Lüks 4.0 Kavramı
Altı dakikada satılıp tükenen çantalar, blogger’ların gücü, milyonlarca izlenme oranına erişen videolar… Lüks markalar dijital dünyayı çoktan fethetti, ancak sırada genç kuşakların şekillendirdiği trendleri yakalamak ve üretimde de tamamen dijitalleşme çabaları var. Karşınızda, Lüks 4.0.
Lüks 4.0, çoğunuz için yeni bir kavram olabilir, zira trendler ışık hızıyla değişiyor günümüzde. Aslında bu kavram, endüstri 4.0’ı referans alıyor ve üretimde de dijitalleşme anlamına geliyor. Yüzlerce yıllık köklü lüks markaların klasik duruşlarından taviz vermeye –tabiri caizse günümüze ayak uydurmaya– başlamalarına aşinayız. Daha ulaşılabilir markalarla ortaklaşa geliştirilen koleksiyonlar ve bunların sosyal medyaya yansımaları, “deneyim”in daha fazla ve sıklıkla telaffuz edilişi, “topraktan masaya” anlayışını benimseyip şık olmadan da kaliteli menülerin hazırlanabileceğini gösteren gastronomi dünyası… Örnekler uzatılabilir. Lüks 4.0, tam olarak değişen tüketici profili ve tüketim alışkanlıklarının yarattığı bir kavram. İleride nasıl şekilleneceğini hep birlikte göreceğiz. Ancak, değişen tüketici profiline de yakından bakmakta fayda var.
Lüksün sadece “pahalı” olmadığı, deneyimlerin ise kabuk değiştirdiği bu yeni kavram ışığında, markalar dikkatlerini ileride piyasa için çok daha önemli olacak bir tüketici grubuna çevirdi: HENRY’ler. High Earners Not Rich Yet, yani, Henüz Zengin Olamamış Yüksek Gelirliler. Ortalama yaşı 43 olan HENRY’ler, 100.000 Dolar gelire ve değeri 1 milyon Dolar’dan az olan yatırılabilir varlıklara sahip. Bu grup dijital dünyaya hâkim, çevrimiçi alışverişten hoşlanan bireylerden oluşuyor. Millenial HENRY’ler para harcamaktan çekinmek yerine aksine alışveriş yapmayı çok seviyor.
Bain & Company’nin hazırladığı Sonbahar-Kış 2018 Lüks Ürünler Küresel Piyasa Araştırması’na göre ise 2025’e kadar lüks tüketim endüstrisini şekillendirecek birkaç önemli trend öne çıkıyor. Kişisel kullanım alanına giren lüks ürün tüketiminin 2025’e kadar %3 ila %5 arası büyüyeceğini öngören araştırma, piyasa değerinin 320-360 milyon Euro’ya erişebileceğini belirtiyor.
Araştırmada öne çıkan en önemli trend, Çin’in lüks sektörünün en önemli oyuncularından biri olmaya adım adım yaklaşması. 2018’de küresel piyasanın %33’ünü oluşturan Çinli tüketicilerin oranı 2025’te %46’ya çıkacak ve alışverişlerinin yarısını kendi ülkelerinde yapacaklar. Dijitalin etkisiyse 2025’e kadar çevrimiçi kanallarda toplam piyasa değerinin %25’ini etkileyecek. Sektör profesyonellerinin de son birkaç yıldır dikkat çektiği gibi önümüzdeki yıllarda lüks tüketim piyasasının büyümesini sağlayacak temel etken gençler olacak. Y ve Z kuşakları, 2025’te piyasanın %55’ini temsil etmenin yanı sıra, günümüzden itibaren %130’luk bir büyümeye katkıda bulunacak. Gençler artık var olan trendleri takip etmek yerine hem kendilerine has olabilecek ve kendilerini toplumda farklı yerlerde konumlandıracak hem de ilgi çekecek kişiselleştirilmiş hizmetlerin ve ürünlerin izini sürüyor. Markaların farklı kültürlere ve alt kültürlere (etnik, dini ve popüler kültürün alt basamakları) hitap eden ürün yelpazeleri ve hizmetleri, lüks tüketim piyasasını yavaş yavaş etkilemeye başlıyor. Güncel kalmak ve popülerliğini sürdürmek isteyen markaların bu kültür gruplarının mensuplarını yakından tanımaları ve kimseyi dışarıda bırakmamaları için titizlikle çalışması gerekiyor. Sosyal medyanın gelişmesi, alışveriş kültürünün de değişmesine sebep oluyor. Örneğin, bir iki yıl önce Instagram üzerinden alışveriş yapma seçeneğinin hizmete sunulması, geleceğin mağazacılık anlayışının şekillenmesinde büyük rol oynayacak. Tıpkı müzik, kitap ve elektronik sektörlerinde olduğu gibi; mağazalara ilginin azalması sonucu perakende grupları birleşebilir. Mağazalar basit bir satış noktası olmaktansa, müşteri etkileşimi için bir araya gelinen noktalara dönüşebilir.