ve danışmanlık hizmetleriniz de var.

Fancy’de sattığımız her ikinci el saat için iki yıl garanti veriyoruz. Birçok markanın sıfır saate bile iki yıl verdiğini düşünürseniz, oldukça iyi bir süre. Çünkü önce siz sattığınız lüks saatin arkasında olmazsanız koleksiyonerler de size güvenmez. Bir de işin yatırım tarafı var. Genelde ilişkilerimiz uzun süreli oluyor; saat alan kişiler devamlı bir alım veya arayışta olduğundan bize danışarak bir sonraki alımlarına karar veriyorlar.

İkinci el saat alışverişinde fazla deneyimi olmayan birisi için ne tür tavsiyeler verirsiniz?

Aldığınız saatin lüks bir ürün olduğunu unutmamak lazım öncelikle. Sadece fiyatı uygun diye kötü kondisyonda bir saate sahip olmak; bu işte yapılabilecek en büyük hatalardan biri. Saatlerin dış görünümü ürünün sadece %5’idir; %95 mekanizma ve iç parçalardadır.

Hem erkek hem kadın saatleri satıyorsunuz. Son zamanlarda ikinci el kadın saatlerinde bir yükseliş var. Bunun sebebi nedir sizce?

Kadın saatleri üreten markalar görece fazla olsa da, satabilen markalar ne yazık ki çok az. Rolex, Cartier, Bulgari harici diğer markalarda kadın saatleri çok çok az bir yere sahiptir. Farkındaysanız saydığımız üç markanın ikisi -Cartier ve Bulgari- saat değil, mücevher markaları. Kadınların ilgisi arttıkça tabii satışlarda da yükselme görüyoruz; fakat dar bir marka ve model havuzu olduğu da bir gerçek. Bir diğer gözümüze çarpan durum ise, kadınların da her geçen gün yüksek saatçilikle ilgili bilgilerinin artması. Markalar da buna göre önlemler almış durumda; eskiden Quartz modeller çoğunluktayken şimdi otomatiğe dönüş var. Audemars Piguet 33 mm quartz modelin yerine kadınlar için 34 mm automatic versiyonlarını tanıttı; artık kimse 20.000 Dolar harcayıp pilli bir saat takmak istemiyor. Gerçek saat severler kollarında değerini hissettiren bir sanat parçasına yöneliyor.

Şu anda alım-satım yaptığınız dominant ülke/bölge hangisi?

En çok Orta Doğu ve Avrupa’da bağlantılarımız ve ofislerimiz mevcut. Her ay bu bölgelerle düzenli olarak çalışıyoruz.

İkinci el sektörünün markaları beslediğini, asıl piyasayı hareketlendirdiğini düşünüyor musunuz?

Markadan markaya göre değişiyor. Bazı markalar kendi ikinci el ürünlerini geri alıp, yerine yenilerini satma stratejileriyle müşterilerine gitmeye başladı bile. Marka değerini yükselten Rolex, AP, Patek gibi markalar; liste fiyatlarını daha mantıklı tutan IWC, Cartier gibi markalar bu süreçten biraz daha karlı çıkarken, Hublot gibi listeleri yüksek markaları biraz daha zora soktuğunu düşünüyorum. Satış noktaları bazında konuşursak, Fancy gibi yurt dışında başka saat mağazaları da genelde ikinci el salonları açmaya, sıfır ve ikinci el saatleri müşterilerine beraber sunmaya başladı bile. Büyük ihtimalle beş yıl sonra sıfır ve ikinci el saat satış noktalarını bir arada, büyük bir kısmını da çevrimiçi olarak ulaşılabilir bir şekilde göreceğiz.

Rolex’in bu kadar sevilmesinin ve özellikle ikinci eline büyük ilgi olmasının sebebi nedir?

Rolex, marka değerini deyim yerindeyse arşa çıkarmış bir oluşum. Lüks sektörün içinde butik ve limitli üretim anlayışı önemli bir yer tutar. Richard Mille, AP, Patek Philippe gibi markalar da bu anlayıştan son derece faydalanır. Rolex ise yüksek üretim kapasitesine ve yüksek liste fiyatlarına rağmen markayı öyle bir konumlandırdı ki hem inanması güç satış rakamlarına ulaştı; hem de ikinci el piyasasında sıfır saat fiyatlarının bile üstünde değerlemeler görmeye başladı.

Röportaj: Zeynep Merve Kaya