Kişiselleştirilmiş Sağlık ve Teknoloji

Küresel değeri 6 trilyon Dolar’ın üzerinde olduğu tahmin edilen sağlık ve zindelik pazarı hızla büyüyor. Peki, sağlıkta dijital dönüşüm ne gibi fırsatlar sunuyor?

Hazırlayan: Cansu Özgü

Önleyici bakıma ve kişiselleştirilmiş tıbba giderek daha fazla odaklanılmasıyla birlikte, önerileri iyileştirmek, kişiselleştirmeyi artırmak ve yeniliği teşvik etmek için güvenilir ve eyleme geçirilebilir verilere duyulan ihtiyaç artıyor. Sağlık verileri genellikle birbirinden kopuk ve farklı kuruluşlar, sağlayıcılar ve sistemler arasında kolayca paylaşılamaz halde. Bu durum, kuruluşların verilere erişmesini ve sağlık sonuçlarını iyileştirmek için kullanılabilecek değerli içgörüler oluşturmasını zorlaştırıyor.

Reebok markasının 15 yıllık ABD pazarlama lideri olan Inga Fisk Stenta’nın ortağı Meridith Cass ile Harvard’da geliştirdiği “ter zekâsı” ürünü, NIX Biosensors, sporcularına bilime dayanan, verilerle desteklenen ve en yüksek performansı ve refahı desteklemek için gerçek zamanlı olarak sunulan kişiselleştirilmiş hidrasyon zekâsı sağlayan ilk biyosensör. Bu markanın (TenthMtn iş birliği ile) kreatif direktörlüğünü yaparken benim de gördüğüm en önemli şeylerden biri bu uygulamanın diğer sağlık verileriyle olan entegrasyonun ne kadar önemli olduğuydu. Araştırmalar, susuzluktan dolayı su içiyorsanız veya hidrasyonu deneme yanılmaya bırakırsanız, sadece koşu veya sürüş sürenizi değil, bilişsel yeteneğinizi de etkilediğinizi gösteriyor. Nix neyi, ne zaman ve ne kadar içmeniz gerektiğini anlamanıza yardımcı oluyor. Sporcular terlemeye başladığında, tek kullanımlık bant, saat başına sıvı ve elektrolit kayıplarını ölçmeye ve analiz etmeye başlıyor. Buradan, hidrasyon ihtiyaçlarının kişiselleştirilmiş bir resmini çizmek mümkün oluyor.

Teriniz bir hikâye anlatır -antrenmana, hava durumuna ve sayısız diğer faktöre bağlı olarak değişen bir hikâye. Bu nedenle Nix’in misyonu, insanlara kendileri için kişisel olan verileri sağlamak. Dijital teknolojiler ve büyük hacimli veri, sağlık hizmetlerini iyileştirmek için muazzam fırsatlar sunuyor. Bunun için kuruluşlar dijital dönüşümü benimseme ve uygulama konusunda stratejileri düşünmek için yenilikçi çerçeveleri araştırıyor.

ABD’nin dörtte biri her gün aktivitelerini ve performanslarını takip etmek için bir cihaz kullanıyor. 2020’de 350 bin sağlık uygulaması pazara giriş yaptı. Yüz binlerce uygulama, yüz milyonlarca kullanıcı, trilyonlarca veri noktası var. Ayrıca bu verilerin genellikle eksik, tutarsız ve güvenilmez olduğunu görüyoruz. Bu durum çoğu zaman araştırma, tedavi ve hastalık, yaralanma ve hastalıkların önlenmesinde ilerleme kaydedilmesini engelliyor. Gördük ki yaktığımız kaloriler, meditasyon yaptığımız dakikalar, uyuduğumuz saatler ve takip ettiğimiz kilolar ancak bunlardan çıkarabileceğimiz içgörüler kadar değerli. Maalesef, veriler birbirinden kopuk platformlarda tutulduğu sürece, markalar ve tüketiciler sağlıkla ilgili -bütünsel görüşleri- kaçırıyor.

Bu öngörüler ile yola çıkarak kurduğumuz P3AK, işletmelerin veri silolarını yıkmasına, müşterilerinin eksiksiz bir sağlık resmini oluşturmasına ve kişiselleştirilmiş sağlık deneyimleri sunmasına olanak tanıyacak. P3AK’de misyonumuz, veri ve yapay zekâ aracılığıyla sağlıklı yaşamı daha erişilebilir hale getirerek sağlık sonuçlarını iyileştirmek. Dünyanın en zor sağlık ve zindelik sorunlarını çözmeye yardımcı olmak için verileri kullanmaya odaklanan lider bir topluluk oluşturuyoruz. İnsanlara kendi biyolojilerini, fizyolojilerini, psikolojilerini ve genetiklerini anlamak için ihtiyaç duydukları araçları vermek ve yaşamlarını iyileştirmek için adımlar atabilmeleri için akıllı öneriler ve uygulanabilir planlar sunuyor olacağız. P3AK, verilerinize, yaşam tarzınıza ve tercihlerinize göre sadece size özel önerilerde bulunacak.

Bu zorlu yolda en büyük motivasyonumuz temel ölçümleri izleyerek ve öneriler sunarak kullanıcıların sağlık sonuçlarını iyileştirmelerine ve kronik hastalık riskini azaltmalarına yardımcı olmamız.

Harvard Business School’un Dijital Sağlık programında aldığım eğitimden de öğrendiğim, kişisel cihazlarımız tarafından toplanan bireysel düzeydeki bilgilerden ve doktor muayenehanesindeki testlerden, hastalık yaygınlığı ve tedavi sonuçları hakkında nüfus düzeyindeki verilere kadar, her gün sağlıkla ilgili milyonlarca veri noktasına ulaşılıyor. Dijital teknolojiler ve büyük veri, sadece sağlık alanında değil her alanda insan hizmetlerini iyileştirmek için muazzam fırsatlar sunuyor. Dokuz yıl önce New York’da kurduğum ajansım ContempCo’da, şirketlerin dijitalleşmesine yardımcı oluyoruz. Ayrıca, iş kararları vermenin yanı sıra, ürün ve hizmetlerin geliştirilmesinde, pazarlama stratejilerinin oluşturulmasında ve müşteri deneyiminin iyileştirilmesinde de önemli bir role sahip. Öte yandan, verilerin analizi, gelecekteki trendlerin öngörülmesine ve potansiyel risklerin belirlenmesine yardımcı olabilir.

Bu yıl SXSW’de çok konuşulan bir öngörü de, önümüzdeki 10 yıl içerisinde dünya işgücünün %40’ının yapay zekâ yüzünden yok olacağı. Otomasyonlardan oluşacak bir dünyaya şimdiden hazırlıklı olmamız gerekiyor. ContempCo’da, şirketlere teknolojinin yaygın olarak benimsenmesinin önündeki fırsatları ve zorlukları doğru karşılamaları, dijital dönüşümü benimseme ve uygulama konusunda stratejik düşünmelerine yardım etmeye devam edeceğiz.

(İnovasyon ve dönüşüm odaklı marka stratejisti Cansu Özgül, ödüllü bir yaratıcı ajans olan ContempCo’nun ve veri şirketi P3AK’in kurucusu.)