Jung Arketipleri ile Şekillenen Şiddet: Kolektif Bilinçaltının Karanlık Yüzü
İnsanlığın kolektif bilinçaltına dair Carl Jung’un arketip kavramı, geçmişten günümüze sanat, mitoloji, kültür ve dini ritüellerde kendini gösteren evrensel semboller ve kalıplarla şekilleniyor. Jung’a göre, bu arketipler tüm insanlarda ortak olan ve nesilden nesile aktarılan bir bilinçaltı katmanında var olur. Güçlü duyguların kaynağı olan bu arketipler, bazen toplumda giderek derinleşen, kök salan inançlarla birleşerek aşırı derecede değer verilen, komplo teorileri ile beslenen görüşlere dönüşebilir. Kimi zaman bu tür inançlar, kişisel bağlılıklarla birleşerek şiddet dolu bir eyleme zemin hazırlayabilir.
Aşırı Değer Verilen İnançlar: Toplumun Karşısında Kişinin İdeolojisi
Aşırı değer verilen bir inanç, kişisel inançlardan daha fazlasını ifade eder; bu, kişinin içinde bulunduğu kültürel veya dini alt gruplar tarafından paylaşılan, hatta yüceltilen bir değer halini alabilir. Böyle bir inanç, zaman içinde daha derin, rafine ve savunulması zor hale gelirken, kişiyi de kendine duygusal olarak bağlayarak şiddet içeren eylemleri bile meşru gösterir. Kişi, bu tür inançları takıntı veya sanrıdan ayıran yoğun bir bağlanma içindedir ve inancını gerçekleştirmek uğruna büyük fedakârlıklar yapabilir.
Prenses Diana, JFK ve 9/11: Kolektif Bilinçaltının Arketipleri ve Ortak Yas
Prenses Diana’nın ölümü ya da John F. Kennedy’ye suikast düzenlenmesi, 11 Eylül saldırıları gibi olayların ardından oluşan ortak yaslar bu arketiplerin ne denli güçlü olduğunu gösteriyor. Diana’nın 1997 yılındaki cenazesini tüm dünyada 2,5 milyar insan izledi; pek çok kişi onu şahsen tanımıyor olsa da bu yas, tarihte benzeri olmayan bir şekilde evrensel bir ortak acıya dönüştü. Diana’nın trajik hikâyesi, tıpkı masallardaki genç ve güzel prenses arketipini hatırlatırken, JFK’nin başkanlığı da halk arasında “Camelot” olarak tanımlanan bir kraliyet fenomenine dönüştü.
Bu olaylar, halk arasında komplo teorilerinin doğmasına yol açtı; örneğin, JFK suikastının arkasında CIA, mafya ya da askeri-endüstriyel kompleksin olduğuna dair görüşler ortaya atıldı. Aynı şekilde, Diana’nın ölümünün de İngiliz Kraliyet Ailesi tarafından planlandığına dair teoriler konuşuldu. Bu tür duygular, olayların evrensel boyutta hatırlanmasını ve kolektif bilinçaltında yer etmesini sağladı. Örneğin, JFK’nin ölümünün ardından ABD Kongresi, sivil haklar yasasını geçirdi ve NASA, Ay’a insan gönderdi. Bu duygusal hafızalar, toplumsal değişimleri tetikleyerek tarihin akışını değiştirdi.
Jung ve Şiddet Arketipi
Jung, doğrudan “şiddet” arketipi üzerinde durmasa da, şiddetin arketipler aracılığıyla ele alınabileceğini savundu. Bir dini deneyim, karizmatik bir lider ya da bir olay, kişide aşırı değerlendirilen bir inanca dönüşebilir. Örneğin, terörist gruplarda kendini “kahraman” ya da “ünlü” olarak gören kişilerin, bu rollere bürünerek şiddet eylemlerini gerçekleştirmesi, arketiplerin şiddete dönük kullanımını gözler önüne seriyor.
Şiddet Arketipleri: Savaşçı, İdeolog, Şehit, Ünlü ve Kurban
Savaşçı: “En büyük savaşçı” olma hayaliyle hareket eden bir kişilik, kendini devletin baskıcı uygulamalarına karşı duran bir kahraman gibi görebilir. Örneğin, Oklahoma City bombacısı Timothy McVeigh’in, Waco olaylarının ardından devleti suçlayarak federal binaya saldırması, kendini devrimci bir savaşçı olarak görmesi ile ilişkilidir.
