Elif Çarmıklı ile Kahve Molası!

Uzun yıllar muhabirlik yapan, sosyoloji, uluslararası ilişkiler ve siyaset bilimi okuyan, öğretim görevlisi, gazeteci ve araştırmacı olarak çalışan, tam anlamıyla çok yönlü bir kişiyle birlikteyiz. Aynı zamanda Asya ve Kuzey adında iki de çocuk sahibi. Babasının gazetecilik mesleğini benimseyen, kendi sektörel deneyimlerini idealist düşünceleriyle birleştiren Elif Özmenek Çarmıklı, medya sektörünü geride bıraktı ve bir çocuk kitapları yazarı olarak yeniden doğdu.

Hep Yarını Düşünen Baykuş, Mita ve Gizemli İnci ve Lemur Lemi, Mirket Ari ve Diğerleri adında üç kitabı bulunan yazar, eserlerinin altyapısına ayrımcılık, ırkçılık, demokrasi, insan hakları, bireysel hak ve özgürlükler gibi kavramları oturtuyor. Biz de kendisiyle hem güçlü gazetecilik geçmişi hem de çocuk kitapları, çocukları ve sosyal hayatı üzerine konuştuk.

Medyanın uluslararası ilişkiler ve siyasi alanlarında deneyim sahibi olmanız size neler kattı?

Gazetecilik, baba mesleği. Böyle bir evde büyürken iyi sormanın, fikrî takibin ve haberin değerini öğrendim. Babam, haberin namus kadar önemli olduğunu, insanların haber alma hakkının çok değerli olduğunu söylerdi. Haber yazmanın en önemli ilkesi olan 5N 1K’ya ‘yetmez’ derdi. ‘Bir de 1D olması gerekir. D, dokunmak, haberi hissetmektir’ diye eklerdi. Yazmak benim için hep bu değerde oldu. Dünyada neler oluyor, bunlar olurken insana ne kadar dokunabiliyoruz, bireyi nereye koyuyoruz, ayak izlerimiz kimleri ne kadar etkiliyor gibi sorulara kafa yordum. Öğrencilerimin, çocuklarımın ve okuyucularımın da kafalarında bunlara dair ufak bir soru işareti yaratabildiysem, yaratabiliyorsam ne mutlu bana.

Bir kadın olarak habercilik ve siyaset alanlarında çalışmak nasıl?

“Sen kız çocuğusun, bunu yapamazsın”larla büyümedim. O yüzden olsa gerek meslek hayatımda hiçbir zaman kadın olmanın dezavantajlarını hissetmedim. Gerek akademisyenlikte gerek gazetecilikte bu zorluğun yaşanmadığından ya da ayrımcılığın yapılmadığından değil, büyürken bu duygu hiç yerleştirilmediği için bende yok bu. Yıllar geçtikçe daha iyi fark ettim bunu ve bunun için aileme minnettarım.

Annesiniz. Çocuklarınızın sizin kitaplarınızla ve başka kitaplarla arası nasıl?

Yazar olarak en büyük şansım evde iki iyi dinleyicimin olması. Hikâyeleri ilk onlar dinliyor, geri bildirimde bulunuyorlar. Biri sekiz diğer ise dokuz buçuk yaşında, hâlâ çok iyi okuyucu değiller ama çok iyi bir dinleyiciler. Ben de günde 20 dakika okumaları dışında fazla ısrar etmiyorum. Hafta sonları da günlük yazmaları gerekiyor.

Çocuklarınıza kitap seçerken en dikkat ettiğiniz üç şey nedir?

Nitelikli bir kitabın konusundan, resimlerine, dilinden, çevirisine kadar önemli adımları var. Açıkçası ben en çok güçlü küçük hikâyeleri çok seviyorum. Bunlar az yazılı olduğu için çocuk büyüdükçe aileler tarafından göz ardı edilen kitaplar. Oysa mesela Üzüntü Kapını Çaldığında ya da Kırmızı Duvar, yaşsız kitaplar. Ve bence ne büyüklerin hayatlarından çıkmalı bu kitaplar ne de çocukların. Ben çocuklarıma okumak için kitap seçerken daha çok böyle yaşsız, insanı derin denizlerin ortasında bir dalga üzerinde hissettiren hikâyeleri okumayı seviyorum. Zaten diğerlerini okulda okuyorlar.

Okuduğunuz ilk kitabı hatırlıyor musunuz?

İlk okuduğum kitabı hatırlamıyorum ama Gırgır dergisinde Avanak Avni ile Muhlis Bey ve Yavlum Mithat’ı okumayı çok seviyordum çocukken.

Şu anda ne gibi projeler üzerinde çalışıyorsunuz?

Yeni kitaplarım üzerinde çalışıyorum, anne-baba atölyeleri yapıyorum ve üniversitede ders veriyorum.

