Kahve Molası: Melis Göral
Dünya mücevher piyasasına Türkiye’den harika bir giriş yapan, başarılı bir tasarımcı Melis Göral. Bugün tasarımlarını Liv Tyler, EmilyBlunt gibi yıldızlar kırmızı halıya taşıyor fakat durmak yok, o henüz yeni başladı…
Bugün olduğunuz noktaya gelmek için nasıl bir yol izlediniz?
Ailemden bu mesleğin kültürünü, kalitesini ve inceliklerini erken yaşta öğrendim. İtalya’da mücevher tasarımı lisans eğitimi, ardından ABD’de bir tasarımcı yanında çalışmak global bir marka olmak adına attığım ilk adımlardı. Markamla elde ettiğim her ilerleme bana heyecan veriyor; mesela geçtiğimiz günlerde yeni bir showroom açtım.Bu noktaya gelirken kendinize güçlü bir ordu kurmanız gerekiyor, ben ilk günden beri aynı ustalarla yolumu çiziyorum.
Tasarımlarınızın tarzını nasıl tanımlıyorsunuz?
Düz, çerçevesi net çizgiler seviyorum. Art Deco ilhamıyla hazırladığımız koleksiyon hâlâ çok satanlar arasında ve yıllar önce alan müşterilerimiz bugün takmaya devam ediyor. Benim marka değerim, yanınızdan hiç ayırmayacağınız, asla sıkılmayacağınız, kalıcı tasarımlar üretmek. Mücevher kullanımı beyaz tişört ve jeanlerle de çok hoş. Beyaz gömlek ve Jean ile mücevher takılmasına bayılıyorum. Bazı tasarımlarım gündüzden geceye gider, çok rahat düğünde de brunch’ta da kullanılır, yeter ki başrolü aksesuara verecek bir zarafette giyinmiş olun. Kıyafetin sadesini, kadının önüne geçmeyenini severim, böylece aksesuarı ortaya çıkarmak daha klas duruyor.
Bir parçayı tasarlarken aklınızda onu taşıyacak bir kadın var mı? Hitap ettiğiniz bir figür? Nasıl biri sizce Melis Göral tasarımları takan bir kadın?
Direkt olarak düşündüğüm, yaşayan bir kadın olmuyor. Ama dönem filmlerindeki dekor, ihtişam, asalet ve kıyafetler beni bugüne kadar hep etkiledi. Şimdi de biraz bilim kurgu filmlerinde aynı duyguya kapılıyorum, oradaki minimal ve teknik duruşa tek parça ile nokta atışı yapacak çizimler hayal ediyorum. Kraliyet aile mensuplarını ve güçlü kadın figürlerini seviyorum. Dimdik ve rafine duruş, monokrom asalet, dümdüz hatlarda mücevherler kendini gösteriyor. Tasarımlarımda en büyük kriterim, kendimin takamayacağı hiçbir şeyi üretmemek.
Tasarım sürecinizi merak ediyoruz. Nelerden ilham alırsınız? Nasıl yaratmaya koyulursunuz?
Hayatı yaşarken karşıma çıkan her türlü formu incelerim, çizimini, üretimini hayal ederim ve tabii o formun bana ne çağrıştırdığına bakarım. Dekorasyon ve sanat benim değerli ilham kaynaklarım olabilir. Seyahatlerim, farklı kültürler ve onlara ait stiller de en büyük gözlem zevkim. Geçmiş dönemleri izlemek ve geçmiş zanaatkarların işlerine bakmak, emeği görmek de beni her daim çok besler.
Bugün çok gurur verici bir noktadasınız zaten, ama tasarımlarınızı görmek istediğiniz özel bir yer var mı? Geleceğe dair planlarınız, hayalleriniz nelerdir?
Çok teşekkür ederim. Global arenanın bir parçası olmak bana gurur veriyor, ama yolun başında olduğumu düşünüyorum. Bu noktaya gelirken kendinize güçlü bir ordu kurmanız gerekiyor, ben ilk günden beri aynı ustalarla yolumu çiziyorum. Hiç kimsenin destek ya da katkısını almadan finansal olarak geldiğim bu noktada, belki de mağazalaşmak ve yurtdışında perakende noktaları sahibi olmak adına yatırım alabilirim. Ben de artık zamanın geldiğini ve hazır olduğumu düşünüyorum.
Sizce mücevher sektörünü neler bekliyor önümüzdeki dönemde? Tasarımcılar, üreticiler son yaşananlardan etkilendi mi?
Satış tarafında, mücevher hediye edildiği anla beraber manevi olarak her geçen gün değerlenen bir yatırım. Özel günlerde kalıcı bir hediye verilmek istenildiğinde en güzel hediye mücevher. Diğer taraftan pandemi sürecinden ilk bizim sektör ve Kapalı Çarşı etkilendi. Üretimlerimiz atölyelerde tezgâhlarda kaldı. Dövizin artması, işçilik ve ham maddenin de pahalılaşmasına sebep oldu, 3-4 ay evvel daha uyguna ürettiğimiz ürünleri %20-30 daha pahalıya üretir hâle geldik. Bu yaşananların lüksü belirli noktaya kadar etkilemeyeceğini, hatta hızlı tüketime karşı başlayan tepkilerin tüketici yatırımlarında değerli olandan yana olumlu sonuçlar vereceğini düşünüyorum.
Kopamadığınız alışkanlıklarınız var mı, ya da bir rutininiz? Melis Göral’ın bir günü nasıl geçiyor?
Yürümek benim en büyük terapim. Ayda en az bir kez mutlaka yurtdışına gider ve bir şehri yürüyerek keşfederim. Şimdilerde İstanbul’da yürüyorum. İnsanları, doğadaki güzellikleri gözlemlemekten büyük keyif alıyorum. Sabah kahvesi de çok değerli.
Beğendiğiniz markalar, tarzlar hangileridir? Dolabınızdan yalnızca 5 parça seçecek olsanız, bunlar neler olurdu?
Net ve monokrom olmayı severim. Chanel, Céline gibi klasikleri daima beğenirim. Yeni dönemde de tarzı ve tasarımları ile JonathanAnderson’ı severek takip ediyorum. Dolabımdan yalnızca beş parça alacak olsam spor ayakkabı, fular, beyaz gömlek, jean ve blazer olur.
Bu sıralar sizi heyecanlandıran projeleriniz var mı? Nelerle meşgulsünüz, biraz bahsedebilir misiniz?
Şu ara en büyük heyecanım Bebek’te açmış olduğumuz yeni showroomumuz. Mimari olarak Sanayi 313 ile çalıştık ve çok içime sinen bir proje oldu. Yeni showroom ile birlikte markam ve mücevher anlamında beni heyecanlandıran ve hayalini kurduğum birçok tasarım ve iş birliğini de hayata geçirmeyi planlıyorum. Showroomumuz’u da bu doğrultuda tasarladık.
Ropörtaj: Cansu Varol