Kloto’nun Yaratıcısı Senem Gençoğlu
Evren ve evrenin gizemli dengesinden yola çıkarak hazırlanan minimal takı tasarım markası Kloto’yu yaratıcısı ve tasarımcısı Senem Gençoğlu ile konuştuk.
Kloto’nun hikâyesi nasıl başladı?
Kapalıçarşı kültüründen gelen, kuyumculuk sektörüyle uğraşan bir ailede büyüdüm. Kendimi bildim bileli sanatsal yönüm kuvvetliydi ve her zaman en keyif aldığım aktivite çizim yapmaktı. Lisede sanata ve tasarıma olan ilgimi geliştirmek için yaz aylarını atölyelerde çalışarak geçirdim. Sonrasında ABD’de Rhode Island School of Design’da Endüstriyel Tasarım okudum. Yazları da yurtdışında staj yaparak geçirdim. Hedefim farklı ülkelerde tecrübe edinmek, vizyonumu geliştirmekti. Mezun olduktan sonra Amsterdam’da dünyanın önde gelen tasarımcılardan Marcel Wanders’in ofisinde çalışma fırsatı yakaladım. Bu verimli tecrübeden sonra İstanbul’a geri döndüm ve kendi tasarım serüvenime başladım.
Markanızın ismi neden Kloto?
Yunan mitolojisinde Kloto, “Yaşamın döngüsüne yön veren Tanrıça” anlamına geliyor. Kloto tasarımlarını da bu döngüden esinlenerek oluşturuyorum ve tasarımlarımın çıkış noktasını anlatan daha iyi bir kelime olamazdı.
Koleksiyonlarınızı oluştururken nasıl araştırma yaparsınız?
Evren ve var oluşun anlamıyla ilgili soruların cevaplarıyla yola çıkıyorum. Spiritüel, bilimsel, felsefi konuları irdelemeyi seviyorum. Tasarımlarımın özünde hep bu düşünceler yatıyor. O noktadan hareketle evren, bilim ve sanat üçgeninde araştırmalar yaparak koleksiyonlarımı oluşturuyorum.
İlham aldığınız başucu kitabınız ya da sanat eseriniz var mı?
Tasarımları oluştururken mobilya ve aydınlatma tasarımlarına, mimariye, sanat eserlerine, özellikle de heykellere dalıyorum. İskandinav ve Japon estetik anlayışını beğeniyorum. Ettore Sottsass’in tasarımları, Isamu Noguchi’nin heykelleri benim için büyük ilham kaynakları. Daniella Ferretti, Francesco Poli, Tatsuro Miki tarafından hazırlanmış Proportio isimli bir kitap var. Sanatın içindeki matematik ve geometriyi anlatan bir eser. Simetri, oran-orantı gibi en ilgi duyduğum konuları işlediği için başucu kitabımdır.
Ne tür malzemeler kullanıyorsunuz?
Çoğunlukla gümüş ve altınla çalışıyorum. Yüzeyde farklı dokular yaratarak metallerin kendi ışıltısını ön planda tutuyorum. Yeni MOD koleksiyonunda işçiliği dikkat isteyen mine ve özel kesim doğal taşlarla tasarımlar çeşitlendi ve daha da renklendi. Son olarak yaza girerken piyasaya sürdüğüm NYX kapsül koleksiyonu, ilk altın koleksiyonumuz. 12 adet küpe, kolye, bileklik ve yüzük modelinden oluşan koleksiyonda 18 ayar saf altın, siyah oniks taş ve pırlantalar kullanılıyor. Bu koleksiyonu oluştururken minimal ve cool tasarımların mücevher halinde nasıl olacağını göstermeye çalıştım. İlhamını ise karadeliklerden alıyor çünkü gizemli evrenin en büyük gizemi onlar. Haklarında tek bildiğimiz, güçlüğü çekicilikleri. Hiç bir gezegen ya da yıldız, hatta ışık bile kara deliğin çekiminden kaçamıyor. Derin bir siyah renkli oniks, kara deliğin sonsuz derinliğini ve gizemini, pırlanta ise yıldızları temsil ediyor.
Markanızın geleceği için planlarınız neler?
Kloto’nun dünya çapında bilinen ve satılan bir tasarım markası olmasını istiyorum. Hatta sadece takılabilen tasarımlar değil, tasarım objeler de içeren bir dünya markası… Bu nedenle New York’ta satış noktamız bulunuyor ve iletişim danışmanlığı da alıyoruz. Londra’da ise daha aktifiz, hem PR hem de satış anlamında güzel adımlar atıyoruz.
Röportaj: Serhat Şengül