Louis Vuitton ve Jeff Koons Yeniden Bir Arada
2017’nin Nisan ayında ilk dalgasına şahit olduğumuz Louis Vuitton ve Jeff Koons işbirliği, ikinci Masters koleksiyonuyla, moda ve sanat dünyasının kültlerinden biri haline geldi.
Moda dünyasına yön veren markalardan biri olan Fransız moda evi Louis Vuitton, geçtiğimiz yıllar içerisinde sanat sahnesinin önemli isimleriyle yaptığı işbirlikleriyle radarımızdaydı. Stephen Sprouse, Takashi Murakami, Richard Prince, Yayoi Kusama, Cindy Sherman, James Turrell, Olafur Eliasson ve Daniel Buren gibi çağdaş sanat dünyasından isimler, Louis Vuitton’un yeni koleksiyonlarına katkıda bulunmaktan defile konseptleri tasarlamaya, markanın tarihine isimlerini yazdırdılar. Markanın sanatla olan birlikteliğinin zirve noktasıysa, 2014’te Paris’te, ünlü mimar Frenk Gehry’nin özel olarak tasarladığı gösterişli bir binada açılan Fondation Louis Vuitton sanat müzesiyle oldu. Son olarak Jeff Koons’un Masters koleksiyonuyla Louis Vuitton ailesine katılmasıyla döngü tamamlandı.
Markayla olan işbirliğiyle farklı bir yönüne şahit olduğumuz Jeff Koons; zevkler, hazlar, şöhret ve ticaret olgularından ilham alarak eserler veren, ABD’li bir heykeltıraş ve sanatçı. Popüler kültürde kendine paslanmaz çelikten tasarladığı balon hayvan heykelleriyle yer bulan Koons, Louis Vuitton ortaklığına da kendi tarzıyla yaklaşmayı başarmıştı. Sanatçının 2014-2015 yıllarında ürettiği ve büyük ustaların ünlü eserlerinin Koons tarzında reprodüksiyonlarını da barındıran Gazing Ball koleksiyonu, Masters koleksiyonuna da ilham kaynağı olmuştu.
Da Vinci, Rubens, Fragonard ve Titian gibi sanatçıların en bilinen eserleri ikonik Louis Vuitton çantalarında yer bulmuş, bir klasik olan Mona Lisa’yı, bir başka klasiğinin üzerinde görme, elimizde taşıma şansına erişmiştik.
Koleksiyonda yer alan sanatçılar, DNA’mın bir parçası. –Jeff Koons
Günümüzün yaşayan en ilham verici sanatçılarından kabul edilen ve koleksiyona dahil ettiği her sanatçı ve eserle arasında bağ olduğunu dile getiren Koons, üzerinde Manet’nin “Kırda Öğle Yemeği/Le Déjeuner sur l’herbe” eserini barındıran Neverfull model çantayla ilgili olarak; “Koleksiyonda yer alan sanatçılar, DNA’mın bir parçası. Birisi kolunda bu çantayla sokakta dolaşırken veya bir kafede otururken, hümanizme olan sevgisini de ifade etmiş olur” demeyi de ihmal etmiyor.
İkinci Masters koleksiyonunda; François Boucher’nin Marie-Louise O’Murphy portresi, Paul Gauguin’in Te Nave Nave Fenua, Édouard Manet’nin Le Déjeuner sur l’herbe, Claude Monet’nin Les Nymphéas, Nicolas Pussin’ın Le Triomphe de Pan ve J.m.W. Turner’ın Ancient Rome eserleri, Louis Vuitton çantalarına taşınmış.
Tıpkı ilk koleksiyonda olduğu gibi, ikinci dalgada da Koons, meşhur Louis Vuitton monogramına kendi dokunuşlarını katıyor ve isminin baş harflerini, markanın simgesine entegre ediyor. Bu tarz bir kullanımın ilk başta sevimli bir dokunuş olarak görünse de, bu kararın moda evi için oldukça radikal bir değişim olduğunun altını çizmekte fayda var.
Daha önce ikonlaşmış logosunu asla değiştirmeyen marka, Koons’a bu sanatsal özgürlük alanını tanımasıyla da övgülerin ilgi odağı oluyor. Bu yeni monogram, Louis Vuitton tarafından metalden üretiliyor ve koleksiyondaki çantaların dış kısmına, Koons’un imzasıyla birlikte yerleştiriyor. Ayrıca her çanta, Jeff Koons’un 40 yıllık sanat kariyerinin en belirgin simgelerinden olan balondan tavşancık figüründe bir süs de taşıyor. Çantaların iç astarında, üzerinde eseri sergilenen sanatçının portresi ve biyografisi de yer alıyor.