Luxurys Kulüp: Kerem Güven

Kerem Güven, motor sporlarına olan tutkusunu profesyonel hayatına da taşımayı başaran nadir yöneticilerden.

Geçtiğimiz sene Doğuş Otomotiv Audi, Bentley, Bugatti ve Lamborghini markalarının genel müdürü olan Kerem Güven, aynı zamanda ralli tutkusuyla da tanınıyor. Motor sporlarında başarılı olmak için en önemli şartın “sabırlı olmak ve stres altında sakin kalabilmek” olduğunu düşünen Güven’e göre özellikle yarışırken sakin olmazsanız daha çok hata yapıyorsunuz. En rekabetçi spor dallarından biri olan motor sporlarındaki başarısı, kuşkusuz profesyonel hayatına da yansıyor Güven’in. Yarış hayatının kendisine kazandırdığı kişisel özellikler ve becerilerin kariyerine büyük ölçüde katkı sağladığını düşünüyor. Güven’in yönettiği markalardan üçü –Audi, Bentley ve LamborghiniYılın Otomobili seçkimizde yer bulunca, kendisiyle bir araya gelip süper SUV kavramından otonom sürüş teknolojisine, motor sporlarına tutkusuna dek geniş bir çerçevede konuştuk.

Yılın otomobili seçkimizde jürimizin ve okuyucularımızın birincilikle taçlandırdığı Lamborghini Urus, ilk süper SUV olarak lanse ediliyor. Süper SUV’dan ne anlamalıyız?

Süper SUV, otomotiv sektörünün belki de en yeni tanımı… Bu tanımın da Urus ile kullanılmaya başlanması bizim için mutluluk ve gurur verici. Süper SUV denildiğinde aslında bugüne kadar bir otomobilden beklenen her şeyi, tek bir otomobilde bulabilmeyi anlayabiliriz. Urus’tan önce, ne kadar para harcamayı göze alırsanız alın, istediğiniz her özelliği aynı anda tek bir otomobilde bulmanız mümkün değildi. Örneğin günlük kullanım ve konfor için aldığınız bir otomobili, hafta sonu yarış pistine çıkarmanız mümkün olamıyordu. Konforlu, lüks bir otomobilden bir off road performansı beklemeniz mümkün değildi. Urus tüm beklentileri aynı anda kendisinde buluşturabildiği için Süper SUV terimini tanımlıyor.

Urus ile otomotiv dünyasında bir Rönesans yaşandığını söyleyebilir miyiz?

Urus’un otomotiv sektörünün 100 yılı aşkın süre boyunca otomobilin her segmentinde elde edilen tüm başarıların en rafine halini aynı anda taşıdığını söyleyebiliriz. Bu nedenle kişisel olarak Urus’u yeni bir dönemin, segmentin ilk örneği ve yaratıcısı olarak tanımlıyorum.

Seçkimizin onuncu sırasında yer alan Audi A8 L, 3. seviye otonom sürüş kapasitesine sahip. Otonom sürüşün gelecekte ulaşacağı noktaya karşın öngörünüz nedir?

Otonom sürüş, bildiğimiz anlamıyla otomotivi ve otomobil algımızı değiştirecek. Hatta gelecekte şehirler de otonom araçlara göre yeniden tasarlanacak. Audi, bu teknoloji ile ilgili otomotiv sektöründe lider birkaç markadan biri. Otonom sürüş teknolojisi, otomobil sahibi olma kavramını da tarihe karıştıracak. İstediğinizde sizi istediğiniz yere götüren bir araca erişiminiz çok kolay ise, neden birine sahip olmak isteyesiniz ki? Bu durumda car sharing yani, otomobil paylaşma ekonomisi de belirleyici olacak. Otomobil markaları buna o kadar önem veriyor ki, gelecekte yapılan gelir modellerinde ekonomik kazanımı otomobil satışı üzerine değil, mobilite sağlama üzerine kuruluyor. Bu teknoloji, şehirlerdeki trafik karmaşasını da bitirecek, çünkü araçlar birbirleriyle ve çevreleriyle konuştuğu için, trafik sıkışıkları yaşanmayacak. Araçların evlerin önüne park edilmeleri gerekmeyecek.

Listemizin üçüncü sırasında ise konfor unsurlarıyla dikkat çeken Bentley Continental GT var. Buradan hareketle lüks otomobillerde aranılan önceliğin performans mı, konfor mu olduğunu merak ediyorum.  

Lüks segmentte yer alan otomobillerin ortak özellikleri öncelikle prestij ve konfor… Ancak süper spor otomobil segmenti hariç diğer tüm segmentlerdeki otomobillerden daha yüksek performanslı olduğunu söyleyebiliriz. Lüks segmentte kullanıcıların aklındaki ilk şey performans olmuyor. Ancak dilediklerinde, otomobillerin iyi bir performansa sahip olmasını da talep ediyorlar. Sadece performans ve dinamizm arayanlar ise tercihlerini spor veya süper spor segmentte bulabiliyor. 

Peki, siz lüks bir otomobilde ilk neyi ararsınız?

Önceliği mirasa veririm. “Seçeceğim üretici ne kadar bir süredir lüks otomobil üretiyor, marka ne zamandan beri var ve otomotiv tarihindeki yeri nedir” diye düşünürüm.

Otomobillere olan ilginiz nasıl başladı? Kendinizi bu sektörde nasıl buldunuz?

