En Popüler Koleksiyon Türü

Türkiye’de her ne kadar bilinmese de orijinal çizgi roman çizimleri Avrupalı koleksiyonerlerin gözdesi.

Yazı: Ömer Atakan

Klasik ve çağdaş resim koleksiyonunun yanı sıra ülkemizde pek bilinmeyen ama Avrupa ve Amerika’da çok popüler olan farklı bir resim koleksiyonu türü daha var aslında. İngilizce adı ile Original Published Comics Artwork olarak tanımlayabileceğimiz, Türkçesiyle Orijinal Yayımlanmış Çizgi Roman Eserleri veya İllüstrasyonları olarak da adlandırabileceğimiz bir tür. Yani yayınlanıp basılan çizgi romanların orijinal çizimleri. Çizgi roman sanatçısının tek bir adet yapıp kitaba basılması için matbaaya verip orijinalini kendine sakladığı iç sayfa çizimleri, kapaklar veya sinema afişlerinin orijinal illüstrasyonları.

Asıl adı Georges Remi olan Belçikalı çizer Hergé’nin 1929 senesinde yarattığı Tenten’in Maceraları adındaki 24 maceradan oluşan 200 milyondan fazla basılmış kitapları, ligne claire diye adlandırılan temiz fakat manalı çizim tekniği ve polisiye, bilim kurgu, fantezi türlerini başarıyla bir araya getiren anlatımı ile hâlâ günümüzün en popüler çizgi romanlarından biridir. Hergé’nin guaj, suluboya ve çini mürekkebi ile çizdiği, 34×34 cm. boyutlarındaki, 1936 tarihli Tentenin Maceraları: Mavi Lotus kapağının orijinal çizimi bu yıl başındaki bir müzayede tam 3,2 milyon Euro’ya alıcı buldu.

Yine başka bir Avrupa çizgi roman sanatından örnek vermek gerekirse, Asterix’den bahsedebiliriz. 1959 senesinde yaratıcıları René Goscinny’nin yazıp Albert Uderzo’nun çizdiği, MÖ 50 yılında Roma İmparatorluğu’nun istilasına karşı koyan bir Galya köyünün hikâyelerinin anlatıldığı, Fransızların en tanınmış çizgi romanı olan Asterix’in 1964 yılında yayınlanan Asterix Galya Turu isimli macerasının orijinal kapak çizimi ise 1,4 milyon Euro’ya Paris’de düzenlenen bir müzayede satıldı. Renkli kapak illüstrasyonlarının siyah beyaz iç sayfalara nazaran çok daha yüksek fiyatlara alıcı bulması daha nadir olduklarından ve çizerin kitabın satması için iç sayfalara göre daha da özenli çalışmasından olsa da, iç sayfaların da orijinal çizimleri gene yüksek fiyatlara gitmekte. Action Comics’in 1939 yılında yayınladığı Superman’in siyah beyaz bir sayfasının orijinal çizimi ise 2014’de 287.000 Dolar’a satıldı.

Ülkemizde Tay Yayınları tarafından 70’li yılların başından itibaren 90’ların ilk yarısına kadar yayınlanan İtalyan menşeili fumetti tarzı çizgi romanların iç sayfaları hep siyah-beyaz olarak çıkardı. Zagor, Mister No, Kızılmaske, Mandrake, Alaska Ken Parker, Judas, Teksas, Tommiks, Tom Braks gibi bu çizgi romanların tüm Türkçe kapak illüstrasyonlarını ise 30 yıl boyunca illüstratör Aslan Şükür çizmişti. Yine Avrupa’dan farklı olarak bu kapaklar guaj boya ile capcanlı renklerle yaratılırdı. Gazete bayiinde rengârenk fantastik bir tarzı olan bu kapakların çizgi romanların 80’li yıllarda inanılmaz bir tiraja ulaşmalarında da etkisi büyüktü. Başka bir ülkede örneğine rastlayamayacağınız şekilde de değişik pazarlama teknikleri uygulardı illüstratörler bu kapaklarda. Örneğin; bir Mandrake macerasının kapağında kitabın içindeki öykü ile hiçbir alakası olmayan E.T’yi Mandrake’in sadık dostu Abdullah ile birlikte görebilirdiniz. Sebebi Steven Spielberg’ün Hollywood sinema endüstrisinin mihenk taşlarından olan başyapıtı E.T’nin o ay vizyona girip tüm dünyayı kasıp kavurmasıydı.

