Doğan Sigorta Yönetim Kurulu Başkanı Selcen Gür ile Kahve Molası
Selcen Gür, aile işi olan sigorta broker’lığının yanı sıra pek çok farklı alana imza atmasıyla tanınıyor.
Kitaplara ve yazı dünyasına olan tutkusu ise 2014 yılında Tara Kitap’ı kurmasına vesile oldu. Zaman içinde sosyal bir girişime evrilen yayınevi sayesinde Gür, kadına yönelik şiddet ve engelliler konularıyla ilgili özel projeler de yürütüyor. Geçtiğimiz günlerde yayımladığı Dolunay Kırmızısı romanı ise yeniliklere ne denli açık olduğunu kanıtlıyor.
Türkiye’nin ilk fijital romanını yayımladınız. Nedir fijital roman?
Dünyada son yıllarda popüler olmuş bir kavram fijital. Fiziksel ile dijital kelimelerinin birleşiminden oluşuyor. Bizim örneğimizde hem bir kitabı fiziksel anlamda okuyorsunuz hem de içindeki kare kodları akıllı telefonunuza okutarak kitabın filmini izliyorsunuz YouTube aracılığıyla.
Yayınevi açmaya nasıl karar verdiniz?
Kitaplar çocukluğumdan beri en büyük tutkum. Dergicilik ve köşe yazarlığı yaptığım yıllardan bu yana hayal ederdim bir yayınevim olmasını. En sonunda cesaretimi topladım diyelim.
Teknolojiyle aranız nasıl?
Yaptığımız projeler teknolojiyi içeriyorsa belli oranda ilgileniyorum. Ama genel anlamda çok da teknoloji insanı değilimdir.
Üzerinde çalıştığınız yeni bir proje, kitap var mı?
Bizi çok heyecanlandıran yeni bir kitabımız geliyor. 21 gün boyunca komada kalmış, uyanır uyanmaz tüm hislerini ve rüyalarını kaleme almış Yunanlı bir yazarın KOMA 21 isimli kitabını dünyada ilk kez Türkiye’de yayımlayacağız.
“Kalite” söz konusu olduğunda sizi en çok ne heyecanlandırır? Kalite tanımızı öğrenebilir miyiz?
Eskiye oranla hemen her şeyde kalitenin düştüğü bir dönemde yaşıyoruz. Yine de kalite deyince ilk aklıma gelenler yazın dünyasında Yuval Noah Harari, sanatta Refik Anadol, moda dünyasında Elie Tahari, çikolatada Godiva.
Başarı tanımınızı öğrenebilir miyiz?
Başarı o kadar görece bir kavram ki, hiç bir üretim içinde olmayan ama çok takipçisi olanları da başarılı bulanlar var. O yüzden ben artık başarıyla değil, yapmaktan keyif aldığım işleri çalışmaktan keyif aldığım insanlarla gerçekleştirdiğimde ortaya çıkan işin kalitesini daha çok önemsiyorum.
Sizi en çok ne sakinleştirir?
Eşimle dertleşmek.
Sabahları kalkar kalkmaz yaptığınız ilk şey?
“10-15 dakika daha uyuyabilir miyim?” diye hesap yaparım. Genellikle bu hesabı yaparken ayılmış olurum ve güne başlarım.
Stilinizi nasıl tanımlarsınız?
Yıllarca koyu renklere, klasik ve minimalist çizgiye yakın durdum. Kızım doğduktan sonra canlı ve iddialı renkleri sevmeye başladım. Gardırobuma baktığımda en çok kalem elbise, kruvaze ceketler ve renkli deri ceketler görüyorum. Hafta sonları ise jean gömlek ve sneaker giyiyorum.
Ne sıklıkla seyahat edersiniz?
Şehir dışı toplantılar için ayda bir veya iki kez yurt dışı toplantılar için senede üç-dört kez seyahat ediyorum. İş dışında eşimle senede birkaç kez bir-iki günlük Avrupa seyahatlerimiz olur. Yaz aylarında da çocuklarla Bodrum’da oluruz.
Bu aralar gitmeyi en çok istediğiniz yer neresi?
Balinalara karşı sebebini bilmediğim özel bir ilgim var. Husavik’te kambur balinayla karşılaşmamızı hâlâ unutamıyorum. Yine balina görebileceğim herhangi bir seyahat harika olurdu.
Sıklıkla gittiğiniz ve büyük keyif aldığınız otel hangisi?
Her seferinde farklı yerlerde kalmayı daha çok seviyorum. Bugüne kadar en çok hoşuma giden oteller; Oslo’da The Thief, Londra’da The South Place, Hamburg’ta Vier Jahreszeiten, Floransa’da Portrait Firenze.
Şehirde en çok hangi restorana gidersiniz?
Eşimle Gina, Fenix ve Parle; çocuklarla Meating, Miyabi ve Da Mario.
Kış tatili mi yoksa yaz tatili mi?
Yaz çocuğu olduğum için herhalde gönlüm hep yazda.
Gün bitiminde en çok neyi yapmaya can atarsınız?
Eve gidip ailece akşam yemeğine oturmaya ve gün içinde olanları konuşmaya.
Gerçek lüks tanımınız?
Hayat insana bir noktada gerçek lüksün sağlık olduğunu öğretiyor; bunun dışında işin eve yakın olması ve istemediğiniz şeyleri yapmak zorunda kalmamak önemli lüksler bence.
Eğer size bir imkân verilseydi hayatınızda en çok neyi değiştirmek isterdiniz?
20 yıl önceki halime bu kadar kaygılı olmamasını, 10 yıl önceki halime de mükemmeliyetçi olmamasını söylerdim. Dinlerler miydi bilmiyorum.
Bugüne dek aldığınız, unutamadığınız ve profesyonel hayatınızda size kılavuzluk eden tavsiye hangisiydi?
Babamdan işinin başında durmayı ve her bir işi sonuç alana kadar sıkı takip etmeyi öğrendim. Bir de karşındakini iyi dinlemenin çok önemli olduğuna inanırım.
Kişisel ritüelleriniz var mı?
Sabah ofise geldiğimde sade Türk kahvemi, öğle yemeğinde çorbamı mutlaka içerim. Kafam dolu olduğunda dolaplarımı askeri nizamda düzenlerim. Gün içinde sık sık yapılacaklar listemin üstünden geçer, her gün temize çekerim.
Gurunuz, kanaat önderiniz kim?
Guru değil de, farklı yönlerinden ilham aldığım kişiler var. Çok yönlülük olarak Iron Maiden’ın solisti Bruce Dickinson, yaşamı algılama ve yorumlama şekli olarak geçen yıl kaybettiğimiz psikiyatr-yazar Engin Geçtan diyebilirim.
Sahip olmayı çok istediğiniz bir yetenek var mı?
Yaptığım besteleri notalara kendim döküp aranjmanlarını da yapabilmeyi ve bir enstrümanı çok iyi çalabilmeyi isterdim.
Akıllı telefonunuzda sıklıkla kullandığınız uygulama hangisi?
Tam bir WhatsApp canavarıyım Instagram ve Twitter’a da gün içinde bakarım.