Bischof’un Keşiflerinin İzinde
Peru’nun And Dağları’nda, 16 Mayıs 1954’te henüz 38 yaşındayken yaşamını yitiren İsviçreli Werner Bischof, fotoğraf tarihinde büyük iz bırakan isimlerden biri oldu. 1949’da kurucu üyelerle birlikte Magnum Fotoğraf Ajansı’na katılan ilk fotoğrafçı olan Bischof, fotoğraflarında endüstri ve teknolojiden etkilenen geleneksel kültürlerin gündelik yaşamlarını da belgeliyordu. Özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında Avrupa, Hindistan, Japonya, Kore, Hong Kong, Güney Amerika gibi farklı coğrafyalardaki hayatlara fotoğraf makinesi ve farklı bakış açısıyla tanıklık eden Bischof, fotoğrafa olan tutkusunu, “Kendimi, dünyanın gerçek yüzünü keşfetmeye mecbur hissettim. Bolluk içinde tatmin edici bir yaşam sürmek birçoğumuzu kendi sınırlarımızın ötesindeki muazzam zorluklara karşı körleştirmişti” sözleriyle özetliyordu.
Zürih’te Art and Craft School’da Hans Finsler ile fotoğrafçılık eğitimi aldıktan sonra fotoğraf ve reklam stüdyosu açan ve 1942 yılında Du dergisi için serbest çalışan sanatçı, ilk büyük çaplı foto-röportajlarını 1943 yılında İkinci Dünya Savaşı’nın yarattığı yıkım üzerine yayınlamış ve uluslararası itibar kazanmıştı. Takip eden yıllarda kendisini savaş sonrası yeniden yapılandırmaya adamış insani yardım örgütü Swiss Relief için İtalya ve Yunanistan’a giden Bischof, 1948’de LIFE dergisi için Kış Olimpiyatları’nı fotoğraflamış, Doğu Avrupa’ya, Finlandiya, İsveç ve Danimarka’ya yapılan gezilerin ardından Picture Post, The Observer, Illustrated ve Epoca gibi çeşitli dergilerde çalışmıştı. Bir yıl sonra kurulan Magnum Fotoğraf Ajansı için çalışan ilk fotoğrafçı olan Bischof, 1953 sonbaharında ise Amerika’da renkli fotoğraflardan oluşan genişçe bir seri üretecek ve ertesi yıl Meksika ve Panama’ya seyahat edecekti. Daha sonra film çekmek için Peru’nun kırsallarına gidecek ve hayatının son zamanlarını burada geçirecekti. Nahoş bir tesadüftür ki Bischof, Magnum’un kurucusu Robert Capa’nın ölümünden sekiz gün önce, trajik bir trafik kazasında yaşamını yitirecekti.
Leica Galeri bomontiada’daki yerleşkesinde kısa yaşamına bir başarı öyküsü sığdıran bu önemli fotoğrafçının eserlerini sergiliyor. “Werner Bischof: 1936-1954” başlıklı sergi, 4 Temmuz-30 Ağustos günleri arasında görülebilecek. Fotografevi ve Werner Bischof Estate işbirliğiyle sanatseverlerle buluşan bu sergi, sanatçının Türkiye’deki ilk kişisel sergisi olması açısından da önemli.
Son olarak Ara Güler’in ünlü fotoğrafçıyla ilgili sözleriyle bitirelim: “Fotoğraf, dört köşe bir çerçevenin içinde sadece bir dünyanın tarifini yapan bir doküman parçası değildir. İçinde bir his, bir sevgi vardır. Onun için Werner Bischof fotoğraflarına dikkatle bakmak lazımdır. İçlerinde rüzgârlar eser, size bir memleketin kokusunu getirir.”
Tüm fotoğraflar: Magnum Fotoğraf Ajansı Arşivi