İbrahim Selim ile Keyifli Bir Sohbet

Yeni ve devam eden projeleriyle ekranlara ve sahnelere geri dönmeye hazırlanan İbrahim Selim, eğlendirmeye devam ediyor.

Son zamanlarda televizyonda, tiyatro sahnelerinde, sosyal medyada, dijital platformlarda nereye baksanız onu görüyorsunuz! İbrahim Selim, her yerde ve bu sonbahar cebindeki sürprizleriyle her zamankinden daha iyi bir şekilde geri dönmeye hazırlanıyor. Selim, çıktığı sahnelerde devleşerek mesleğini televizyondan sinemaya, tiyatrodan müzikale taşıyan ve her birinde de övgü toplamayı başaran nadir sanatçılardan. Konuklarını içtenlikle merak eden, önceliğini onların konforuna veren, tüm şartlar hazır olduğundaysa hem konuklarını hem de izleyenleri kahkahaların eksik olmadığı sohbetlerle şımartan İbrahim Selim, her ne kadar hayatta veya başkalarında iz bırakmak hakkında pek düşünmediğini dile getirse de, televizyondaki kaliteli talk show eksikliğini gideren programlarının, gelecek günlerde başka projelere, başka isimlere hem yol göstereceğini hem de cesaret kaynağı olacağını görmemek mümkün değil. 2022 nasıl geçti sizin için? İbrahim Selim’i ne yaparken göreceğiz önümüzdeki sonbahar ve kış aylarında? 2022 çalışarak, yenilik peşinde koşarak geçti. Kalabalık bir ekip olarak çalışıyoruz, her birimiz için enteresan adımlar attığımız bir yıl oldu. Gidenler oldu, gelenler oldu; yeni, bizde eksik olmaz, hep yeni bir şeyler oldu. Özellikle Bu Gece programını Fox TV’ye taşımak hepimiz için enteresan bir tecrübeydi. Sonbahar kış kreasyonumuzda ise yine İbrahim Selim ile Bu Gece ve Zorlu PSM YouTube kanalında yayınlanacak Quiz Night yer alıyor.

Hugo Boss gömlek; Vanity Effect/Atölye Gözlük gözlük. // Ramsey triko, pantolon ve ayakkabı; Vanity Effect/ Atölye Gözlük gözlük.

İbrahim Selim ile Bu Gece, canlı sahne ve YouTube macerasının ardından geçen sezonda Fox TV’ye taşındı. Sizi nasıl ikna ettiler bu taşınmaya?

Kedimi kaçırdılar, ben de reddedemedim (gülüyor). Aslında kimsenin beni ya da arkadaşlarımı ikna etmesine gerek olmadı. Bu geçişin iki boyutu var; biri ekonomik, otuz kişiyiz ve herkesin İstanbul’da yaşamaya devam edebilmesi için yeni kaynak yaratması gereken bir dönemden geçiyoruz. Diğeri ise yaptığımız işin kapsayıcılığını arttırmak istememiz. Biz YouTube mecrasında bizimle aynı cümleleri kuran insanlarla bir araya geliyorduk ve artık başka insanlara da ulaşmamız gerektiğini düşünmeye başlamıştık. Bunu deneyimleyebileceğimiz alan da televizyondu.

Bu Gece, sezon arasının ardından yeniden başlamaya hazırlanıyor. Televizyondaki ilk sezonunuzda neler öğrendiniz?

 Çok hızlı geçti açıkçası, kişisel olarak reyting raporu okumayı öğrendim diyebilirim. Bunun dışında sayısal etki alanı olarak hâlâ en büyük aracın televizyon olduğunu da öğrendim.

Türk televizyonları uzun zamandır talk show eksikliği çekiyor ve siz de Bu Gece’nin late night konseptiyle bu eksikliği gideriyorsunuz. Aslında Amerikan televizyonlarından aşina olduğumuz bu şovlar, Türk seyircisine de oldukça sıcak geliyor. Neden daha fazla kişi bu formatta iş yapmıyor sizce?

