Bomonti’nin Yenileri

Bomonti, geçtiğimiz yıllarda sayıları çoğalan rezidanslar ve Bomontiada’nın açılışıyla yükselişe geçtikten sonra kendini rölantiye almıştı. Artan kahveci nüfusuyla tekrar popülerleşmeye başlayan semt, yeni açılan restoranlar Isola ve Batard ile birlikte bir kez daha kendini bize hatırlatıyor. Gelin şimdi çiçeği burnunda bu iki restoranı birlikte keşfedelim.

ISOLA

Bomontiada’ya giderken yol üstünde, köşede şahane bir konumda yer alıyor. Restoran için Akdeniz esintili İtalyan mutfağı demek yanlış olmaz. İtalyan yemekleri ağırlıklı olan menüsünde çıtır kabak, mücver gibi paylaşımlıklar, risotto, pizzetta gibi seçenekler de mevcut. Salataları lezzetli, makarna ve pizzaları gayet başarılı olan Isola’da (0212 248 1248); limonlu levrek, bonfile, dana kaburga gibi ana yemeklerle herkese hitap edecek bir menü oluşturulmuş.

Sahipleri Serhan Akıncı ve Mehmet Acar ile daha tanışmamış olsam bile güzel iş çıkardıklarını buradan rahatlıkla söyleyebilirim. Tasarımını, mimar Mehmet Yücebaşoğlu’nun yaptığı Isola’nın içi bence çok sıcak, bir o kadar da havalı. Ahşap ve bej ağırlıklı ortamın, altın renkte dokunuşlar da barındırması güzel bir denge yakalanmasına sebep olmuş. Masaların mermer oluşu, duvarlardaki tablolar şahane. Bar da çok keyifli. Dışarıdaki oturma alanı ise güzel havaların keyfini çıkarmak, yaz gecelerinde yemek öncesi kokteylleri veya yorgunluk kahveleri için ideal.
Kendini Food & Cocktail Bar olarak tanımlayan Isola’nın yemekleri kadar, kokteylleri de başarılı. Klasiklerin hepsi çok iyi ama benim favorim kendi yaptıkları Alicudi. Bir arkadaşımdan öğrendiğim bilgiye göre, Isola’nın kokteylleri, İtalya’daki farklı ada ve yerlerden alıyormuş isimlerini. Ayrıca yakın zamanda, akşamları DJ performansları da olacakmış.

BATARD

Batard’ı ilk gördüğünüzde, kendinizi sanki Paris’te bir kafede gibi hissedebilirsiniz ama biz size hatırlatalım; İstanbul’da, Bomonti’desiniz. Mekanın mutfağı Fransız değil, sadece mimarisi andırıyor; bunu peşinen belirtmekte fayda var.

Mutfak dünyasında Eklektik Gurme diye bilinen bir terim vardır. Belli bir yemek, mutfak yerine dünyanın her yerinden yeni şeyler denemekten hoşlanan, belirli malzemelere sıkışmaktan ziyade farklı lezzetler arayan kişilere verilen bir isim. Batard’ın kendini Eklektik Mutfak olarak tanımlaması, Eklektik Gurme terimini kendi mutfaklarına yansıtmaları bence hoş bir dokunuş. Bu eklektik mutfağın sahipleri; Tomtom’daki La Mouette ve Akaretler’deki Gile’den tanıdığımız, şu anda Zula’nın da sahipleri ve şefleri olan Cihan Kıpçak (kendisi aynı zamanda Spago’nun da şefi) ve Üryan Doğmuş. Batard ise bu ikilinin, farklı konseptteki ikinci restoranları.

Restoranın menüsü; Başla, Un/Su/Pirinç, Öğlen/öğlen, Deniz ve Meradan ve Tatlı olarak beş bölüme ayrılıyor. Başlangıçlardan Burrata ve hikâyesi olan Un/Su/Pirinç bölümünden Sanayi Pilavı’nı denedim. Hikâyesini buradan anlatmayacağım, sipariş ettiğinizde garsona mutlaka sorun çünkü ondan dinlemek çok daha keyifli! Porsiyonlar ilk bakışta ufak gelebilir, ama bunun bir sebebi var; o da menünün Deniz ve Meradan bölümündeki enfes yemeklere midenizde yer kalması için bir fırsat yaratmak. Yani dana kaburga ve levrek, mutlaka denenmeli.

Şeflerin burgerleriyle ünlü diğer girişimi Zula’nın hayranlarının veya çevrede iyi bir hamburger yemek isteyenlerin de gelebileceği düşünülerek, Batard’ın menüsüne burger de eklenmiş. Ama bu kez farklı bir şekilde, tiftiklenmiş et ile yapılıyor. Ekmekler ise Zula’dan geliyor.

Batard’da akşam yemekleri için rezervasyon şart. Bazı akşamlar DJ performansları da oluyor; detaylı bilgi için lütfen sorgulayın.