Doğanın Sakinliğinde Eşsiz Bir Tatil Deneyimi
Büyüleyici atmosferin doğanın sakinliği ile buluştuğu tematik otel Pachamama, Eylül ayında Alaçatı havasını solumak ve dinginliğin tadını çıkarmak isteyenleri bekliyor.
Her köşesinde sanatsal dokunuşların yer aldığı tasarımıyla misafirlerine ev sahipliği yapan Pachamama Alaçatı, Güney Amerika yerlilerinin “Toprak Ana” felsefesiyle sizi romantik bir tatile çağırıyor.
Pachamama Alaçatı’da karşılaştığınız her obje ve motifin, eski medeniyetlere kadar uzanan bir öyküsü var. Otelde gezinmek, doğanın dinginliği eşliğinde eski medeniyetlerden izler taşıyan bir sergiyi gezmek gibi. Pachamama’daki tatilinizde, sanatın verdiği haz ile doğanın verdiği tazelenme hissini birleştirip şehrin stresinden arınarak eşsiz bir tatil deneyimi yaşayacaksınız.
Pachamama Alaçatı’nın, odaları sedir ağacı ile kaplı zemine, kil bazlı sıvadan yapılmış duvarlara, kargı tavanlara sahip olması nedeniyle kendinizi çok uzaklardaki tropikal adada gibi hissetmenizi sağlıyor. Otelde, ‘Ruh, Nefes, Denge, Kök, Şifa’ konseptine sahip Executive Balkonlu Oda, Bahçe Teraslı Oda, Balkonlu Suit gibi seçenekler bulunuyor. Odalardaki nesnelerin sanatçılar ve tasarımcılar tarafından Pachamama temasına uygun ve özel olarak üretildiği otelde, diğer iç mekanlar da tamamen sağlık dostu malzemelerle tasarlanmış durumda.
Pachamama Alaçatı’nın en önemli özelliklerinden biri, nefes alıp veren hibrit bir yapıya sahip olması. Yapım aşamasından itibaren kullanılan tüm malzemelerin doğayla uyum içinde olmasına dikkat edilen otelin çift çatı sistemi, rüzgârın çatı içine girmesini ve hava akımı oluşturmasını sağlıyor. Böylece Pachamama yazın aşırı ısınmıyor, kışın ise çatının altındaki kalın yalıtım sayesinde ısı kaybı önleniyor dolayısıyla ısıtma ve soğutma için daha az enerji harcanıyor.
Balkon kapısı açıldığında odalar temiz hava içeri dolarken aynı zamanda serinliyor. Az enerji tüketimini hedefleyerek “çevreye duyarlı” bir mekân olma özelliği taşıyan Pachamama Alaçatı’nın kurucuları, Mimar Armağan Teksoy ve Mimar Mustafa Teksoy, malzeme seçimlerinden yapı tekniklerine kadar her aşamada geleneksel yöntemlerin peşinden giderek “Nefes alıp veren hibrit bir yapı” ortaya koyduklarını söylüyorlar.