Grand Hyatt İstanbul Genel Müdürü Rufat Babayev ile Keyifli Bir Sohbet
Grand Hyatt İstanbul Genel Müdürü Rufat Babayev’e merak ettiklerimizi sorduk.
Kariyerinin büyük kısmını Hyatt Otelleri bünyesinde geçiren, bir süredir de İstanbul’da yaşayıp çalışan Grand Hyatt İstanbul Genel Müdürü Rufat Babayev, otelin yeni sezon hazırlıklarını ve şehirde yapmayı en çok sevdiği şeyleri paylaştı.
Uzun zamandır Hyatt grubu bünyesindesiniz. Bu ilişki nasıl başladı?
1995’ten bu yana Hyatt Otelleri bünyesinde görev alıyorum. Bakü’de başlayan Hyatt yolcuğum Varşova, Kiev, Şikago ve Selanik’te devam etti. 2019’dan bu yana da Grand Hyatt İstanbul’un genel müdürüyüm. Hyatt markası ile aramda neredeyse 30 yıla varan bir bağ bulunuyor.
Bu süre zarfında farklı ülkelerde Hyatt’ı temsil ettiğinizi söylediniz. Türkiye ve İstanbul’u diğer ülkelerle kıyasladığınızda neler görüyorsunuz?
Ülkeleri kıyaslamıyorum ancak şu şekilde ifade edebilirim; konuya, ilgili ülkeye nasıl uyum sağlarım, bu ülkenin ortamında nasıl değişirim veya iyi hissederim diye yaklaşırım hep. Türkiye’nin kalbimde kesinlikle özel bir yeri var, bana gerçek bir ev hissi veriyor.
Otelcilik sektörüne girişiniz nasıl oldu?
1995 yılında Hyatt Regency Bakü’nün kapısına kelimenin tam anlamıyla otelcilik dünyasına girme heyecanıyla geldim. Bellboy olarak işe alınmak ve bu dünyayı öğrenmeye başlamak, kariyerimde yolumu açtığı için çok önemliydi benim için. İşime büyük bir tutku duyuyorum. Bana kalırsa ne yaptığınız fark etmeksizin işinize tutku duymalısınız. Yıllardan beri, işime geldiğim için her gün çok mutlu oluyorum. Dünyaya tekrar gelsem yine otel yöneticisi olmak isterim. Hatta öyle ki, özel hayatımda bile farklı otelleri ve restoranları ziyaret eder, gözlemlerim.
Grand Hyatt İstanbul misafirlerine ne gibi özgün içerikler sunuyor? Hangi yönleriyle farklılaşıyor?
Grand Hyatt İstanbul, yaz mevsimi boyunca açık olan ikonik havuzu, havuzu çevreleyen yemyeşil bahçesi ve bahçesindeki restoranları ile misafirlerine keyifli anılar yaratıyor. Konuklarımız bu nedenle bizi düğün, kutlama ve etkinlikler için de çokça tercih ediyor.
Bu sene Grand Hyatt İstanbul’da bizleri ne gibi yenilikler bekliyor?
Güzel havuz alanımızı modern mobilyalarla yeniden açmaya hazırlanıyoruz, havuz restoranımız yeni menüsü ile bizi şaşırtacak. Açık alanda yer alan restoranımız Grasidi, ziyaretçiler ve otel misafirleri için unutulmaz bir akşam deneyimi yaşatacak.
Son zamanların seyahat trendlerinden bahseder misiniz?
Pandeminin, geçtiğimiz dönemlere etkisi çok büyüktü; seyahat edenleri fazlasıyla etkiledi ve hâlâ da etkiliyor. Otellerin operasyonlarını dönüştürmelerine sebep oldu, sağlık ve güvenlik prosedürleri konusunda daha dikkatli olmalarını sağladı. Ayrıca uygulanan prosedürlere dayanarak gezginlerin zincir markalara olan güvenini ve talebini artırdı.
İstanbul’da bir gününüzü nasıl geçiriyorsunuz? Günlük rutinlerinizi neler oluşturuyor?