Çok kolay bir iş olduğunu düşünmüyorum. Bu vesile ile Okan Bayülgen ve Beyazıt Öztürk’ün ne kadar zor bir işin üstesinden yıllarca geldiklerini bilmemiz gerektiğini söylemeliyim. Yavaş yavaş artacağını düşünüyorum bu tarz programların.

Programa çıkan her konuk oldukça doğal ve samimi olarak geçiyor izleyiciye. Onlarla iyi frekanslar yakalıyorsunuz, rahatlayıp açılmalarına da yardımcı oluyorsunuz çoğu zaman. Kıramadığınız konuklar oluyor mu, olduğunda durumu nasıl idare ediyorsunuz?

Olmuyor, konuklarımız çok değerli insanlar ve biz onları gerçekten merak ediyoruz. Bu merak duygusu o kadar gerçek ki hiçbir konuğumuz o nedenle kırılamaz bir durumda kalmadı. Önceliğimiz hep konuğun konforu. Zaten gerisi eğlencemiz.

Bu Gece en uzun soluklu işlerinizden. YouTube’da yaptınız, kapanma dönemlerinde evden yaptınız, şimdi de televizyondasınız. İbrahim Selim’i her yer ve herkes için çekici kılan şey nedir?

Çok teşekkür ederim düşünceniz için ancak beni ya da yaptığım işi çekici kılan bir şey var mı emin değilim. Ama şunu söyleyebilirim tüm medium’larda iş yapabilmek, alan açmak ve yeni bir şeyleri zorlamak çok ilgimi çekiyor. Ekip arkadaşlarım da en az benim kadar meraklı ve çalışkan. Dolayısıyla biz çekici olduğumuz için mi her yerdeyiz yoksa çok çalıştığımız için mi bilemiyorum.

Neil Barrett/Beymen tişört; Vakko by Berwich ceket ve pantolon; Vanity Effect/ Atölye Gözlük gözlük. // Hugo Boss tişört; Balmain gömlek; Vanity Effect/Atölye Gözlük gözlük.

Karşınıza aldığınız konuklardan beklentiniz ne oluyor? Gülsünler mi, güldürsünler mi, sizi zorlasınlar mı?

Hiçbir beklentim olmuyor, rahat ve güvende hissetmelerini istiyorum, nasıl olsa sohbetimizi ederiz. Önemli olan gelen konukların ne istediği benim için.

Hiç durmayan, sürekli üreten, çalışan bir yapınız var gibi görünüyor. Her şeye yetişmeyi nasıl başarıyorsunuz?

Az uyku, çalışkan çalışma arkadaşları ve yaptığım her işi sevdiğim için yapıyor olmam, her yere yetişmemi sağlayan unsurlar.

Tiyatro, talk show’lar, müzikaller, diziler, filmler derken pek çok farklı kimliğe bürünüyorsunuz. Kim bunlar, içinizde kaç tane İbrahim var?

Benim asıl mesleğim oyunculuk. Oyunculuğun da meslek olabilmesi için tekrar edilebilir bazı mesleki teknik ve mental bilgilere sahip olmanız gerekiyor. Bunlardan biri de sahne kişiliği ile sosyal kişiliğinizin gerçekliğini birbirine karıştırmamak. Bu ikisi birbirine karışırsa zaten hastalanabiliriz. Sahne ve sosyal hayatı birbirinden ayırabildikten sonra zaten farklı roller ve sorumluluklar o kadar kafa karıştırıcı olmuyor, çünkü mesleğimin tanımı zaten bunu içeriyor.

Alice Müzikali son yıllarda en çok ses getiren sahne prodüksiyonlarından biriydi. Ses getirmek her zaman sevilmek anlamına gelmiyor elbette ama Alice bunu da, çok sevilmeyi de başardı. Şimdi de geri dönmeye hazırlanıyorsunuz. Niye bu kadar sevdik Alice’i?

Muhtemelen ülkemizde yapılmış en özenli ve yenilikçi işlerden biri olması sevilmesine önayak olan nedenlerden biri. Bir diğer neden de dâhil olan herkes; Alice Müzikali’nin ışığından kostümüne, oyuncusundan müzisyenine oyunumuzu çok seviyoruz ve oynamaya can atıyoruz, bu da sevilmesinin nedenleri arasında sayılabilir… Zaten kasım itibarıyla da yeniden oynamaya başlıyoruz Zorlu PSM’de.

