Lüks Kayağın Adresleri
Avrupa’nın en popüler lüks kayak merkezleri, her yıl oluğu gibi yine görmenin, görülmenin, eğlencenin ve en önemlisi de kusursuz hizmetin merkezi olmaya hazır.
Yazı: Saffet Emre Tonguç
#1 AVUSTURYA
Ischgl
Avusturya Alpleri’nde bulunan Ischgl özellikle üst sınıfa hitap eden ve her yıl kış sezonunda adından sık söz ettiren bir kasaba. Batı Tirol bölgesindeki Paznaun’daki Ischgl’da yaklaşık 1.600 kişi yaşıyor. Uçsuz bucaksız pistlere ve Avrupa’nın en geniş kayak alanlarından birine sahip olan Ischgl’da kasım ile mayıs arasında bol karlı kayak keyfi sizi bekliyor. Silvretta Arena’daki hava tramvayı Piz Val Gronda ile bölgede geniş bir alan daha kayak severlere sunulmuş. Toplam 44 adet teleferikle Ischgl’ın merkezinden İsviçre sınırındaki kayak merkezi Samnaun’un pistlerine ulaşmak mümkün. Alplerin en geniş snowboard ve serbest stil kayak merkezi olan Playstation Vita Ischgl’da her seviyedeki kayak sever için pist mevcut.
Spor faaliyetlerinin yanı sıra Ischgl aynı zamanda ilginç eğlenceleriyle de tanınıyor. Her yıl sezon başı, Paskalya ve sezon sonunda organize edilen Top of the Mountain konserleri için gelen dünyaca ünlü sanatçılar, kayak merkezinin tam ortasında 2.300 metre yükseklikte bulunan ünlü Idalp Sahnesi’nde konserler veriyor.
Uyumayan kayak merkezi Ischgl’da gece hayatı severler için de son derece şık restoran, bar ve eğlence merkezleri bulunuyor. Idalp’daki Alpenhaus mutlaka ziyaret edilmesi gereken ihtişamlı bir dağ restoranı. Kayak sonrası daha sakin bir akşam geçirmek isteyenler için ise Silvretta Center ile otellerdeki spa ve dinlenme alanlarını kullanıyor.
St. Anton
Bir arkadaşım, “Benim için ilk üçte” demişti St. Anton için. Herkesin sıralaması kendine ancak zorlu pistler, toz kar, off-pist seçenekleri ve eğlence arayanlardansanız St. Anton listenize mutlaka girecek. Aslına bakarsanız Batı Avusturya’nın Tirol bölgesinde yaklaşık 2.500 nüfuslu bir yerleşim birimi burası. Bu kadar küçük bir yerin nasıl olup da dünyanın sayılı kayak merkezleri arasına girdiğine şaşırıyorsunuz önce. Ancak disiplinli teknik çalışmaları, güler yüzlü hizmeti, kayak sonrası eğlencelerine verilen önemi görünce şaşkınlığınız hayranlığa dönüşüyor. Kentin 1930’larda başlayan macerası 2001 yılında Dünya Alp Disiplini Kayak Şampiyonası’na ev sahipliği yapması ile zirveye çıkmış. Ulaşımının kolay olması bu gelişmeye kuşkusuz çok katkı yapmış. Münih, Zürih ve Innsbruck gibi merkezlerin havaalanlarından otomobil ya da trenle gidebilirsiniz. St. Anton 1.300’lü metrelerde kurulmuş ancak zirveye çıkmak 2.800’lü metrelere yükselmek demek. Kayak sezonu genellikle kasımda başlıyor nisan sonu hatta bazen mayıs başına kadar devam ediyor. Donanımlı pistleri toplam 260 kilometre. 100 civarı teleferik ve telesiyej pistlere ulaşmanızı sağlıyor. Tümünden yararlanmak için tek bir skipass kullanılıyor olması işin bir başka cazip ve kolaylaştırıcı yönü. St. Anton’da sadece kış sporlarına bağlı kalınmamış, misafirlere kapalı tenis ve squash kortları, bowling, spa gibi aktiviteler de sunulmuş. Alp disiplini kayak sporunun beşiği olmakla övünen St. Anton’da küçük bir kayak müzesi de var.
Konaklama için; merkezi lokasyonu, özenli servisi ve geleneksel dekorasyonu ile Himmelhof ya da İskandinav tarzı dekorasyonuna lezzetli yemeklerini ekleyen Hotel Valluga tercih edilebilir. Skihotel Galzig ise kentin en beğenilen otellerinden… Konumu ve hizmet kalitesi mükemmel. St. Anton’da gastronomik keşiflere de çıkmak isterseniz M3 Hotel’de yer alan Hazienda’nın et ve makarna çeşitleri ilginizi çekebilir. Diğer seçenekler arasında da otantik bir Avusturya şalesi olan The Museum, hem yerel hem de uluslararası lezzetleri sunan Hospiz Alm ve hayatın öğleden sonra başladığı Mooserwirt var.
Kristiania Lech
Avusturya’nın Lech Bölgesi’nde yer alan Alpler manzaralı Kristiania Lech muhteşem bir kayak oteli. Zürih’e 195 km, Münih’e 308 km mesafede olan ve Avrupa’nın en aristokrat kayak merkezi olarak anılan Lech, Lady Diana’nın da favorisiydi. Olimpiyat Şampiyonu Othmar Schneider tarafından kurulan bu otel hâlâ aile tarafından özenle işletiliyor.
