Doğu Ekspresi Muamması
Son zamanlarda her yerde adını duyar olduk. En hakiki öz Doğu Ekspresi hangisi? Beraber kurcalayalım…
Yazı: Zeynep Merve Kaya
Agatha Christie dendiğinde ilk akla gelen şeylerden biri kuşkusuz ki en meşhur kitaplarından Doğu Ekspresi’nde Cinayet’tir (orijinal adıyla Murder on the Orient Express). 1800’lerin sonundan 1970’lerin sonuna dek Paris-İstanbul arası sefer yapan lüks Doğu Ekspresi (günümüzde Türkiye’nin doğusunu batısına bağlayan aynı adlı popüler hatla karıştırılmasın), Christie’nin dünyanın en popüler cinayet romanlarından biri sayılan kitabının başrolündedir. Trenin İstanbul’dan başlayan yolculuğu boyunca bin türlü akıl almaz olay ve bir cinayet yaşanır.
Christie’nin ünlü dedektifi Hercule Poirot iş üzerindedir. Agatha Christie dendiğinde akla gelen tek tren Doğu Ekspresi değil. Yazarın külliyatında bir trenli roman daha vardır. Yine Poirot’nun suçla baş başa kaldığı, Mavi Trenin Esrarı. Kitabın yayınlandığı 1928 yılı civarında gerçekten de Fransa’yı boydan boya geçen lüks bir Mavi Tren vardı. Bu hat şimdilerde çalışmasa da adını, Güney Afrika’da Cape Town’dan Pretoria’ya uzanan modern hat ile paylaşıyor.
Agatha Christie’nin Fransız Mavi Tren’inde geçen gizemini gerçek hayatta yaşamanıza olanak sağlayan turlar olduğunu, bunların da “orijinal” Doğu Ekspresi’nde düzenlendiğini biliyor muydunuz? Merak etmeyin, kimse kimseyi öldürmüyor elbette. Lüks bir tur şirketinin oldukça da ilgi gören pahalı bir tren yolculuğu sadece.
Doğu Ekspresi’nden bahsederken “orijinal” dediğimizin farkına varmışsınızdır. Uzun yıllardır Belmond şirketi tarafından işletilen Venice Simplon Orient[1]Express hattının gerçek Doğu Ekspresi olmadığı çoğu kişi tarafından bilinmez. Genelde Londra-Paris arasında lüks tren turlarına ev sahipliği yapan bu tren, Doğu Ekspresi’nin çok güzel yapılmış ve kusursuzca işletilen harika bir kopyasıdır.
Yolu yıllarca İstanbul’un Sirkeci Garı’ndan geçmiş gerçek Doğu Ekspresi treninin birkaç vagonu, Polonya ve Belarus arasındaki Małaszewicze sınırında küçük bir tren istasyonunda atıl halde bekliyordu. Fransız tren meraklısı Arthur Mettetal, 2015 yılında YouTube’da izlediği videolardan birinde trenin meşhur mavi vagonlarını gördüğüne inanınca, yıllar sürecek bir arama-kurtarma operasyonu da başlamış oldu. Yollara düşen Mettetal, Avrupa’nın dört bir yanını dolaşarak orijinal Doğu Ekspresi’nin kayıp vagonlarını teker teker bulu. Ardından devreye giren Accor oteller grubu bulunan vagonları satın aldı. Parisli mimar Maxime d’Angeac’ı da ekibe katarak sancılı bir restorasyon işine girişti. İşler o kadar iyi gitti ki, şimdilerde treni orijinal rotasına geri koyarak -Paris’ten İstanbul’a veya tam tersi[1]2025’te ilk biletleri satmaya başlamak istiyorlar.
Yedi yıl önce kayıp vagonları bulan Arthur Mettetal şimdi Accor’un Orient Express Miras ve Kültür Direktörü olarak çalışıyor. Małaszewicze istasyonunda bulduğu vagonların içine ilk baktığında, on yıllardır kullanılmamalarına rağmen tasarım öğelerinin çoğunun bozulmadığını görmüş Mettetal. İngiliz dekoratörler Morrison & Nelson tarafından yapılan Art Deco ahşap paneller veya Fransız zanaatkâr René Lalique’in elinden çıkma cam paneller, vagonları yenileme görevi verilen mimar d’Angeac’a iyi bir başlangıç noktası olmuş. Yenilenen vagonlarda 1920’lerin Art Deco ihtişamının modern lükslerle bir araya geldiği bir tasarım anlayışı uygulanmış.