Quiz Night da geri geliyor. Seviyor musunuz seyircilerinizle direkt iletişim kurabilmeyi? Onlardan gelen yorumları, isteklerini, eleştirilerini dinler misiniz?

Elbette, direkt iletişim kurabileceğimiz işler yapmaya çalışıyoruz o yüzden. Tabii ki kontrollü ve sahne algısını bozmadan, karşılıklı sohbet değil de performansı geliştirecek, bütün salonun enerjisini yükseltecek bir direkt iletişimden bahsediyorum. Seyircilerden gelen her şeyi de dikkate aldığımızı söyleyebilirim. Dinler, okur ve üzerine düşünürüz.

Yaratıcılık isteyen projelerinize yetişmek için kalabalık bir ekiple çalışıyor olmalısınız. Kimlerle çalışırsınız, en yakınınızda kimler vardır?

Ekip arkadaşlarım, editörler, müzisyenler, teknik alanı yöneten arkadaşlarım, sürekli beraber yeni iş ya da gelen işe yeni fikir düşündüğüm kreatif arkadaşlarım, her biri çok yetenekli olan insanlarla çalışıyorum o yüzden kendimi şanslı hissediyorum ve beraber çalıştığım her arkadaşım da hep en yakınımdakilerdir. Yani çalışarak yakınlaşıyorum zaten ben.

Peki, kişisel hayatınızda yanınızda en çok kimi görürüz? Sevdiklerinizle neler yapmayı seversiniz?

Kedimi, en çok kedimi görürüz kişisel hayatımda. Yapılabilecek her şeyi yapmayı severim pek ayırt edemiyorum, zaten çok vakit olmuyor, beraber arabadan bir şey almaya gitsek bile olur yani bana!

Tiyatro sahnesinden de ayrı kalmıyorsunuz. Semaver Kumpanya ile Kuşlar bu ay geri dönüyor mesela. Var mı başka tiyatro planları?

Şimdilik yok, Kuşlar oyununu da daha sık oynayabilmek için uğraşıyoruz bir yandan. Çok güzel bir oyun oldu.

İşlerden uzaklaşmayı sevenlerden mi yoksa gittiği her yere götürenlerden misinizdir?

Gittiğim yere götürürüm ben işimi. Pek duramıyorum çalışmadan. Vakit bulduğumda da yeğenimi sevmeye gitmeyi planlıyorum, mevsim uygunsa da denize girmeyi.

Nelerden anlarsınız? Neleri öğrenmek istersiniz?

Dinlemekten anlarım, öğrenebildiğim her şeyi hiç ayırt etmeden öğrenmek isterim.

Hayatınızda iz bırakan insanlar, deneyimler oldu mu? Siz bu dünyanın neresinde, neyinizle iz bırakmak istersiniz?

Elbette oldu, Cüneyt Çalışkur ismini anmadan geçemem. Onun dışında ülkemizde birçok yetenekli insan var ve sadece bende değil birçok insanda iz bıraktıklarını düşünüyorum. İz bırakmaya gelirsek… Bilmem ki düşünmedim hiç iz bırakmayı, hayalim, anlama ve anlatma üzerine hep, bir gün iz bıraktığımı düşünürseniz bana da söylersiniz değil mi?

Sizi şovlarınızda hep takım elbise ile görmeye alışkınız. Kameralar kapanınca neler giyersiniz?

Yaptığımız iş ile ilgili özenimizi göstermek için iyi giyinmeye çalışıyorum. Takım elbise seçimi de bu yüzden. Ama normalde rahat giyinmeyi severim. Tarzımı tanımlayabilir miyim bilemiyorum ama cool ve rahat tarzlar ilgimi çeker.

Röportaj: Zeynep Merve Kaya

Fotoğraflar: Burcum Baygut

Styling: Ece Şişik Saydam

Saç: Harun Ateş

Makyaj: Gamze Tekin Alp

Fotoğraf Asistanı: Mehmet Hallaçoğlu/ Boom Photography

Styling Asistanı: Zozan Çirik

Video: Umut Sakallıoğlu