Her köşe başında yaratıcı sürprizler ve ilham verici sanat eserleri ile karşılaştığınız tesis sanatseverler için de bir cennet. 12 odalı maksimum 24 kişi kapasiteli bu otelin konsepti sınırsız hizmete dayanıyor. Bölgenin bozulmamış doğasının keyfini sürerken gurme şeflerin özenle hazırladığı lezzetleri deneyimleyebilir, spa bölümünde kendinizi şımartmanın tadına varabilirsiniz.
#2 FRANSA
Megève
“Fransa’nın İsviçre ve İtalya sınırına yakın bir kasabası” diye tanımlamak doğru burayı ama bu sözlerle yetinmek lüksün yanı sıra doğal güzellikleri, kültürü ve kış sporlarını da ıskalamak anlamına geliyor. Chamonix ile birlikte Mont Blanc’ın en sevilen kayak merkezi Megève. 18. yüzyılda İngiliz dağcılar tarafından gündeme taşınmış. O gün bugün gündemden düşmemiş, sosyetenin de uğrak mekânlarından biri olmaya devam etmiş. 1.100 ile 2.350 metre arasındaki yükseklikte kurulan kasabada toplam pist uzunluğu 450 kilometre civarında. Diğerlerine göre daha az kar alması daha aşağılara kurulmuş olmasından kaynaklanıyor. Aralık gibi açılan sezon nisan ayına kadar devam ediyor. Kar yağmazsa açık suni kar makineleri ile kapatılıyor. Her seviyeye hitap edebilmekle birlikte, Megève daha çok başlangıç ve orta düzeydeki kayakçıların tercihi.
Dünya jet sosyetesinin gittiği diğer kayak merkezleri ile kıyaslandığında sanki daha bir cana yakın, daha bir sofistike gibi geliyor insana. Bunu belki de lüks ve alçakgönüllülüğü birlikte barındırmasına borçlu. Trafiğe kapalı yolu, tarihi kilisesi ve binaları ile eski bir Alp köyü görüntüsünü hâlâ koruması da bir diğer neden. Bu konuda akıllı davranıp yeni otel ve kafe gibi binaların özgün dokuya uyum sağlayacak şekilde yapılmalarını sağlamışlar. Place de l’Eglise kentin ana meydanı. Alışveriş yapmak için en uygun yer. Meydan kaliteli restoranları ve kafeleri ile soluklanmanıza izin veriyor.
Megève barındırdığı Michelin yıldızlı restoranların çokluğu ile gurmelerin dikkatini çekiyor. Bu küçücük yerde 100’e yakın restoran var ve bunların sekizi Michelin yıldızlı. Bu yüzden buraya gurme geziler de düzenleniyor.
Odanızın balkonundan Place de l’Eglise manzarasını seyredebileceğiniz Hotel Mont Blanc; mükemmel hizmet anlayışı ve lezzetli yemekleriyle Chalet d’Antoine; son derece sevimli dekorasyona sahibesinin tüm misafirlere gösterdiği ilgi de eklenince kendinizi evinizde hissedeceğiniz La Grange d’Arly konaklama seçenekleri arasında. 19. yüzyıla ait bir çiftlik evinin restorana dönüştürülmesiyle kapılarını açan Flocons de Sel, sizleri gastronomik keşiflere çıkarmaya aday. Üstelik Michelin yıldızlı. Place de l’Eglise’deki Le Prieure ise dekorasyonu ve yemekleri lezzetiyle mükemmel. Ancak restoranın küçüklüğü bazen yan masayla fazla samimi olmanız anlamına gelebiliyor.
#3 İTALYA
Cortina
Eğer sinema tutkunuysanız geçtiğiniz sokaklar size tanıdık gelebilir. Cortina d’Ampezzo aralarında bir James Bond filmi olan Yalnız Senin Gözlerin İçin ve Pembe Panter’in de olduğu pek çok filme dekor olmuş. 16. yüzyıldan itibaren uzun süre Avusturya’nın yönetiminde kalmış. Ancak bu bile lisanın Almanca olmasını sağlayamamış. I. Dünya Savaşı sonrası Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun dağılması ile yönetim İtalyanlara geçmiş. 20. yüzyıldan itibaren İtalyan elitlerin dikkatini çekmeye başlamış. II. Dünya Savaşı nedeniyle iptal edilen kış olimpiyatları 1956 yılına kısmet olmuş. UNESCO’nun Dünya Mirası Listesi’ne alınan Güney Alpler’in Dolomitler bölgesine kurulduğu için Dolomitler Kraliçesi adı uygun görülmüş. Burası 12 ayrı kayak alanı ile dünyanın en büyüklerinden biri. Toplam uzunluğu 1.200 kilometre olan pistler ve 400’den fazla teleferik ve telesiyej tek bir skipass ile kullanımınıza amade. Farklı zorluk seviyeleri değişik kış sporlarının hem acemiler hem de adrenalin bağımlıları tarafından yapılmasına imkân veriyor.
Cortina küçük bir kasaba ama kaliteli pistleri ve kış sporlarının yanı sıra kayak sonrası eğlenceleri ile gör-görül mekânı arayanlar için ideal bir yer. Yapılacak çok şey var bu kasabada. Öte yandan sosyetik de bir kasabadasınız, bu yüzden şık alışveriş imkânları her yerde. Corso İtalia trafiğe kapalı bir cadde. Burada İtalyan modasının en son çizgilerine, hoş hediyeliklere kolaylıkla ulaşmanız mümkün. Konaklama alternatifleri arasında Hotel Montana ve Hotel Savoia ilk sırada yer alıyor. Şehrin merkezinde bir de Hotel Olimpia yer alıyor. İtalyan mutfağından lezzetler tatmak istiyorsanız Ristorante Lago Pianozes ilginizi çekecektir.
Şarap menüsü çok az yerde rastlayacağınız zenginlikte olan Al Camin de radarınızda mutlaka olmalı.