İlkbahar/Yaz 2020: Sokak ve Salon Erkekleri Barışıyor mu?

Erkek giyiminin en önemli çekim ve ilham noktalarından biri elbette İtalya; İtalya’da erkek modasının attığı yerlerse Pitti Uomo fuarıyla Floransa ve erkek moda haftasıyla Milano. Bu sene yine peşkeşe bu iki şehirde gerçekleşen ilkbahar/yaz 2020 koleksiyon sunumları hareketli, hararetli ve şüphesiz ihtişam dolu günler olarak ajandamızın geçmiş sayfalarında kaldı.

FENDI SS 20

İki şehirde ve etkinlikte dikkat çeken en önemli noktalardan biri markaların bu sezon büyük şovlar yerine daha mütevazı sunumları tercih etmeleriydi. Örneğin Pitti Uomo’nun en fazla beklenen ismi Givenchy ve Milano Moda Haftası’nın en havalı isimlerinden Fendi koleksiyonlarını kapalı alanda büyük ışıklar ve prodüksiyon tasarımlarıyla anlatmaktansa açık havada yeşillikler içerisinde göstermeyi tercih etti. Benzer şekilde, sadece erkek markalarında değil kadın koleksiyonlarını da aynı anda gösteren diğer defilelerde de büyük ve yıldız modeller bu kez çok fazla karşımıza çıkmadı. Biliyorsunuz yapılan son tahminlere göre gelecek sene Çin dünya lüks piyasasında ABD’yi geçerek dünyanın en büyük pazarı haline gelecek. Genel olarak piyasanın ve elbette marka gruplarının odak noktasının uzak doğuya kaymasıyla birlikte daha çok sokak modasına ve ihtişama kayacağı düşünülen tasarımlar bu sezon biraz daha usturuplu bir şekilde iyi bir denge tutturmuştu. İyi dikimli, sartorial ve geleneksel kesimler sokak modasının vaz geçilmezleri olan şort, sneaker ve şapkalarla kombinlenirken sokağa çıkan erkeğin aynı zamanda şık da olabileceği gerçeğini göz ardı edilmemişti. Pantolon yerine şort kullanan takım elbiselerden seyahatte kolaylık yaratacak türde kumaşlardan yapılmış üst giyime sokağı gardroplara taşırken illa bir tarafı seçmek gerekmeyeceğini bilmek 2020 bahar ve yazı için güzel bir haber bence. Bunun dışında neredeyse tüm koleksiyonlardaki parçaların sanki sadece bahar ve yaz için değil de 12 ay boyunca kullanılabilecek kumaş, renk ve formlarda olması da bir başka önemli husus. Floransa ve Milano sanki sürdürebilirliğe önem veren Avrupa tüketicisini de unutmamıştı…

FENDI SS 20

Geleneksel erkek giyiminin kalesi Pitti Uomo fuar alanı olan Fortezza Basso’da envai çeşit ve türü barındırırken bu sene özel programa dahil ettiği büyük markalarla her zamankinden daha fazla heyecan uyandırıyordu. Clare Waight Keller’ın artistik direktör sıfatıyla ilk kez bir erkek koleksiyonu sergilediği şovun 13. yüzyıldan kalma Villa Palmieri’nin bahçesinde gerçekleşeceği bilgisi bile meraklı gözleri çoktan Floransa’ya çevirmişti. Hem üç düğmeli hem de kruvazelerin bolca arz-ı edam eylediği Givenchy koleksiyonundaki ceketler geleneksel olanlara göre biraz daha uzun ve bolluklarıyla dikkat çekiyor. Belki de tasarımcının 1990’lara bir saygı duruşu olan bu yaklaşım pantolonların da ceketlerden bağımsız olarak bile iddia yaratabilmesine olanak sağlıyor. Keller sokak giyimine karşı olan zorunlu göstergelerini elbette spor ayakkabılarla gösteriyor denilebilir. Hemen defile sonrası tanıtılan ve satışa sunulan Givenchy X Onitsuka Tiger ayakkabılar seneyi beklemeden hemen elde edilebilecek, meraklısına duyurulur.

DSQUARED

Çiçeği burnunda bir başka artistik direktör Paul Andrew da ünlü marka Salvatore Ferragamo için planlarını Floransa’nın kalbindeki Piazza della Signoria meydanına kurulu podyumda duyurdu dünyaya. Klasikleşmiş Ferragamo loafer ayakkabıları göremediğimiz defilede markanın modernleştiğine şahit olurken bir yandan da rahatlığın ön plana geçtiğini gördük. Özellikle işçi kıyafeti diyebileceğimiz kemerli kargo pantolonlar ve yelekler şıklık ve fonksiyonelliğin markanın yeni belirleyici özelliği olacağına işaret ediyor. Markanın 2018 yılında karlılıkta 14% düşüş yaşaması yeni artistik direktör için büyük beklentiler yaratıyor elbette ama neler olacağını ancak 2020 baharında gözlemlemeye başlayacağız.