Orijinal Doğu Ekspresi’nin vagonlarından bazıları, Małaszewicze’de bulunanlardan daha iyi bir yaşam sürmüş. Fransız demiryolu şirketi SNCF’nin de orijinal vagonlardan oluşturduğu bir takımı var. SCNF’nin sahibi olduğu Orient Express treni, uzun süredir Paris’deki Gare de Lyon’da sergileniyor. (SNCF aslında Orient-Express adının kullanım haklarına da sahip ama bu bambaşka bir hikâye.) SCNF’nin kendi vagon takımını restore etmek için 15 milyon Dolar’dan fazla harcama yaptığı söyleniyor. Vagonları 1920’lerin ihtişamına geri döndürmek ve orijinal antika parçaları yenilemek için gösterilen tüm çabaya rağmen bu takım neredeyse hiç kullanılmıyor. Cinayet günleri hariç. Hayatını Paris’te boş boş bekleyerek geçiren bu Doğu Ekspresi, Agatha Christie’nin Mavi Trenin Esrarı kitabındaki hikâyeden esinlenilerek oluşturulan ultra-lüks gizem oyunu için yılda bir veya birkaç kereliğine Fransa’nın eski meşhur Mavi Tren’inin kimliğine bürünüyor.
Lüks seyahat deneyimlerinde uzmanlaşan seyahat şirketi Ariodante’nin geçtiğimiz yıllarda yapılan Mavi Trenin Esrarı turlarından biri, Paris’teki Gare de Lyon istasyonunda bulunan -ve adını orijinal Mavi Tren’den alan- Train Bleu restoranında başlamış, yolcular sabah 09.00’da trene binmiş ve akşam 22.45’te Nice’e varana dek ünlü dedektif Hercule Poirot’nun kitapta yaptığı gibi yaşanan hayali bir suçu çözmeye çalışmışlardı. Gerçek yolcular kimin sıradan bir yolcu, kimin tur şirketi için çalışan bir aktör olduğunu bilemiyor, bu da gizemi daha da güçlendiriyordu. Elbette fiyatlar fazlasıyla yüksek ama içine girmenin yasak olduğu tarihi bir trende cinayet hikâyesi çözüyormuş gibi yapma şansı da her zaman karşısına çıkmıyor insanın.
Turun son edisyonunun biletleri tükeneli çok oldu ama Ariodante, 2023 Eylül veya Ekim ayında yapılacak bir sonraki tur için başvuru listesi hazırlamaya başladı bile. Bu kez konuklar Akdeniz’de, 1920’lerden kalma orijinal bir buharlı gemide dört gün süren bir cruise gezisine çıkacaklar. Gerçek ile kurgunun arasındaki sınırların giderek bulanıklaşacağı bu dört günde diğer yolcularla birlikte gerçekleşmesi planlanan bir suçu engellemeye çalışacak, kendilerini bir roman kahramanı gibi hissedecekler.
Suç Kraliçesi Agatha Christie’nin işlerinden ilham alan ödüllü bir yazarın kaleminden çıkan bu gizemli tura katıldığınızda, hikâyenin ne zaman başlayıp bittiğini, kimin gerçek yolcu olduğunu bile bilmeyeceksiniz. Tek bildiğiniz zamanın giderek daralıyor olması çünkü sıradaki kurban veya katil siz olabilirsiniz!
Ariodante’nin Immersive Adventure adını verdiği serinin bir parçası olan maceranız gemi demir almadan aylar önce başlayacak; önce size bir davetiye ve bilet gelecek. Ardından şirketin kostüm departmanıyla 1920’ler kokan bir gardırop hazırlayacaksınız. Tura, İtalya’nın ünlü arkeolojik sit alanlarına özel gezi, üç farklı üç Michelin yıldızlı şeften 1920’ler yemekleri, vintage şaraplar, lüks şampanyalar, buharlı gemide bir dans partisi de dâhil.
Ariodante’nin Doğu Ekspresi’ne ne zaman döneceği bilinmez ama ortada aynı adı taşıyan bu kadar tren varken, biletinizi damgalatıp buralardan uzaklaşma ihtiyacı hissettiğinizde kendinize uygun treni seçeceğinize dair inancımız tam.