Leeuwarden: Yükselen Mimari Cenneti

Hollanda’nın küçük üniversite şehri Leeuwarden, bir kültür başkenti olmasının yanı sıra çağdaş mimari yapılarıyla da tasarım dünyasının son odak noktalarından biri. Ülkenin yavaş yaşayan bölgelerinden biri olan Frizya’nın genç, yenilikçi, ileri görüşlü ve fazlasıyla kültürlü şehirlerinden birindeyiz: 2018 Avrupa Kültür Başkenti unvanını Malta’nın Valletta şehriyle birlikte taşıyan Leeuwarden. Leeuwarden’da bizim dikkatimizi en çok çeken şey, şehrin Hollanda tasarım dünyasında her geçen gün yerini sağlamlaştıran, yeni nesil mimari başyapıtları.

 

FRIES MÜZESİ

Frizya bölgesinin tarihini ve kültürel mirasını yakından tanımak için mutlaka ziyaret etmeniz gereken Fries Müzesi’nin en değerli hazineleri arasında Frizya’da doğan ünlü dansçı ve casus Mata Hari’nin kişisel not defterleri ile Hollandalı ressam Gerrit Benner’ın manzara resimleri sayılabilir. Ayrıca müzede nadir arkeolojik kalıntılar ve modern sanat eserleri de sergileniyor.

Fries Müzesi

Mimari tasarımını Bierman Architects’in yaptığı Fries Müzesi, güçlü bir karaktere sahip. Frizya’daki diğer tüm tarihi binalar gibi ihtiyaç duyulmayan hiçbir detayın tasarıma dahil edilmediği müze binasının yerden 25 metre yükseklikteki çatısı, çelik ve ahşap sütunlarla desteklenmiş.

Müze, 2018 Avrupa Başkenti etkinlikleri kapsamında, 28 Nisan’dan itibaren dünyanın en önemli grafik sanatçılarından M. C. Escher’in sergisine ev sahipliği yapacak. Escher’in doğduğu evde hizmet veren Princessehof Ulusal Seramik Müzesi’nde ise sanatçının diğer eserleri görülebilir.

 

NEUSHOORN

Şehir merkezinde yer alan Neushoorn, Leeuwarden’in müzik, dans ve film kültürünü besleyen bir kültür merkezi. Farklı disiplinleri, insanları ve organizasyonları bir araya getiren bu kültür potasının içerisinde iki konser salonu, prova odaları, görsel-işitsel stüdyolar, dans stüdyoları, eğitim alanları ve bir de kafe bulunuyor.

Neushoorn

İsmini, Felemenkçede ‘gergedan’ anlamına gelen ‘neushoorn’ kelimesinden alan kültür merkezinin binası, 3TO ve DP6 mimarlık stüdyoları işbirliğiyle tasarlanmış.

Neushoorn

Bulunduğu köşe ve bu köşede buluşan sokaklardaki birkaç farklı binanın birleştirilmesiyle yapılan ve bu binaların özgün özelliklerini koruyan Neushoorn’un dinamik cephesi, farklı karakterlere bürünebilecek şekilde tasarlanmış. Ayrıca yapımında, şehirdeki eski ve yıkık binalardan toplanan parçalar da kullanılmış.

 

VEILIGE VESTE

İsminin anlamı ‘güvenli kale’ olan Veilige Veste’de tasarım, enerji tasarrufu ve insan ticaretine açılan savaş, devrim niteliğindeki bir projede bir araya gelmiş. Özenle kesilmiş elmasları andıran cephe kaplamasıyla güneşin altında parlayan bu çağdaş mimari örneği, dünyanın dört bir yanında insan ticareti kurbanı olan genç kız ve kadınların sığınması için inşa edilmiş.

Veilige Veste

Hollandalı KAW şirketinin tasarladığı bu modern sığınma evi, şu anda yaklaşık 50 kadına ev sahipliği yapıyor. Veilige Veste, 70’lerden kalma eski bir polis karakolunun yenilenmiş hali aslında. İtalyan mimar Beatrice Montesano’nun cephesini değiştirerek işe başladığı bina, her açıdan farklı bir görüntü veriyor. Ahşap paneller ve geniş pencerelerle tasarlanan zemin kat, havada süzülüyormuş gibi bir izlenim yaratıyor. İkinci katın ortasında ise geniş bir bahçe bulunuyor. Bu bahçe, geçirdikleri zor dönemlerden dolayı açık havada kendini güvende hissetmeyen sığınmacı kadınların bahçe keyfi yapmasına olanak vermesi için binanın iç kısmına yerleştirilmiş.

Veilige Veste

Sürdürülebilir enerji anlayışını benimseyen binanın en önemli mimari özelliklerinden biri, dış cephe kaplamasının binayı sıkıca sarması ve özellikle soğuk kış aylarında büyük enerji tüketimine mani olması.