DSQUARED

2020 bahar ve yazının İtalyan erkek giyimi açısından asıl belirleyici unsurlarıysa elbette Milano’daki moda haftasında karşımızdaydı. Cehennemi andıran sıcağıyla Floransa’dan sonra bahara daha yakın bir hava sunan Milano’daki defile ve sunumlar gelecek yıl yaz ya da baharı tam manasıyla yaşayamacakmışız gibi kurgulanmıştı sanki. Eskilerin mevsimlik diyeceği ve her mevsim giyilebilir kıyafetlerin daha çok göze çarptığı podyumlarda, sıcaklara uygun malzemelerdense dünyanın herhangi bir yerinde herhangi bir mevsimde de kullanılabilecek parçalar vardı. Kumaş seçiminde ve formda daha global bir bakış açısını yansıtan bu tercih neredeyse tüm koleksiyonlarda gözlemlenebiliyordu.

ELEVENTY

Örneğin haftanın açılışını yapan Ermenegildo ZegnaAlessandro Sartori müthiş dikimli takım elbiseleri büyük spor ayakkabılar ve bol dökümlü kazaklarla süslüyor. İncecik deri ceketler, toprak tonlarında uzun parçalar ve ‘büyükbaba’ kasketleri markanın ana akım sokak giyimine teslim olmadan sokakta da giyilebilen parçalara yöneldiğinin bir göstergesi. Geçtiğimiz pek çok sezonda kendi binasında gösterdiği koleksiyonlarını bu kez Villa Reale bahçesinde gösteren Fendi sokak giyimi ve iyi dikim takımları bir araya getirmekte çok başarılı bir başka şovun sahibiydi. Ama asıl şaşırtıcı haber ilkbahar/yaz 2020 koleksiyonunda konuk tasarımcı olarak ünlü İtalyan yönetmen Luca Guadagnino’nun varlığı oldu elbette. (Hoş, markanın erkek çizgisinin yaratıcı direktörü Silvia Venturini Fendi her zaman bir konuk tasarımcıya yer veriyor; örneğin geçen koleksiyonda rahmetli Karl Lagerfeld konuk olmuştu. Ama moda dünyasından olmayan bir ismin markaya neler katabileceği büyük bir merak konusuydu.) Merakımız giderilirken yerini beğeniye bıraktı elbette. Oldukça etkileyici ve şiirsel şovda tulumlar, elegan örme parçalar ve büyük şapkalar akılda kalan ilk şeyler denilebilir. Yeşilin diğer renklerden rol çaldığı koleksiyon kış koleksiyonundaki ihtişam ve tekrar eden logolardansa 2020 ilkbahar ve yazı daha minimal ve zarif bir Fendi erkeği sunuyor.

İlk başta da belirttiğim gibi pek çok marka odak noktasını uzak doğuya kaydırıyor. Güçlü moda evi Prada da bu stratejiden olsa gerek ilkbahar yaz 2020 koleksiyonu Milano erkek moda haftasından bir kaç gün evvel Şangay’da yaptığı müthiş bir defileyle tanıttı. Bu nedenle sezonun parçalarını markanın Monte Napoleone caddesindeki mağazasında düzenlenen sakin bir sunumda inceleme fırsatı buldum. Hem bu kadar İtalyan olup hem de akıllara kazınmış o klasik İtalyan erkeğindense daha modern, çağdaş ve rahat bir erkeği temsil edebilme başarısı gösteren Prada bu koleksiyonda da sanki özüne dönmüş gibi. Ama bu öze dönüş çok fütüristik ve geleceğe yönelik bir dönüş. Şık bluzlar, çok iyi keseli pantolonlar ve büyük ceketler yanında kalın tabanlı espadrille enteresan bir uyum sağlıyor. Minimal bir terzilik gördüğümüz koleksiyon daha spor ama çok da ‘Prada’ olmuş diyebiliriz. Özellikle uçuk toprak tonlarıyla mavilerin egemen olduğu tüm parçalardaki neo-fütüristik Prada logosu gelecek baharı şimdiden ele geçirecek gibi…

NEIL BARRETT

İtalyan erkek giyimi deyince Pal Zileri de her zamanki çizgisinden ödün vermeyen, şık ama çok da söyleyecek yeni bir şeyi olmayan bir koleksiyon sundu. Oysa sokak giyiminden gelen genç Dorian Malibu’nun çığır açıcı markası M1992 şıklığın sadece üst sınıf markalarla olmayacağını gösteriyordu. Sokak giyimine öykünen geleneksel markaların tam tersine bu kez M1992 şıklığı sokağa taşıyan bir koleksiyon sundu. Şortları ceketlerle kombinleyen, enfes baskılı gömleklerle artık gına getiren Hawaii gömleklere yeni bir bakış açısı getiren marka gelecek sene havaların ısınmasıyla birlikte pek çok trendi de peşinden sürükleyecek gibi görünüyor. Çok eski bir ikonu gelecek senenin sıcak hacalarına taşıyan Etro, Star Wars evreninden aldığı ilhamla son derece giyilebilir, zarif ama bir o kadar da renkli bir defile sundu. Pançolar, şallar ve Star Wars karakterlerinin işlendiği kapüşonlu sweatshirtlerle Etro çöl havasını Milano’ya taşımıştı. Genelde minimal çizgisiyle hayran kitlesini her geçen gün artıran ikili Sunnei bu kez monokrom renkler, devasa çantalar ve denim kumaştan bol parkalarla her zamanki çizgisini devam ettiriyor.

