Lüks Moda Evlerinin Kurtarıcı Melekleri

Matthew Williams, Kim Jones, Raf Simmons, Glenn Martens… Bunlar da kim diyorsunuz. Peki Givenchy, Fendi, Prada, Diesel desek?

Son birkaç yıldır moda endüstrisi bir köşe kapmaca oyununa sahne oluyor. Yeni kreatif direktörler, tasarımcılar birer satranç taşı gibi sağa sola yönlendirilirken, bizler de takipte kalması zor bir değişime tanık oluyoruz. Piyasadaki kalabalık, pandeminin etkileri ve bitmek bilmeyen tüketici talebinin baskısının iyiden iyiye hissedildiği bu dönemde, markalar için spotları kendi üzerine çevirmek bir hayli zor. Güncel kalabilmek adına nabız yoklamak zorundalar. Evet, aldığımız ceketler, pantolonlar, çantalar birer tasarımcı ürünü, peki bugün bir marka için yalnızca giysi üretiyor olmak yeterli mi? Şimdilerde tasarımcılardan ziyade gerekli olan, gerektiğinde markaya yeni kimlikler tasarlayabilecek, markayı ayağa kaldırabilecek isimler: Yani kreatif direktörler. 

Yalnızca geride bıraktığımız yılda bile endüstrinin devleriyle ilgili haberler gördük: 107 ALYX 9SM’in Matthew Williams’ı Givenchy, Kim Jones Fendi, Raf Simmons Prada, Kerby Jean-Raymond Reebok, Y/Project’in Glenn Martens’i Diesel bünyesine geçti. Bu gibi duyuruların her birinde, beklentiler büyür ve tüketici artık yalnızca satın alacak giysiler değil, takipte kalacak bir tasarımcı ve kamuoyuna mal olmuş bir kimlik arayışına girer. Chanel tutkunları için Karl Lagerfeld’in ne temsil ettiğini düşünün. Köklü moda evinin başarısı yadsınamaz, fakat Lagerfeld’le bambaşka bir noktaya geldiği de ortada.

Chanel’in Paris’te gerçekleşen İlkbahar Yaz defilesi

“Peki bir kreatif direktörün tüm bunlar olup biterkenki rolü nedir?” dediğinizi duyar gibiyiz. Kreatif direktörler yetenek avcılarının bir numaralı hedefleri hâline gelmelerini, düşüşe geçmiş bir markayı tekrar hayata döndürme yetisine sahip, seçilmiş kişiler olarak görülüyor olmalarına borçlular. Bottega Veneta’nın Daniel Lee’si mesela; öncesinde Maison Margiela, Balenciaga, Donna Karan gibi markalarda, sahne arkasındaydı, Céline ve Phoebe Philo’da hazır giyim direktörlüğü görevlerini üstlendi. 2018’e geldiğimizde Bottega Veneta’ya geçen tasarımcı, markayı yattığı kış uykusundan uyandırıp bir yıldan kısa süre içerisinde moda oyununun en yüksek kural koyucularının radarına sokmayı başardı. The Pouch çanta Instagram postlarında çalımla boy gösterirken, Daniel Lee de endüstrinin yıldızlar geçidinde yerini aldı. 

Bir yandan bu tür örnekler baremi yükseltirken, büyük beklentilerle atanan yeni kreatif direktörler için görev gittikçe zorlaşıyor. Her şeyi büyüteçle inceleyen, daha çıkmadan koleksiyonlarda neler olacağını kestirebilmek için arşivleri eşeleyen tüketici kitlesi göz önünde bulundurulduğunda, baskı daha da büyüyor -hele de ölü bir markayı diriltmeye çalışıyorsanız!

Y/Project’teki işlerine bakanlar, Glenn Martens’ın Diesel’da yeni bir çağın başlangıcı olacağını düşünüyor. Gerçek ortada, 2000’lerin başlarındaki Diesel’dan eser yok şimdi. Bugünün moda dünyasında kendine bir yer bulmakta zorlanan marka yeniden spotları üzerine çekebilecek mi? Bilemiyoruz. Bilinen tek şey şu ki; Glenn Martens’ı zorlu bir görev bekliyor…