Mercedes-Benz Türk Otomobil Grubu İcra Kurulu Üyesi Şükrü Bekdikhan

Bitip tükenmek bilmeyen Mercedes tutkusunun altında markanın kullanıcılarına “yaşam tarzı” sunuşu yatıyor.

Mercedes-Benz Türk Otomobil Grubu İcra Kurulu Üyesi Şükrü Bekdikhan ile bu yıl beşinci kez düzenlenen Mercedes-Benz Bahar Ralli’sinde buluşma nedenim kendisine yardımcı pilotluk yapacak oluşumdu. Yağmurlu bir İstanbul sabahında Çırağan Sarayı’ndan yola çıkıp Riva’ya kadar uzandık. 27 yıldır aynı kurumda görev almanın sağladığı avantajla markayı en ince ayrıntılarına kadar “bilen” bir yöneticiyle yol almak oldukça keyifliydi elbette. Bu arada, Mercedes-Benz’in müşterileriyle nasıl duygusal bağ kurduğundan otonom sürüşe, Bekdikhan’ın klasik otomobillere olan tutkusunda yelkenli hobisine dek konuşmayı da ihmal etmedik.

Doğru biliyorsam siz 27 sene önce Mercedes-Benz Türk bünyesinde göreve başladınız. Yıllar içerisinde gerek sizde gerek Mercedes-Benz bünyesinde neler değişti?

Şu anda Mercedes-Benz Türk Otomobil Grubunun İcra Kurulu Üyeliğini yürütmeye devam ediyorum ve 2019 yılında bu şirkette çalışmamın 27’nci yılını kutluyorum. Elbette çeyrek asırlık dönemde hem kendim değiştim hem de şirkette farklı değişimler yaşandı. Ben bu süredeki en önemli değişimi, satış ve pazarlama alanlarındaki stratejilerin ürün odaklı yaklaşımdan, müşteri merkezli yaklaşıma dönüşümünde görüyorum. Ayrıca değişen teknolojik altyapıyla beraber ekiplerin hep birlikte uyumunda da değişim olduğunu söyleyebilirim. Bu dönüşümü 27 yıl boyunca her alanda, birebir gözlemleyerek, yönlendirerek ve birlikte yaşayarak deneyimledim; Mercedes-Benz ile birlikte geliştim, öğrendim, tecrübe edindim. Bugün İcra Kurulu Üyesi olarak markanın tüm gelişim süreçlerini geniş bir perspektifte görebiliyorum. Bu markanın çağın getirilerine nasıl uyum sağladığını, teknolojideki gelişime nasıl adapte olduğunu, sadece kendini değil sektörü de devrimci adımlarla dönüştürdüğünü gördüm, hâlâ daha görüyorum. Sorunuzun cevabı da burada saklı; hem Mercedes-Benz’in hem de ben de dâhil bu büyük ailenin tüm mensuplarının en büyük challange’ı yenilikçi ve devrimci olmak; otomotiv sektöründeki değişimleri takip eden değil, değişimi başlatan olmak.

Marka premium segmentte de pazar liderliğini koruyor. Bunu nasıl başarıyorsunuz? Marka ile sadık müşteri kitlesi arasındaki bu sağlam “bağ”ın nedeni nedir?

Mercedes-Benz Türk olarak, müşterilerimizin mükemmel müşteri deneyimi yaşamaları için iletişim stratejileri belirliyor, markamıza olan ilginin satış sonrası aşamasına kadar her adımda sürekliliğini ve her türlü desteği sağlamaya çalışıyoruz. Örneğin; moda tutkunu müşterilerimizi, Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul’a davet ediyor, dünya moda devleriyle yapılan işbirlikleri kapsamında belirli günlerde Mercedes-Benz müşterilerine stil danışmanlığı hizmeti sunuyoruz. Sanatı hayatlarından eksik etmeyen müşterilerimiz için de sponsoru olduğumuz Zorlu PSM’deki kültürel aktivitelere ücretsiz katılım hakkı sağlıyoruz. Bu sayede, bire bir ilişki kurduğumuz müşterilerimizin markamıza olan ilgi ve alakalarının arttığını ve bu müşteri grubunun sayısında artış gözlemliyoruz. Sonuç olarak birebir iletişim faaliyetleriyle bireysel müşteri grubunun yaklaşık yüzde 30 genişlediğini söyleyebiliriz.

Bu kapsamda aynı zamanda, Mercedes-Benz markasını sadece bir otomobil markası olarak değil bir yaşam tarzı olarak konumlandırıyoruz. İnsanlar da böyle düşünüyor olacak ki, bahsettiğiniz bağı kuran şey tam da bu. Mercedes-Benz markası sadece müşterisi olanlar için değil, tüm insanlar için bir otomobil markasından çok imge özelliği taşıyor.

Türkiye’de Mercedes’in müşterilerine sunduğu özel hizmetler, kişiselleştirme olanakları var mı?

