Güçlü Batkın ile Kahve Molası
Yılda yaklaşık beş milyon yolcuya dokunan TAV İşletme Hizmetleri, 19 ülkede 70’e yakın havalimanında varlığını sürdürüyor. TAV’ın yakın zamanda yenilenen Milas-Bodrum Havalimanı’ndaki Primeclass Lounge’u ise şirketin “deneyimi” her zamankinden daha fazla odağına aldığını gösteriyor. Zira burası, Devrim Erbil ile başlayıp Ali Atmaca’nın eserleriyle devam eden bir sergi alanına da dönüşmüş duruma. Havalimanındaki bekleme süresini sanatla iç içe geçirebileceğiniz bu çok özel salon odağında TAV İşletme Hizmetleri CEO’su Güçlü Batkın ile görüştük.
Yakın zamanda Milas-Bodrum Havalimanı’ndaki Primeclass Lounge’unuz yenilendi. Ne etkili oldu bu süreçte?
Bodrum’dan ayrılırken ayaklar hep geri geri gider. Biz de insanların Bodrum’da yaşadığı deneyimleri oradan ayrılırken de devam ettirmek istiyoruz. Pandemide bunun üzerine bir de izole ve güvenli hissetme duygusu eklendi. Bunları katınca salonlara daha da yatırım yapmak,
destinasyonları gerçek anlamda salonlarımızın temsil etmesini istedik.
Bodrum salonundaki yenilenme kapsamında neler değişti?
İç hatlardaki salonumuzu 120 metrekarelik ilave yaparak daha da büyüttük. Dış hatlardaki salona ise tuvalet ve duş bölümleri eklendi. Yine dış hatlar salonumuzdaki terasımız yenilendi. Oturma alanlarını kapasite olarak arttırdık. Bodrum’daki salonumuzda Devrim Erbil’in eserlerini sergiledik ve şimdi de Ali Atmaca’nın eserleri yer alıyor. İç hatlar salonumuzda büfe bölümü yenilendi, özel bar bölümü eklendi. Büfe konusu bizim için ayrıca önemli. Zira, işimizin büyük bir bölümü yeme-içmeyi de kapsıyor. Büfeleri güncellememizin sebebi yeme-içme servisimizi de artırmak. Sabah kahvaltısından akşam yemeğine kadar sürekli değiştireceğiz. İşin içine sağlıklı opsiyonlar katacağız. Yolcularımızdan bu konuya yönelik de istek geliyor. Glutensiz, sağlık odaklı ve çocuklara yönelik menüler de olacak.
Peki, hangi şeflerle çalışıyorsunuz?
Türkiye’de kendi grup şirketimiz BTA ile çalışıyoruz. BTA tabii her yerde yok. Yurt dışında çeşitli firmalarla çalışıyoruz. Bazı yerlerde kendi mutfağımızda üretim yapıyoruz. Başka şeflerle çalıştığımız noktalar da var. Örneğin; İspanya’nın en büyük salon operatörüyüz. Barselona’da beş tane salonumuz var. Orada Michelin yıldızlı şef Andreu Genestra ile çalışıyoruz. Paris’te de Michelin yıldızlı bir şefle çalışacağız. Bazen dışarıdan menü danışmanlığı alıyoruz bazen de menü için danışmanlık veren catering firmalarıyla…
Çok tatmin edici sonuçlar çıkıyordur.
Evet, ama ben gastronomide kendim de ilgili olduğum için biraz zorum. Zamanımı çok harcıyorum. Bu konuda iddialıyım da… YouTube kanallarını takip ederim, restoranları incelerim. Bir de tabii çok seyahat ediyorum. Seyahat edince insan ister istemez bu işlere girmek zorunda kalıyor.
Borum lounge’ınızı sanat galerisine dönüştürme fikri nasıl çıktı ortaya?
Geçmişi aslında çok eskiye dayanıyor. İlk kez, 2005 yılında, kurulumunda bizzat benim de yer aldığım Gürcistan Tiflis Havalimanı’ndaki salonumuzda başladı bu uygulama. İkinci durağımız Umman Muscat Uluslararası Havalimanı oldu. Burada da Arap resim sanatının önde gelen kadın ressamlarından Alia Al Farsi’nin eserleri sergileniyor. Salonlarımızı dünya çapında beş milyon insan kullanıyor ve keyifli vakit geçiriyorlar. Neden bir sanatçının eserleriyle tanışmasınlar dedik ve Bodrum’da yaşayan, Türk sanat tarihi için önemli bir isim olan Devrim Erbil ile başladık. Yine Türk çağdaş sanatının önemli isimlerinden olan Ali Atmaca’nın eserleri de eylül ayı sonuna kadar sergilenecek. TAV Lounge alanlarını sanat galerisine dönüştürme vizyonu kapsamında Bergamo, İtalya’da Accademia Carrara Müzesi ile Hello Carrara! projesi de hayata geçirildi. Koleksiyonda yer alan 17. yüzyıldan kalma eserler 26 Şubat 2023’e kadar TAV’ın Milano Bergamo Havalimanı’ndaki HelloSky Lounge’ında sergilenecek.
Sizin sanata olan ilginiz ne boyutta?
Koleksiyonerlik biraz bakış açınıza bağlı. Tabii ki sanatla ilgileniyorum. Görsel sanatla… Çağdaş sanat daha kafama yatıyor açıkçası ama hoşuma giden her şeyi beli oranda toplamaya çalışıyorum. Duvarlarım yettiğine bir koleksiyonum var. Özel hobim, hoşuma giden sanatçılarla devam ediyor koleksiyonum. Yakın zamanda koleksiyonuma Ali Alışır’ın bir eserini eklemeyi çok istiyorum.
Tüm bu konfor unsurları ve sanattan söz açılmışken sizin lüks tanımınız nedir?
Lüks biraz “kişiselleştirme” bana göre. Herkesin de lüks tanımı farklıdır. Birine göre lüks çok güzel bir ağacın gölgesinde hamakta içkisini yudumlayıp dinlenmek olabilir. Birine göre de çok şık bir beach’te eller havaya şampanyaları patlatarak olabilir. Bana göre asıl lüks tüm bunları kişiselleştirip o anda ne istediğini elde edebilmektir. Biz de bu bakış açısını kendi işimize adapte edebilmeye çalışıyoruz. Yaptığımız tüm yatırımların odağında bu var.
Nasıl bir yöneticisiniz?
İnsan odaklı bir yöneticiyim. Çalışmak tabii ki çok gerekiyor o değişmiyor. Ama iş-yaşam dengesi dünyamızda kesinlikle olması gereken bir konu. Bence iş-yaşam dengesi de biraz kişiselleştirilmeli. Pandemi sonrası hibrit çalışma yönteminin özellikle İstanbul gibi lokasyonlarda mutlaka olması gerektiğini ve ilerletilmesini düşünüyorum.
Gerek profesyonel hayatınızda gerek hafta sonlarında tarzınız nasıldır?
Tarzım aslında basit. Çoğu erkeğe göre biraz daha renkli giyinebiliyorum. Rahat olmayı tercih ediyorum. Bulunduğunuz yere göre giyinmek önemli. Smokin giymeyi de seviyorum örneğin.
Peki ya saatler?
Saatler erkeğin en önemli aksesuarlarından biri. Benim için de vazgeçilmez. Elimden geldiğince takip etmeye çalışıyorum. Yüksek saatçiliğin önemli markalarından birkaç tane saatim var.
Röportaj: GÜLAY KOÇ