Yazarlık deneyiminiz yetişkin kitaplarına doğru da yönlenecek mi?

Yıllarca haber, tez, akademik makaleler, köşe yazıları, belgeseller yazdım. Bunları büyükler için yazdım. Pek de değerinin bildiğini düşünmüyorum. Çocuklara yazmak beni heyecanlandırıyor. Yazdıklarıma onların değer verdiğini görüyorum. Elbette ki bir gün yetişkinler için tekrar yazabilirim ama önce bunun beni heyecanlandırması gerekiyor.

Şu sıralar en çok keyif aldığınız kitaplar ya da beğendiğiniz yazarlar hangileri?

Ben gerçekten bu sıralarda en çok çocuk edebiyatından keyif alıyorum. Son zamanlarda en çok etkilendiğim kitaplar, Frank Tashlin’in Yüzünde Güller Açan Keselisıçan’ı ve de Beatrice Alemagna’nın Hiçbir Şey Yapmama Günü. Okumadılarsa büyüklere şiddetle tavsiye ediyorum.

Dinlenmek için neler yaparsınız?

Çok enteresan, bende pek dinlenme kavramı yok gibi. Hep sevdiğim işleri yaptığımdan olabilir bu. Ama özellikle keyif aldığım şeyler kızımla saatlerce taş boyamak, resim yapmak, oğlumla futbol veya basketbol oynamak, eşimle her gece uyumadan önce muhakkak 10 dakika sohbet etmek ve köpeklerimle yürüyüşe gitmek. Bunlar galiba beni hem çok dinlendiriyor hem de keyiflendiriyor. 

En iyi vakit geçirdiğiniz seyahatiniz hangisiydi?

Biz evlenirken eşimle bir manifesto yazmıştık. Manifestomuzun en vazgeçilmez maddelerinden biri her sene ikimizden birinin görmediği bir yere seyahat etmek. Çok şanslıyız ki 12 senedir bunu gerçekleştirebildik. Bu seyahatlerin her biri çok değerli. O yüzden bu soruya beni “en çok etkileyen” seyahat olarak cevap vereyim. 2019’da eşim ve çocuklarımla Kenya’ya gittik. Çocukların her gün değişimini gözlemlemek, doğayla kurdukları bağa şahit olmak, hayvanlara saygılarının artmasını görmek bana çok iyi geldi.

Görmeyi en çok hayal ettiğiniz ülke/şehir neresi?

Şu ara İzlanda’ya gitmeyi çok istiyorum.

Konaklamayı en çok sevdiğiniz otel hangisi?

2012’de İsveç, Kiruna’da bir buz otelde kaldık. Yaşadığım en güzel deneyimlerden biriydi buzun üzerinde yatmak. Odaların her biri buzdan heykellerle doluydu, her bir oda sanat eseri gibi birbirinden farklıydı. Otelin barında bardaklar bile buzdandı. Düşünebiliyor musunuz her sene oteli yeniden inşa ediyorlar çünkü otel su olup gidiyor.

Stilinizi oluştururken hangi markaları tercih ediyorsunuz?

Yıllar içinde vücudumu iyi tanıdım, bana nelerin yakışıp yakışmadığını iyice öğrendim. Mesela bir zamanlar çok moda olan Levi’s 501’lerin üzerimde ne kadar kötü durduğunu sonradan fark ettim. Ve markadan çok stil önemli oldu benim için. Marka say desen sayamayabilirim bile. Üstelik bir de etiket kesme huyu var bende. Kaşındırıyor ve huylandırıyor beni. “Bu giydiğin pek güzelmiş, hangi marka?” diye sorsanız bakıp bile söyleyemem yani!

Alışveriş yapmayı özellikle sevdiğiniz bir mağaza var mı?

En sevdiğim yerler küçük butikler ya da kendimi iyi hissettiğim mağazalardır. Mağazadan çok mağaza sahibini ya da çalışanları seversem, aklına fikrine güvenirsem giderim oraya. Hatta bakıyorum bu benim için genel bir yönelim. Sevmediğim hocanın bile dersini dinlemekte zorlanırdım.

Sanatla aranız nasıl? Eser biriktirir misiniz?

Eşimle, eser biriktirmeme kararı almıştık. Eğer bir eser alınıp, evde asılmıyorsa bizlik değil. Kendi içinde anlamlı ufak bir koleksiyonumuz var. Kemal Önsoy, Ergin İnan, Murat Morova, Erol Akyavaş gibi isimler… Ancak bizim asıl keyif aldığımız şey eski eşyalar biriktirmek. En büyük koleksiyonumuz kilitler. Eski radyolar, telefonlar, mikrofonlar, mühürler, fonograflar gibi biriktirdiğimiz birçok şey var. Bunların hikâyelerini ve yaşanmışlıklarını seviyoruz.