Richard Meier’in Tasarımını Yaptığı Bodrum Houses

Tasarımı ünlü mimar Richard Meier elinden çıkma Bodrum Houses, Yalıkavak’ta eşsiz bir ev sahibi olma şansı sunuyor.

“Ezber bozan bir proje.” Bodrum, Yalıkavak’ta, panoramik manzaraya karşı yükselen, Kalimnos, Leros ve Patmos adalarını selamlayan üç katlı evi anlatmaya, Pamir & Soyuer Real Estate kurucu ortağı ve yönetim kurulu başkanı Ali Pamir bu sözlerle başlıyor. Dünyanın en prestijli mimarlık ödülü Pritzker sahibi ünlü mimar Richard Meier’in tasarladığı bu muhteşem yapı, Berggruen Holding yatırımı Bodrum Houses projesinin bir parçası.

İşadamı ve koleksiyoner Nicolas Berggruen’in yönetimindeki Berggruen Holding işbirliğiyle tamamlanan 116 evlik Gümüşlük Houses projesinde –hedeflenen alıcı kitle İskandinav ülkelerinden olduğundan dolayı- Thomas Sandell gibi ünlü İskandinav mimarlarla çalışan Berggruen ve Pamir & Soyuer, Yalıkavak’ta yaklaşık 150 dönümlük bir alan üzerinde geliştirilen Bodrum Houses için yola 2007 yılında çıkmış. Ellerinde 2006-2008 yılları arsanda parsel parsel alınan arsaların birleşiminden oluşan bir alan olan ve Gümüşlük evlerinin yurtdışı satışının başarısından ötürü de öncekilerden daha iddialı bir proje yapmaya karar vermişler. “O dönemlerde Batı ülkelerinde popüler olan ve burada da ses getirecek bir proje hedefledik. Gayrimenkul sektöründe Avrupa’dan ve ABD’den büyük talep görüyorduk. Bu sebeple o coğrafyalarda ismi bilinen bir mimarla çalışmak istedik” diyen Ali Pamir, Nicolas Berggruen’le birlikte starchitect yani yıldız mimar teriminin sıkça kullanılmaya başlandığı zamanlarda Norman Foster ve Tadao Ando gibi isimleri de değerlendirdikten sonra bu işe en uygun ismin Richard Meier olduğunda hemfikir olmuşlar.

Ankaralı mimar Doruk Pamir’in oğlu olan Ali Pamir’in modern mimariye olan merakı, babasıyla seyahate gittiği ülkelerde ziyaret ettikleri yabancı mimarların binalarıyla başlamış. Özellikle 1976 yazında Paris’te gördüğü Centre Pompidou’nun aklını başından aldığını söyleyen Pamir, Richard Meier’i ise ilk kez mimarın tasarımcı Calvin Klein için New York’ta tasarladığı apartman dairesiyle tanımış. “Çocukluğumdan bu yana modern mimariyi takip ederim. Richard Meier de çizgi itibariyle klasik modern akımın önde gelen temsilcilerinden. Yalın, sade bir çizgisi var. Bodrum’da bir beyaz yapı furyası var biliyorsunuz. Meier de RAL 9010 Pantone kodlu beyaz renkle çalışmayı çok seven bir insan” diyen Pamir, ünlü mimarla ve proje geliştiricileriyle tanıştığında kaprislerden arınmış olduğunu gördüğünü hatırlıyor. “İyi tasarımın, pahalı tasarım olmadığını söyleyen biriydi. Ondan çok şey öğrendik. İnşaata apar topar girmemenin önemini, projede ne kadar çok vakit geçirirsek o kadar çabuk bitirip, maliyeti aşağı çekebileceğimizi gösterdi bize.” Dünya mimarlık tarihinde yeri olan bir insanın Türkiye’ye gelip özel bir projeye katkı sağlaması, özellikle de bu projeyi Bodrum’da yapmasının ne kadar kıymetli olduğu da cabası.

Bodrum Houses, tamamlandığında 23 evden oluşacak bir proje. Pritzker Ödülü sahibi bir mimarın Türkiye’de tasarladığı ilk ve tek proje olduğuna da dikkat çekmek gerek. 23 evin ilkinin inşası 2014’te tamamlanmış ve Londra’da yaşayan ve finans sektöründe çalışan bir alıcı bulmuş. Satışın ardından ikinci evin inşası başlamış ve 2017’da tamamlanmış. Şimdi ise sahibini bekliyor. Bu sayfalarda gördüğünüz fotoğraflar da işe bu ikinci eve ait. Sitelerde olduğu gibi bir ortak mülkiyeti olmayan, tam tersine bir mahalle olarak tasarlanan Bodrum Houses evlerine, arzu edildği takdirde Pamir & Soyuer tarafından bahçe bakımı, güvenlik ve temizlik hizmetleri veriliyor. Fakat bu hizmetleri almak zorunlu değil. Ali Pamir’in de üzerine basarak belirttiği mahremiyet avantajı sunan projede, herkes kendi yaşam alanını istediği gibi kurup yönetebiliyor.

