Harry Winston’ın New York City Koleksiyonu

 

Harry Winston New York City koleksiyonu, ilham perisi olan şehre mücevherlerle bezenmiş bir ilanıaşk gibi…

 

Frank Sinatra’nın ünlü New York, New York şarkısında, “Uyumayan şehirde uyanmak ve tepenin kralı –kalabalığın tepesi olarak bulmak istiyorum kendimi” der. Her zaman bir ilham perisi gibidir New York. Sadece şarkılara ve filmlere değil mücevher kralı Harry Winston’a da sayısız kez parıltılı fikirler hediye etmiştir. Tıpkı, New York City koleksiyonu (harrywinston.com) başlığı altında toplanan son harikaları gibi.

 

 

1932’den başlayıp, günümüze dek uzanan bir hikâyenin yazıldığı New York City, sekiz alt koleksiyondan oluşuyor ve her biri bizzat Harry Winston’ın ve markasının kentle olan ilişkisini modernize ediyor. Winston’ın doğum yeri olan Yukarı Batı Yakası, New York’un Brownstone binalarına atıfta bulunan aynı adlı koleksiyonda kare kesim renkli taşlarla vurgulanan baget, yuvarlak ve markiz kesim pırlantalar, Manhattan’ın görkemli mimarisini hatırlatan geometrik desenler oluşturacak şekilde ustalıkla buluşturulmuş.

 

 

Bir başka hikâye de ünlü tasarımcının ilk butiğinin tam karşısındaki St. Patrick Katedrali’ne odaklanıyor. Katedralin kusursuz oranları, sıra dışı işçiliği ve mimari mükemmelliği Cathedral koleksiyonundaki kolye ve küpelerde hayat buluyor.

City Lights koleksiyonu ise Harry Winston ve eşi Edna’nın çok sevdiği Broadway’den ilham alıyor. Broadway’in parlak ışıkları renkli elmaslar ve değerli taşlarla yeniden canlandırılıyor.

718 serileri, 718 Marble Marquetry, 718 Chandelier, 718 Emerald Vitrine parçaları ise 1960’ta açılan New York Flagship Salon’un tarihi cazibesine ve zarif detaylarına atıfta bulunuyor.

 

 

Winston’ın ofisinden yalnızca birkaç blok uzakta olan Central Park, ilham almak için her zaman doğanın güzelliğine başvuran tasarımcıya sık sık yeni bir bakış açısı sunardı. Central Park Mosaic koleksiyonunun tümü safir, pırlanta ve akuamarinle bezenmiş küpe, bilezik ve yüzükleri, şehrin simgeleşmiş parkının olağanüstü manzarasını resmetmeyi başarıyor.

1900’lü yılların başlarında büyümeyi, özgürlüğü ve devinimi simgeleyen dökme demirden kartal heykelleri, aralarında şehir ulaşımında önemli bir kavşak olan eski Grand Central Depot’nun da bulunduğu birçok New York binasını süslerdi. Eagle serisi de uçan bir kuşu taklit edecek şekilde ustaca bir araya getirilen renksiz pırlantalar ile sarı pırlantayı eşleştiriyor.

 

Yazı: İlknur Eşsiz