Mercedes-Benz Türk bünyesinde müşterilerimizin çok farklı alanlarda ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Öncelikli olarak ürün çeşitliliğinden başlayabiliriz. A-Serisi gibi kompakt ve dinamik, modern çağın güvenlik ve konfor teknolojilerinden Mercedes-Benz Kullanıcı Deneyimi (MBUX) gibi bir yeniliğin tüm sınıflara yayılmasında öncülük eden aracımızdan, 40 yıldır üretimi devam eden ikon arazi aracımız G-Serisi’ne uzanan farklı seçeneklere sahibiz. Her bir aracımızın kendine özgü detayları olduğu gibi, kişiselleştirme olanakları da neredeyse sınırsız diyebiliriz. Genel olarak satışını gerçekleştirdiğimiz araçların haricinde, isteyenler kendine özel Mercedes-Benz’ini tüm bayilerimizde belirleyip sipariş geçilebiliyor. İkinci aşama olan satın alma kısmındaysa Mercedes-Benz Finansal Hizmetler şirketimiz, ödeme ve finansman alanlarında kişiye özel çözümler sunuyor. Bu hizmetlerimiz hem 0 km hem de ikinci el araçlarımız için geçerli olup, tüm Mercedes-Benz araçları kapsıyor. Bunların haricinde, kiralama, servis, yedek parça ve takas gibi bir otomobille ilgili tüm aklınıza gelebilecek hizmetlerimizi, sektörün en iyilerinden biri olarak gerçekleştirdiğimizi söyleyebiliriz.

Kişiselleştirme demişken… Türkiye’de en çok hangi model için bu yönde bir talep alıyorsunuz?

Kişiselleştirme, ağırlıklı olarak daha üst segmentlerdeki modellerimizde gerçekleşiyor. Ancak gelişen teknoloji sayesinde artık tek bir versiyonu dâhi satın alsanız, anlık kişiselleştirme donanımlarını sunabiliyoruz. Örneğin; iç mekân ambians aydınlatmalarını 64 farklı renkte ayarlayabildiğiniz modellerimiz mevcut. Ya da Energizing adındaki pakete sahip bir araçtan sipariş vermeniz halinde ruh halinize uygun iklimlendirmeden, müzik seçimine ve hatta araç içi parfümünün kokusuna göre Mercedes-Benz size en uygun tercihleri tek bir tuşa basarak ya da “Hey Mercedes” diyerek sesli komut üzerinden gerçekleştirebilmenizi sağlıyor. Bu talepler modelden çok müşterilerimizin karakterlerine ve hayat tarzlarına göre değişiyor. Girişimci ruhuyla çalışan müşterilerimiz ya da moda dünyası oyuncularından olan bireyler bu duruma daha çok önem veriyor. Dolayısıyla bu talebi kompakt araçlarımızdan amiral gemisi dediğimiz S-Serisi modelimize kadar almamız mümkün.

Peki, kadınlar… Şehirde araç kullanma alışkanlıkları ele alındığında genellikle SUV’ları mı tercih ediyorlar?

Mercedes-Benz kullananlar arasında kadınların oranı her geçen gün artıyor. Son beş yılda kadın kullanıcı oranımızı %17’den %29 seviyesine çıkardık. Hatta 25 yaş altı müşteri ortalamamızı %5 ve 25-35 yaş arası müşteri ortalamamızı %9 arttırdık. Bu gençleşme oranlarında yeni, kompakt modellerimizin etkisi büyük. Kadınlar tarafından en fazla tercih edilen araçlarımız, GLC ve GLA gibi SUV modellerimiz olurken B-Serisi ve A-Serisi’nde de çokça oranda kadın müşterimiz bulunuyor. Kadınların öncelikli tercihlerinin SUV modellerden yana olmasının en başında güvenlik hissi geliyor. Hâkim sürüş özelliklerinin yanında kolay kullanımı da etkili oluyor.

Yıllardır modaya MBFW ile destek oluyorsunuz. Moda ile otomobil arasında nasıl benzerlikler var?

Tüm otomobillerinde ileri teknolojiyi ve zamansız bir zarafeti yansıtan tasarımlarla buluşturan Mercedes-Benz olarak, otomobilin, bireylerin kişisel tercihlerini ve yaşam tarzlarını ifade ettiğine inanıyoruz. Modanın da bir kendini ifade etme biçimi olduğu düşünüldüğünde Mercedes-Benz ile modanın birbirini kusursuz bir biçimde tamamladığını düşünüyoruz. Mercedes-Benz olarak her zaman otomotivdeki modayı belirledik. 2013 yılında başladığımız Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul sponsorluğumuzla da her iki sektörü bir araya getiriyoruz. Sadece dünya moda devleriyle genç yetenekleri bir araya getirmekle kalmıyoruz aynı zamanda Türkiye’nin bu alanda daha etkili olmasını da sağlıyoruz.

Peki, siz modayı ne ölçüde takip edersiniz? Profesyonel hayatınızda ve günlük yaşantınızda giyim tarzınız nasıldır?