Çok küçük yaşımdan itibaren otomobil hayatımda hep vardı. Ankara’da, büyüdüğüm Or-An Sitesi yakınında 70’li yılların sonunda toprak bir alan vardı. Orada, Rally Cross yarışları yapılırdı. 10-12 yaşlarımda oraya giderdik arkadaşlarımla. Bize kronometre tuttururlardı. Sadece Türkiye’de yayınlanan ralli ve otomobil dergileri değil, yurtdışından getirttirdiğimiz dergileri de takip ederdik. 1999 yılında Doğuş Grubu bünyesinde, o zamanki ismi ile Genoto’da, Audi satış pozisyonunda göreve başladım. Uzun yıllar otomotiv perakende kanadında birçok yöneticilik pozisyonu ardından 2007 yılında Distribütör kanadına, Doğuş Otomotiv’e Volkswagen Ticari Araçlardan Sorumlu Genel Müdür ve İcra Kurulu Üyesi olarak atandım. 2018 yılı başında da Audi, Bentley, Lamborghini ve Bugatti Markaları Genel Müdürlüğü görevine atandım.

Bildiğim kadarıyla 1990 yılından bu yana ralli ile de ilgileniyorsunuz.

Çocukluğumdan beri rallileri takip ederdim. Yarışlara gidip gelirken, oradaki pilotlar, takımlar ve co-pilotlar ile tanışıklığım, bir süre sonra arkadaşlığa dönüştü. Zaman içerisinde sadece izleyici olarak kalmayıp, yarışlara da katılmaya karar verdim. İlk olarak co-pilot olarak başladığım yarış kariyerime sonra ağırlıklı olarak tek marka pist yarışlarında pilot olarak devam ettim.   

Motor sporlarıyla uğraşmanız profesyonel hayatınıza nasıl katkı sağlıyor?

Yarışırken co-pilot ile pilotun tam anlamıyla birbirine güvenmesi gerekiyor. Aranızda sadece birbirinizin bildiği yeni bir dil geliştiriyorsunuz. Senin ona, onun da sana sonsuz güvenmesi gerekiyor. İş dünyası da böyle… Çalışma arkadaşları arasındaki güven ne kadar çok olursa, işler o kadar kolaylaşıyor. Ve başarı da o kadar kolay geliyor. Ben de her zaman profesyonel hayatın sadece sizden oluşmadığını, elde edilen sonuçlarda her zaman takımın en önemli şey olduğunu ilk motor sporlarında öğrendim diyebilirim.

Otomobil yarışlarına katılmak profesyonel hayatınıza nasıl yön veriyor?

Motor sporlarında başarılı olmak için en önemli şart sabırlı olmak ve stres altında sakin kalabilmek… Çünkü bu sporda, sizi en üst seviyede zorlayacak birçok şey aynı anda gerçekleşebiliyor. Sakin olmazsanız, çok hata yapıyorsunuz. Bu da size yarışa mâl oluyor. İş hayatında da aynısı geçerli. Hepimiz çok stresli işlerde çalışıyoruz. Ama stresin sizi etkilememesi, sabırlı olmak, kararları sakin kafa ile almak iş yaşamında da her şeyi olumlu etkiliyor. Motor sporları çok rekabetçi bir spor. Konsantrasyonun da üst seviyede olması ve yarışırken, sadece o ana odaklanılması gereken bir spor. Burada edindiğim kişisel özellikler ve becerilerin kariyerimde de büyük katkısı oldu.

Şu anda sahip olduğunuz otomobil hangisi peki? Hangi özelliklerinden keyif alıyorsunuz?

Tabii ki Audi. Öncelikle bir ralli tutkunu olarak, Audi’nin otomotivde bir devrim niteliğinde olan dört tekerden çekiş sistemi quattro ile büyüdüğümü söylemem gerek. Audi gençliğimin ilk dönemlerinden beri quattro ile özdeşleşmişti. Sonraları, otomobillerin teknik detaylarını öğrendikçe quattro’nun da ne denli bir mühendislik dehası ve teknolojik gelişim olduğunun farkına vardım. Otomotiv teknolojisinin en son yeniliklerini kullanan, bu yeniliklerin çoğunu bizzat kendisi geliştirmiş bir markanın otomobiline sahip olmak beni hem heyecanlandırıyor, hem de her türlü yol şartında aileme konfor ve güven veriyor. Audi’nin gündelik kullanımı kolaylaştıran bilgi eğlence sistemleri, yol güvenliği için sunduğu sürüş destek sistemleri ve bağlanabilirlik özellikleri de benim ve ailemin hayatını oldukça kolaylaştırıyor. Tasarımı da gerçekten çok estetik. Samimi bir şekilde söylemek isterim, sadece kendi otomobilimi değil, showroom’larda da Audi’leri her gördüğümde gerçekten çok beğeniyorum.

Otomobillerden bir diğer mekanik dünyaya, saatlere geçecek olursak… Yüksek saatçilik ne ölçüde ilginizi çekiyor?

Gerçek anlamda sevdiğim, ilgilendiğim, takip ettiğim bir konu. Özellikle yüksek saatçilik markalarının otomobil ve motor sporları ile özdeşleşen modellerini beğeniyorum. Titanyum veya carbon kevlar özellikle beğendiğim malzemeler. Birçok model saymak mümkün ama ilk aklıma gelenler Rolex Daytona, Audemars Piguet ROO Barrichello, Richard Mille RM011 Massa.