En İyi Valletta Restoranları
Akdeniz’in büyüleyici ada ülkesi Malta’nın başkenti Valletta, antik ve modern elementleri kusursuz bir şekilde harmanlayan, Arnavut kaldırımlı sokaklarında havalı kafeler, güzel şarap barları bulabildiğiniz ve her köşesinden muhteşem manzaralar sunan bir yer. Halihazırda gezginlerin kalplerine en yakın tuttukları yerlerden biri olan Valletta, bu yıl zengin kültür-sanat sahnesi ve tarihi, günümüzle kusursuzca birleştirme yeteneği sayesinde Avrupa Kültür Başkenti seçilmeyi de başardı. Valletta, 2018 boyunca kardeş Avrupa Kültür Başkenti şehri Leeuwarden ile birlikte yüzlerce kültür-sanat etkinliğine ev sahipliği yapacak. Her iki şehrin de birbirine sanatçı ve yaratıcılar göndereceği, hem bireysel hem de birlikte etkinlikler sunacağı yıl boyunca konserler, sanat sergileri, performans sanatları gösterileri ve eğitici oturumlar göreceğiz.
Şehri çevreleyen tarihi duvarları içerisinde pek çok müze ve galeri barındıran Valletta’nın soylu tarihini en iyi özetleyen yer, Casa Rocca Piccola. Malta’nın nüfuzlu ve soylu bir ailesine bu ‘palazzo’, 16. yüzyıldan kalma muhteşem bir müze ev. İçerisini gezip, o yüzyılın soylularının yaşamından kesitler görebildiğiniz müzenin en önemli özelliği, bahsettiğim soylu ailenin son jenerasyonunun hala burada yaşıyor olması.
Valletta’ya gitmişken, çoğu kişinin hayatlarında gördükleri en etkileyici dini yapılardan biri olduğunu söyledikleri St. John’s Manastır ve Katedrali’ni ziyaret etmek adeta bir zorunluluk. Katedralin muazzam bir kusursuzlukla tasarlanmış ve altın varaklarla zenginleştirilmiş içi size fazla ağır gelirse, Avrupa’nın en iyi limanlarından biri kabul edilen Büyük Liman bölgesinde ılık Akdeniz havasını içinize çekmek en iyisi. Büyük Liman’ın ve onu çevreleyen sur içi kasabalarının seyrine dalmak istiyorsanız, Selamlama Batarayası’na gidebilirsiniz. Valletta’nın doğu tarafındaki surların yüksek bir noktasındaki bu bataryada her gün, denize doğru selamlama topları atılıyor ve eski gelenek turistler için canlandırılıyor. Büyük Liman’dan gördüğünüz manzara yetmediyse, Üst Barrakka Bahçeleri’ne çıkmak şart oldu demektir. Şehrin güney kısmındaki bu yükseltişmiş bahçelerdeki teraslardan Valletta manzarası izlerken, ellerinde kahve ve atıştırmalıkla etrafta dolaşan pek çok turist görüyorsunuz. Ama yine de burası, popülerliğine rağmen sessiz ve huzur verici olmayı başarıyor. Unutmadan; Selamlama Bataryası’nın top atışları, en güzel bu teraslardan izleniyor.
Biraz yemek konuşalım
Şaraphanelerden Akdeniz kıyısındaki şık restoranlara, Malta mutfağı Akdeniz bölgesinin en iyi ve özgünlerinden biri olarak ön plana çıkıyor. Başkent Valletta ise Malta’nın gastronomi kültürünün merkezinde yer alıyor ve küçük bir şehir olmasına rağmen, şehir duvarları içerisine yüzlerce mükemmel restoran sıkıştırmayı başarıyor.
17. yüzyılda yapılmış eski kayıkhanelerin, Malta’nın ünlü mimarı Chris Briffa tarafından yeniden canlandırılması sonucunda hayata geçen Harbour Club, şehrin en ünlü restoranı olabilir. Özellikle herkesin dilinden düşüremediği kuşkonmazlı milföy spesiyali, bu muhteşem bir terası ve harika liman manzaraları olan restorana her gün geri dönmek istemenize yol açıyor. Harbour Club’ın en büyük sürprizi ise dikkat etmezseniz kolayca kaçırabileceğiniz bir detay: Mekanın içindeki eski sarnıç bir caz kulübüne dönüştürülmüş.
Geleneksel Malta yemeklerine modern dokunuşlar katan Michael’s ise karadan ve denizden bulabildikleri en taze ve en önemlisi de yerel malzemelerle menü oluşturan bir restoran.
Panorama da tıpkı adı gibi panoramik Valletta manzarası sunan, hem yerel halkın hem de turistlerin çok sevdiği yerlerden biri. Akdeniz mutfağının en leziz yemeklerinden seçimlerin oluşturduğu menüsüyle Panorama, özellikle ıstakoz, carpaccio ve somon gibi deniz mahsulü ve balık yemekleriyle tanınıyor.