Meier ile ev tasarlama şansı

Projenin başlangıcında planları hazırlanan evlerin her biri yaklaşık 500 metrekare kapalı alana ve beş dönüm bahçeye sahip. Fakat hepsi birbirinden farklı mimari bir dil ile konuşuyor. Benzer detayları olsa da, yaşam alanlarının tasarımı açısından aralarında büyük farklar olduğunu görmek mümkün. Pamir’in de parmak bastığı üzere, mimarın araziyi değerlendirmesi sonrasında “buraya nasıl bir şey yakışır?” sorusunun cevabını ararken yola çıktığı ve mevcut Bodrum konutlarının alışılmış varlığına kendi yorumunu getirmesi sonucunda şekillenen evler olarak dikkat çekiyor. Bu evlerin en büyük özelliklerinden biri, beldedeki diğer lüks sitelerle karşılaştırıldığında ticari bir proje olmadıklarının ilk bakışta dikkat çekmesi. Herhangi bir ortak rekreasyon alanı, sahili olmayan Bodrum Houses evlerinden biri satıldığında, bir diğerinin inşasına başlanıyor. Hatta dilerseniz, hayal gücünün sınırlarını zorlayan bir avantajı da ellerinizde tuttuğunuzu bilmek isteyebilirsiniz. Pamir projenin getirdiği “esnekliği” bir diğer fark olarak belirtiyor.

Evler bir site gibi aynı anda yapılmadığından, imarı aşmamak kaydıyla projede istenilen değişiklikler yapılabiliyor. Hatta istenirse parseller birleştirilip daha geniş bir arsa ve plan talep edilebiliyor. Veya müşteri talebi doğrultusunda, istenilen ev inşa edilebiliyor. Zira eğer Bodrum Houses’tan bir ev almak istiyor ama bazı mimari değişiklikler yapılmasını talep ediyorsanız, kendinizi Richard Meier’in New York’taki ofisinde, usta mimarla baş başa bir masada oturmuş yeni evinizin planları üzerine konuşurken bulmanız da olası. “Olur da alıcı, almayı düşündüğü evde basit bir değişiklik yaptırmak isterse, planları yeniden çizdirebiliyoruz. Ama bu işin esas keyifli kısmı şu; böyle bir mimarla tanışmak, çalışmak, bu tecrübeyi bir anı olarak saklayıp sevdiklerinize aktarmak istiyorsanız, sizin New York’a gitmenizi sağlayabiliyoruz. Richard Meier ve ekibindekilerle sizi bir araya getirebilir, evinizi birlikte tasarlayabilirsiniz. Pritzker ödüllü bir mimardan ev almak, onunla bir evi tasarlarken masa başında oturup konuşabilmek; gerçek lüks budur.”

Mahremiyet garantili

Evlerin denize yakın olmaması –muhteşem bir Yunan Adaları ve Ege Denizi manzarası sunduğunu yeniden belirtmekte fayda var- kimileri için bir sorun teşkil edebilir. Fakat bu evlerin, öncelikli olarak yaz aylarını deniz kıyısında geçirip, havalar soğuyunca yaşadığı kentlere dönecek kişiler akılda tutularak tasarlanmadığını da not düşmek gerekir. Proje, 2007 civarında başladığında, Bodrum’un Doğu Türkbükü gibi denize sıfır ama konut inşasına izin verilmeyen –birkaç yıl öncesine kadar bu bölgelerde sadece turizm villası tarzında ticari yapılara izin veriliyordu- bölgelerinin özellikle sahil kesimindeki yapı yoğunluğu, Bodrum Houses için Yalıkavak’ın seçilme nedenlerinden biri. Burası, beldenin sahibine en mahremiyet sağlayan, sadece yaz aylarında değil, yılın her gününde büyük bir keyifle kullanılmaya, yuva olmaya hazır bir yaşam alanı. Yalıkavak sırtlarında oturan evler, yarımadanın gerek güney, gerekse kuzey tarafına eşit mesafede, Yalıkavak Marina’ya sadece beş dakika uzaklıkta. Bu da, sakin ve kalabalık olmayan bir muhitte yaşamayı, ama gerektiğinde de sosyal imkânlara kolayca ulaşabilmek isteyen bazılarımızı çok mutlu edecek bir detay.