İdeolog: Dünyanın nasıl olması gerektiğine dair katı bir vizyonla yola çıkan ve bu doğrultuda dini, politik veya milliyetçi bir idealle hareket eden bireylerdir. Bu kişiler, kendilerini tarihi ya da kutsal bir misyonun temsilcisi olarak görürler. Örneğin, Abu Bekir el-Bağdadi veya Anwar al-Awlaki gibi figürler ideolojik yapıların içinde kendilerine yer bulur.
Şehit: Bir davaya bağlılıkla kendi yaşamını feda etmeye hazır, ölümün kendisini bir amaç olarak gören bu kişiler, özellikle dini ya da ideolojik hedefler uğruna yaşamlarını riske atabilirler. Örnek olarak, Filistinli intihar bombacıları veya 11 Eylül saldırganları verilebilir.
Ünlü: Narsist, manipülatif ve ikna edici yapılarıyla toplumda tanınma ve bir misyonun lideri olma arzusuyla hareket ederler. Bu tür bireyler, çoğunlukla radikal vaizler ya da çevrim içi propagandacılar arasında görülür.
Kurban: Kendisini sistemin kurbanı olarak gören ve bu mağduriyeti intikam olarak radikalize eden bireyler, örneğin Boko Haram gibi grupların üyesi haline gelebilir. Bu bireyler, şiddeti bir misilleme veya kendini savunma aracı olarak görürler.
Anarşist / Devlet Karşıtı Asi: Bu kişiler, mevcut iktidar yapısını tamamen reddeden ve devleti bir tehdit olarak gören bireylerdir. Devlet, kapitalist yapı ya da kurumları yıkma amacıyla hareket ederler. Tarihsel olarak, 20. yüzyılın anarşist bombalama kampanyalarında bu arketipi görmek mümkündür.
Fırsatçı Gizli Ajan: Topluma entegre olarak bir fırsat kollayan, genellikle devlet destekli terörizmin içinde görev alan bireylerdir. Hedef ülkede istihbarat faaliyetleri yürüterek planlarını devreye sokarlar.
Bu arketipler, şiddete eğilimli bireylerin çeşitli motivasyonlarını, kökenlerini ve stratejilerini anlamada bize bir bakış açısı sunar. Her ne kadar bu kategoriler birbirinden bağımsız gibi görünse de, birçok birey bu arketiplerin bir kombinasyonunu sergileyebilir. Jung, arketiplerin insan davranışını, düşüncelerini ve deneyimlerini yönlendirdiğine inanıyordu. Bu örüntüleri bilince çıkarmak, bireyin kendi motivasyonlarını daha iyi anlamasını ve psikolojik dengeye ulaşmasını sağlar.
Kaynak: psychologytoday.com
Referanslar
Rahman T, Meloy JR, “Cognitive-Affective Drivers of Fixation in Threat Assessment,” Behavior Sciences and the Law, 3(2):170-189, Ekim 2020.
Rahman T, Abugel J, Extreme Overvalued Beliefs: Clinical and Forensic Dimensions, Oxford University Press, New York, 2024.
Byrne ML, “Heroes and Jungians,” The San Francisco Jung Institute Library Journal, 18(3):13-37, 2000.
Bridgman J., An Oddly Suitable Death (Princess Di), Ordinary Reactions to Extraordinary Events, 2001.
Progoff, I., “The Psychology of Lee Harvey Oswald: A Jungian Approach,” Journal of Individual Psychology, 23(1), 37, 1967.
Burleson, B. W., The Branch Davidians from a Jungian Perspective, The San Francisco Jung Institute Library Journal, 16(2), 5-27, 1997.
Yazar Hakkında
Dr. Tahir Rahman, Washington Üniversitesi’nde psikiyatri alanında doçenttir. Amerikan Psikiyatri Akademisi ve Hukuk Birimi’nde, FBI Davranış Analizi Ünitesi, Quantico’da ders vermiştir ve Extreme Overvalued Beliefs kitabının yazarıdır.