Ana şirketimiz Daimler AG’de, çalışanlarımızın en yüksek verimliliği sağlayabilmeleri sebebiyle kendilerini rahat hissettikleri kıyafetleri tercih etmesi öneriliyor. Bunu Daimler CEO’su Dieter Zetsche’den itibaren gözlemleyebilmek mümkün. Benzer bir şekilde iş hayatımda smart casual bir tarzı benimsediğimi söyleyebilirim. Günlük hayatta ise daha çok spor kıyafetler tercihim oluyor.

Modanın haricinde destek olduğunuz alanları öğrenebilir miyiz?

Mercedes-Benz Türk olarak ülkemizdeki sanat ve spor dallarına uzun yıllardır destek sağlıyoruz. Kültür-sanat yaşamının gelişmesine 30 yılı aşkın süredir destek veriyoruz. 1987 yılında İstanbul Müzik Festivali’ne destek vererek sanat sponsorluğuna başladık. Bunun akabininde 2013 yılından beri MBFWI sponsorluğumuzu yürütüyoruz. Zorlu PSM’in ise 2016 yılından bu yana sponsorluğunu sürdürüyor ve burada sene içinde gerçekleşen birçok etkinliğe de ayrıca destek sağlıyoruz. “Spor” alanında ise 1996 yılından bu yana “Türkiye Futbol Federasyonu Ana Sponsorluğu” ve 2001 yılından beri “Türkiye Basketbol Federasyonu Resmi Sponsorluğu” ile Türk Milli Takımları’nın gücüne güç katıyoruz. Tüm bunların haricinde Mercedes-Benz Türk olarak, “Her Kızımız Bir Yıldız”, “EML’imiz Geleceğin Yıldızı”, “MobileKids” ve “Mercedes-Benz Türk StartUp” adlarında farklı kurumsal sosyal sorumluluk projelerimizi aralıksız sürdürmeye devam ediyoruz. 

Bu yıl beşinci kez Mercedes-Benz Bahar Rallisi’ni düzenliyorsunuz. Bu rallinin sizin için en önemli yanı nedir?

Klasik otomobiller çok farklı kitleleri bir araya getiriyor. Tamamen klasik otomobillerin yarıştığı Bahar Rallisi’nde ise Mercedes-Benz’in bu alandaki köklü geçmişini, genç-yaşlı, kadın-erkek fark etmeksizin geniş bir yelpazede bir kez daha gösterme şansını yakalıyoruz. Bu yıl beşinci kez sponsoru olduğumuz Bahar Rallisi aynı zamanda Dünya Klasik Araçlar Federasyonu’nun (FIVA) ilk kez düzenleyeceği CEERT (Central East European Regularity Trophy) organizasyonun ilk ayağı olması sebebiyle uluslararası bir kimliğe bürünüyor.

Klasik otomobillere olan tutkunuz ne boyutta?

Klasik otomobillere olan tutkumu zaman tünelinde bir akış ve bir çocuğun heyecanı gibi tanımlayabilirim. Ülkemizde az sayıda olan bu harika otomobillerden bazen birini yolda gördüğümde heyecanım artıyor, keyfim yükseliyor.

Sahip olduğunuz klasik bir otomobiliniz var mı?

Klasik otomobilleri çok sevsem ve taşıdıkları ruhu çok güzel yansıttıklarını düşünsem de kendime ait bir klasik otomobilim şu an yok. Belki ileriki yıllarda daha fazla zaman ayırıp, ilgi gösterebileceğim bir dönemde olmasını arzu edebilirim.

Klasik otomobillerin haricinde diğer ilgi alanlarınız neler?

Evet, deniz ve yelken hayat enerjisi aldığım yerler. Vakit bulabildiğim zamanlarda bir saat için bile olsa denize açılabilmek ve rüzgârı yüzümde hissetmek vazgeçemeyeceğim keyiflerden. Gündelik koşuşturmanın dışına çıkıp, kendinizi dinleyebildiğiniz, geliştirebildiğiniz ve ekip olmanın doygunluğunu yaşadığınız en değerli anları yelken sporunda yakalayabileceğinizi söyleyebilirim. Ayrıca çok da genç sayılmayabilecek 13 yaşında bir yelkenliyle uğraşmanın ayrı bir güç ve motivasyon kazandırdığını da belirtmeden geçemeyeceğim. Yarışlara ise nadiren katılıyorum çünkü belirttiğim gibi bunu sadece keyif için yapıyorum.

Bu aralar hangi otomobili kullanıyorsunuz?

Çok uzak olmayan şehir içi günlük kullanımlarımda tamamen elektrikli smart EQ modelini tercih ediyorum, sürüşü büyük bir keyif veriyor. Bunun dışında uzun yolda G-Serisi ile de seyahat etmeyi seviyorum. Bu sezon Yeni G-Serisi’ni MBFWI’de de sergiledik ve katılımcılardan büyük ilgi gördü.