Marco Baldassari’nin kurup kreatif direktörü olduğu Eleventy koleksiyonunu Bulgari Hotel bahçesinde sunmayı tercih etmişti. Markanın bu yemyeşil bahçede enfes bir kontrast oluşturan ağırlıkla toprak tonlarındaki parçaları şıklık ve zarafetin tanımını bizlere yeniden hatırlatır gibiydi. Ayrıca başından beri altını çizdiğim salon/sokak ikilemine ek olarak hayatta ve çevredeki dengeye odaklanan marka aradığı dengeyi terzi dikimi gibi duran sokak giyiminde buluyor. Teknik ve fütüristik kumaşlardan yapılsa da klasik çizgisini bozmayan geleneksel parçaların sürdürülebilirlik için iyi bir malzeme olan denimle beraber uyumunun dikkat çektiği koleksiyonda Eleventy yine günümüz erkeği için zamansız bir seçenek sunacak gelecek bahar ve yaz.

SUNNEI SS 20

İngiliz tasarımcı Neil Barrett her zamanki gibi gelenekten beslenen ama bu gelenekleri yıkmayı seven bir şovla karşımızdaydı. Şort takımların çoğunluğunu oluşturduğu koleksiyonda bomber ceketler, trençkotlar ve takım elbiseler spor ayakkabılarla sunulurken rahatlık ön planda tutulmuştu. Güney Afrikalı sanatçı Jody Paulsen’le yapılan işbirliği sadece şov mekanının dekorasyonunda değil pek çok gömlek ve sweatshirt üzerinde baskı olarak da karşımızdaydı. Oyun dolu, eğlenceli ve genç bu koleksiyon “hibrit” tanımlamasını hak ediyor bence. Bir başka melez koleksiyon Magliano’nın antik Akdeniz medeniyetleriyle 1990’ların tekno kültürüyle buluşturan eklektik defilesinde karşımıza çıktı. Birbirine karşı alerjik gibi duran farklı temaları birleştirme cesareti gösteren marka her zamanki duruşundan biraz uzaklaşıp daha olgun bir havaya bürünmüştü denilebilir.

Kadın ve erkek koleksiyonlarını beraber sunan bir diğer marka Kanadalı ikizler Dean ve Dan Caten’a ait Dsquared2… Alışılagelmiş tarzlarından biraz daha sakin ve zarif bir çizgiyi tercih eden marka her zamanki yıldızlarla dolu model kadrosundan da feragat etmişti. Yine de 1970’lerin Amerikan ve Hong Kong filmlerinden esinlenen koleksiyon renk açısından oldukça zengin. Her zamanki gibi baskılardan beslenen gömlek ve tişörtler, neon ve lame parçalar markanın beklenen çizgisini devam ettiriyor. Denimler ve Bruce Lee baskılı tişörtlerin gelecek yaz oldukça ses getireceğini tahmin etmek hiç de zor değil…

MAGLIANO

Tasarımcı Francesco Ragazzi’nin kültleşme yolunda ilerleyen markası Palm Angels bir metro istasyonunun karanlık ve klostrofobik atmosferinde gerçekleşen defilesinde ironik şekilde pasifik havasını ve iyimserliğini sunuyordu. Uzun deri ceketler, tropik kelebek baskıları ve gömlek/ceket karışımı üst parçalar markanın sokak kültürüyle olan bağının altını çizerken Hawaii’deki geleneksel çiçek kolyeleri andıran kumaş aksesuarlar gelecek yaz yepyeni bir akımın da başlangıcı olabilir gibi görünüyor. Hem Floransa hem de Milano’nun en pahalı ve uçuk şovuysa hiç kimseyi şaşırtmayacak şekilde Alman modacı Philipp Plein’den geldi. Mad Max filmindeki kamyonların istila ettiği devasa bir arenada gerçekleşen şovda koleksiyonunu tanıtan Plein bu kez 1980’lerin rock gruplarından ve feminen stillerinden ilham almış gibiydi.

ELEVENTY

Giderek küçüldüğü iddia edilse de her zaman erkek giyiminin kalbi olarak kalacak İtalya’dan gelecek bahar ve yaza ait izlenimler böyle. Umalım da en azından bu yaz beklediğimizden daha keyifli ve stil sahibi geçsin…

ETRO