Güne şükrederek başlarım, ardından spor ve kardiyo yaparım. Sabah sporunu Grand Hyatt İstanbul ekibimiz ile yaptığımız günlük toplantı takip eder. Hem kendim hem ekibim için güzel bir ruh hali ile güne başlamak benim için çok önemlidir. Konuklarımızla tanışmak ve gelecek için yeni fikirler oluşturmak, gün içinde keyif alarak yaptığım diğer rutinlerim.
Peki, şehri ziyaret eden birine neler yapmasını önerirdiniz?
Grand Hyatt İstanbul’dan 20 dakika uzaklıkta bulunan Galataport turu ile başlayın, bana göre en kaliteli Japon çağdaş yemeklerini mükemmel bir servis ile sunan Roka’da bir akşam yemeği planlayın. Sultanahmet bölgesine devam edin; Yerebatan Sarnıcı’nı ve Ayasofya çevresini keşfedin, Mısır Çarşısı’na devam edin, geçmişi 150 yıl öncesine dayanan Pandeli Restaurant’ta öğle yemeği yiyin, mutlaka Boğaz’da tekne turuna çıkın ve Grand Hyatt İstanbul’a 10 dakika uzaklıktaki Nişantaşı’nda alışveriş dolu bir gün geçirin.
Türk mutfağını seviyor musunuz?
Çok seviyorum elbette. Çıtır çıtır, güzel hazırlanmış lahmacuna ve ardından yenecek ayva tatlısına asla hayır demem.
Uzun yıllardır otelcilik sektöründe deneyimli bir yönetici olarak, kişisel seyahat tercihleriniz nelerdir?
Gezmeyi ve keşfetmeyi gerçekten çok seviyorum, her zaman farklı destinasyonları tercih ediyorum. Tüm dünyayı birbirine bağlayan THY ile seyahat etmek için İstanbul’da olmak öncelikli. Seyahat tercihi için deniz veya okyanus olan ülkeler öncelikli tercih listemde.
Türkiye’de seyahat için tercih ettiğiniz destinasyonlar nereler?
Kapadokya, tarihi ve kültürel yapısıyla; Çeşme, denizi ve atmosferiyle; Marmaris ise doğası ve denizi ile en sevdiğim destinasyonlar.
Özel hayatınızda ne gibi ilgi alanlarınız vardır?
Doğayı çok seviyorum, bana enerji veriyor. Seyahat etmek en büyük tutkularımdan biri, mesleğim konusunda da beni çok besliyor. Sanata olan ilgim çocukluğumdan geliyor. Annem sanata çok meraklıydı, sanatı genlerime o işledi. İş hayatımda da sanatla ilişkim hep oldu. Şimdi Grand Hyatt İstanbul’da da misafirlerimizi sanatla buluşturuyoruz. Misafirler her ziyaretlerinde farklı sanatçıların çağdaş sanat eserleriyle karşılaşıyorlar. Bir de otelin kalıcı sanat eserleri var ki, onlar da yıllardan beri otelin bir parçası olarak sergileniyorlar. Yoga da en büyük tutkularımdan. Uzun zamandır harika bir çevrimiçi yoga eğitmeni ile birebir çalışıyorum. Tüm sinir sistemimi sıfırlıyor. Ruhumu, zihnimi ve bedenimi rahatlatıyor. Haftada iki ya da üç defa da günün stresinden arınmak için yaklaşık yarım saat kadar meditasyon yaparım. Neredeyse 10 yıldan beri meditasyon yapıyorum.
Moda ile aranız nasıl, hangi markaları tercih ediyorsunuz?
Bağımlısı olduğum belirli bir marka yok, ancak seçimlerimde her zaman köklü geçmişe sahip moda markaları öne çıkıyor. Kıyafetlerimi aksesuarla tamamlamayı seviyorum. Giysilerimi moda olduğu ya da lüks olduğu için almam, benim karakterime uydukları ve şıklığımı tamamladıkları için alır ve kullanırım. Saatlerim de böyle. Köklü markaların üretim süreçlerindeki titiz detayları seviyorum.