Sinema ve çizgi romana olan merakım yüzünden, yurt dışındaki orijinal çizimlere ulaşmak zor ve çok pahalı olduğundan, ülkemizdeki orijinal çizimleri toplamaya başladım 15 yıl kadar evvel. Aslan Şükür’ün çizdiği kapakların orijinalleri, efsane Gırgır dergisinin yaratıcısı Oğuz Aral’ın Utanmaz Adam ve Avanak Avni maceralarının 1970’li yıllarda çizilmiş orijinal çizimleri, Karaoğlan’ın ve Abdülcanbaz’ın yaratıcıları Suat Yalaz ve Turhan Selçuk’un çizdiği orijinal kapak ve iç sayfalar veya Galip Tekin, Ergün Gündüz, Bedri Koraman gibi çizerlerin orijinal çizimlerini henüz bu koleksiyon türünden ülkemizde kimsenin haberi yokken çok uygun şekillerde koleksiyonuma kattım. Ian Fleming’in ilk romanı Casino Royale ile 1950’lerin başında yarattığı James Bond karakteri ise filmlerinden önce dünya üzerinde 100 milyondan fazla satan polisiye edebiyat türünün en başarılı örneklerinden biri olan bir seriydi. Tay Yayınları 983 yılında Fleming’in yazdığı 14 James Bond romanını yayınladı ve gene tüm kapakları Aslan Şükür’e çizdirdi. Filmlerin yarısında Sean Connery oynamasına rağmen yine 80’lerde Roger Moore, Bond olarak çok popüler olduğundan tüm kapaklarda Connery yerine Moore resmedilmişti. Günümüzde, ülkemizde bu koleksiyon türünün en nadir ve pahalı çizimleri de hâlâ bunlardır. Bu 14 kitap kapağının beş tanesi hâlâ koleksiyonumda.

James Bond demişken konuyu buradan afiş illüstrasyonlarına getireceğim. 1990 öncesi dijital teknoloji ve bilgisayar henüz tam manasıyla devreye girmediği için tüm film afişleri yine illüstratörlere çizdirilirdi. James Bond afişlerinin orijinallerini de dünyaca ünlü Robert McGinnis, Renata Casaro, Dan Goozee, Bob Peak gibi illüstratörler çizerdi. Günümüzde James Bond’un ilk filmi 1962 yapımı başrollerinde Sean Connery ve Ursula Andress’in oynadığı Dr. No filminin ilk gösteriminde kullanılan afişi 20-30.000 Sterlin seviyesinde Christie’s veya Sotheby’s gibi müzayede evlerinde afiş koleksiyonerleri tarafından alıcı bulurken (ki en az belki 5.000 adeti sinemalara dağıtılmıştır) bu afişin orijinal yani “One Of A Kind” olarak anılan çiziminin fiyatını siz düşünün.

Avrupa’da ve özellikle Kuzey Amerika’da yaklaşık son 10 yıldır çizgi roman çizimlerinden afişlerin orijinal illüstrasyonlarını toplamaya kayan oldukça bilinçli bir koleksiyoner kitlesi var. Tabii ki bunların koleksiyonunu yapmak için sadece meraklı, bilinçli ve araştırmacı olmak yetmiyor, aynı zamanda ekonomik olarak da gücünüzün olması gerekiyor. Modern veya klasik resim koleksiyonerlerinin ailelerinden kalan koleksiyon kültürünü devam ettiren genç kuşak temsilcileri, popüler kültür ve sinemanın büyülü dünyası ile resim koleksiyonerliği kavramını da birleştiriyor. Dediğim gibi günümüzde artık tüm film afişleri dijital olarak yapıldığından bu 60’lı yıllardan itibaren 40-50 yıl önce çizilmiş afiş illüstrasyonları çok çok değerli. Ülkemizde koleksiyonerliğin en büyük sorunlarından biri maalesef derine inmeyip yüzeysel kalmak. Bazı koleksiyonerler ne yazık ki gerçekten o konuya tutkulu olduklarından değil, sadece aldıkları eserden para kazanmak veya statü sahibi olduklarını göstermek amacı ile koleksiyon yapıyor. Çoğu koleksiyoner ilk başta büyük bir merakla atağa geçip, almak için alıyor fakat kısa zamanda geçen hevesle koleksiyona eklenen ürünün aslında ne olduğu, nereden geldiği veya sanatçının o eseri meydana çıkarırken ne gibi bir altyapı ile yarattığı gibi meseleler araştırma kısmına girilmeden, alırken verdiği paranın biraz üzerini görünce hemen elden çıkarabiliyor.

Ömer Atakan’ın, koleksiyon, çizgi roman ve sinema tutkusunu mesleği olan mimarlıkla harmanlayıp “Kinematograph” adını verdiği ilk kişisel sergisi 10 Aralık’ta Goba Art & Design’da görülebilir. Atakan’ın 15 sıra dışı yönetmenin 15 filmini resmettiği, 30×40 cm., 200 gr. Schoeller kâğıt üzeri çini mürekkebi rapido, marker, ekolin ve toz pastel tekniği ile yaptığı işler aslında 20. yüzyılın illüstrasyon sanatı ile yapılan sinema afişlerine de bir gönderme niteliğinde.