Doğaya Doğru Bir Adım Atın
1970’ten beri kutlanan “Dünya Günü”, insanlığın neden olduğu ekolojik sorunların çözülmesine odaklanıyor ve doğaya verdiğimiz zararı onarmamız için yenilikçi çözümler bulmaya yönlendiriyor bizi. Bireysel ve toplumsal olarak yapabileceklerimizle ilgili ekoterapi odaklı uzman psikolog Deniz Çakmakkaya ve klinik psikolog Dafne Benbanaste Benlevi insanın doğayla ilişkisiyle ilgili bilmemiz gerekenleri anlatıyor.
Küresel iklim krizi ve ekolojik sorunlar tüm insanlığın ortak problemi. Özellikle COVID-19 pandemisi doğa ve insan arasında giderek açılan uçurumun farkına varmamızı sağladı. Hayatın eskisine göre daha yavaşladığı bugünlerde açık havanın ve doğanın kıymetini daha çok biliyoruz. Önde gelen markalar sürdürülebilir yaşamı destekleyen projeler üretiyor, şirketler yeşil teknolojilere yatırım yapıyor, ekolojik çözümler üreten yeni girişimler destekleniyor.
Ruh sağlığı alanında insan ve doğa arasındaki ilişkiyi araştıran ve iyileştirmeye çalışan ekopsikoloji de insan ruhu ve doğa arasındaki ayrılmaz bağlara dikkat çekiyor.
Ekoterapi yönelimli klinik psikolog Dafne Benbanaste Benlevi insanların doğa ve canlılarla içgüdüsel olarak bağ kurma ve bir arada olma eğiliminden bahseden biyofili teorisini açıklıyor:
“Biyofili kelimesi ilk olarak psikanalist Erich Fromm tarafından ‘İnsan Yıkıcılığının Kökenleri’ (1973) kitabında kullanıldı. Daha sonra Amerikalı bir biyolog olan Edward O. Wilson, ‘Biyofili’ (1984) adlı çalışmasında doğayla kurulan evrimsel bağın insanın ruh sağlığı için gerekli ve önemli olduğunu öne sürdü. Günümüzde yapılan çalışmalar ve yeni bulgular bu çalışmaları destekleyerek insanın fiziksel ve ruhsal sağlığının doğayla olan ilişkisine ve doğada olan değişikliklere bağlı olduğunu gösteriyor. Bu çalışmalar, doğayla ilişki kurmanın, doğa ve içinde yaşayan diğer canlılar için bir şeyler yapmanın stresi azaltarak insanın kendiyle olan temasını ve iyilik halini arttırdığını gösteriyor. Çünkü insan, bilinçli bir şekilde olmasa bile içgüdüsel olarak doğanın zarar görmesinin veya canlı türlerinin yok olmasının bir noktada kendi hayatını etkileyeceğini biliyor. İnsanın doğayla ilişkisinin ve etkileşiminin azalması, insanın hayatta kalmasını destekleyen diğer canlıların çeşitliliğine olan saygının azalmasına, doğaya verilen zararın artmasına ve türlerin hızla yok olmasına neden oluyor.”
Günümüz toplumunda insan kendini doğadan giderek uzaklaştırdı. Yaşadığımız şehirlerde yeşil alanlar azaldı, soframıza gelen gıdalar tazeliğini yitirdi, plastikler çevremizi sardı, tüketim toplumu hep daha fazlasını satın almamızı beklerken anlam duygumuzu yitirdik.
Ormanlar, denizler, hava ve toprak insanın neden olduğu yıkımla karşı karşıya. Buna dur demek için her birimiz doğaya bakışımızı gözden geçirmeliyiz.
Ekoterapi yönelimli uzman psikolog Deniz Çakmakkaya, ekopsikolojinininsan ve doğa arasında zamanla yok olan bağın yeniden güçlendirilmesi üzerine kurulu olduğunu anlatıyor: “Günümüzde insanların yaşadığı ruhsal sorunlar ve ekolojik krizler arasında bir ilişki olduğunu görmezden gelemeyiz. Yok olmakta olan türler, yaşam alanları azalan canlılar, farkında olmasak da bizde suçluluk, yas, utanç ve umutsuzluk duygularını körüklüyor. Yaşadığımız gezegene verdiğimiz zarar bizi de hasta ediyor. Ekopsikoloji, insan insana kurduğumuz ilişkiler kadar insanın doğayla kurduğu ilişkilerin de iyilik halimiz için önemli olduğunu hatırlatıyor.”
Klinik psikolog BenbanasteBenlevi’ye göre deinsanın doğayla olan bağının yeniden hatırlanması ve bu köprünün tekrar kurulması yaşamsal bir öneme sahip.
Peki bu köprüyü nasıl yeniden kuracağız?
Uzman psikolog Çakmakkaya, harekete geçin diyor: “Ne kadar küçük olduğunun önemi yok, doğanın ve diğer canlıların iyiliğini düşündüğünüz bir adım atın. Bu hayvan barınaklarına yardımda bulunmak ya da evinize bir bitki almak olabilir. Doğayla uyumlu bir hayat yaşamaya çalışın. Örneğin uyku düzeninizi mavi ışıktan uzak durup gün doğumunu izleyebileceğiniz şekilde planlayın. Hayatınıza insan olmayan canlıları daha çok davet edin. Rüzgârda savrulan yapraklarım sesini dinlemek ya da pencere pervazınıza konan kuşları beslemek doğayla olan ilişkinizi geliştirebilir. Doğayla ve yaşadığımız ekolojik krizlerle ilgili daha fazla bilgiye sahip olmaya çalışın.”
“Dünya Günü”, küresel ekolojik sorunlar ve doğayla ilişkimiz üzerine daha fazla düşünüp bilgi edinebileceğimiz bir gün. Siz de bugün doğaya doğru yeni bir adım atın ve geleceğimizi değiştirin.
Yazı: Deniz Çakmakkaya
Fotoğraf: Unsplash/Aaron Madulara